
Bakan Bolat: 2024’te küresel talep hızlanacak, ihracatımız artacak
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Türkiye'nin mal ve hizmet ihracatında oldukça iyi gittiğini belirterek, küresel talebin 2024 ortalarında hızlanacağını kaydetti.
Güçlü doların ithalattaki dolar ağırlığı nedeniyle dış ticareti olumsuz etkilediğini söyleyen Bolat, Euro/dolar paritesinin 1,10 seviyelerinde olmasının Türkiye ticareti için iyi bir seviye olduğunu dile getirdi. Avrupa'da yaşanan daralmanın talebi büyük ölçüde durdurduğunu ifade eden Bolat, "Ama biz ümitliyiz. Hiçbir zaman ekonomiler hep kötüye gitmez. Bir yatay seyir olur, sonra yön değiştirir. Ben 2024 yılının ortalarında küresel talebin hızlanacağını düşünüyorum. Bu da ihracata olumlu etki yapacaktır" dedi.
Tam üyelik müzakerelerinin yakın vadede başlamasını beklemiyorum
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile sürecinin 60 yılı aştığını ve bu süreçte birçok sözlerin verilip anlaşmalar yapıldığını anlatan Bakan Bolat, ancak AB tarafının hiçbir sözünü yerine getirmediğini dile getirdi. Bolat, şunları söyledi: "Eğer AB'de politik irade olsaydı bu işler başarılırdı. AB-Türkiye ticaretinde çok dengeli bir yapı var ve biz onların 7'nci dış ticaret partneriyiz. Gözden çıkarılabilecek bir ülke değiliz. Brüksel'de yaptığımız toplantıda tüm bunları anlattık. Son seçimlerden sonra AB tarafından Türkiye ile ekonomi ve ticari ilişkileri geliştirme arzusu olduğunu görüyoruz. Vize sorununda kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara başladıklarını ifade ettiler. Taşımacılık limitleri konusunda sorunlu ülkeler için tavsiyeleri oldu. Türkiye ile ilişkileri yumuşatma iradesi görüyoruz. Gazze'de yaşananlara karşı İslam dünyasının haklı tepkisi ve onların vurdumduymaz çifte standartlı politikaları yeni siyasi gerginliklere yol açmadığı takdirde siyasi ve ekonomi düzleminde çalışma için AB ile ilişki başladı. Ama biz Gümrük Birliği'nin sorunlarının çözülmesini istiyoruz. Hizmet sektörünün önünün açılmasını istiyoruz. Tam üyelik müzakerelerinin hızlandırılacağı ya da başlayacağı gibi bir gelişmeyi yakın vadede beklemiyorum. İsveç protokolü olumlu katkı yapar ama ne kadar yapar göreceğiz."
Suudi Arabistan ile STA imzalama niyeti var
İhracatta kendisinden önceki bakanlar döneminde koyulan hedef ve stratejilerin takipçisi olduklarını söyleyen Bakan Bolat, uzak ülkeler, Afrika ve İslam ülkelerine yönelik çalışmaların sürdüğünü belirtti. İslam ülkeleriyle son dönemde yapılan serbest ticaret anlaşmaları kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri anlaşmasının yürürlüğe girdiğini belirten Bolat, Katar ile STA'nın yılsonuna kadar Meclis'ten onay çıkarsa devreye gireceğini, Suudi Arabistan'ın ise STA yapma niyeti olduğunu vurguladı. Bakan Bolat, Uzak Doğu ülkeleriyle de planları olduğunu, ancak temkinli olduklarını kaydetti. E-ihracatın artırılmasına ilişkin çok önemli adımlar attıklarını ve toplam ihracat içindeki payını 2028 sonunda yüzde 10'a çıkarmayı hedeflediklerini kaydeden Bakan Bolat, "8 Kasım'da Türkiye e-ihracat Zirvesi yapacağız. Zirveyi Ticaret Bakanlığı düzenliyor. Ayrıca Türkiye e-ihracat platformunu hazırladık. Özel sektörün iki çatı kuruluşuyla görüşüyoruz ve ortak şirket kurulumuyla beraber platformu devreye alıp yol gösterici olacağız. Desteklerin içine e-Turquality'yi de aldık" dedi.
Vize muafiyeti hakkımızın sonuna kadar peşindeyiz
Bakan Bolat, gelişmiş ülkelerin gümrük engelleri veya teknik engellerle gelişmekte olan ülkelerin pazardan pay kapmasını engellediğini, engelleyemediği durumlarda da devreye vizenin girdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Bir gerçek daha var. Batı dünyasında 90'da komünizm yıkıldıktan sonra kökten dincilikle mücadele adı altında İslam düşmanlığı siyasetçiler ve medyacılar eliyle yayıldı. Vize engelleri de daha çok İslam ülkeleri vatandaşlarına çıkarılıyor. Eğer AB iddia ettiği gibi bir hukuk devleti ise ve uluslararası kurallar çerçevesinde bizim 1 Aralık 1986'da vize serbestisini kazanmamız gerekirdi. 2016'da Göç ve Vize Protokolü imzalandı, kriterler yerine getirilirse serbestlik sağlanacaktı. Buna da uymadılar. Suriye ve diğer Afrika'dan yoğun göç yükünü Türkiye çekti, orada da sözlerini tutmadılar. Biz ihracatçıya yeşil pasaport uygulaması başlattık. 36 bin ihracatçıda yeşil pasaport var. Ama haklarımızın takipçisiyiz asla vize muafiyeti hakkımızdan vazgeçmedik, sonuna kadar peşindeyiz. Göç ve vize protokolünün de peşindeyiz. AB yetkilileriyle yumuşama döneminde bu konuyu ısrarla gündeme getiriyoruz. 8 Kasım'da genişleme raporunu bekliyoruz. Aralıktaki zirvede de AB ülkeleri liderleri rapordaki bilgilere göre Türkiye ile nasıl bir yol haritası izleyeceklerine karar verecekler."
İsrail Hamas çatışmalarından ticaretin etkilenmemesinin mümkün olmadığını söyleyen Bolat, şöyle konuştu: "Şu an değerlendirme yapmak için erken, hadisenin ne kadar uzayacağına bağlı. İnsan olarak, tarihi, dini, kültürel bağları olan ülke olarak akan kanın bir an önce durması için var gücümüzle çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız mesaisini bu konuya harcıyor. Gazze'nin korunması uluslararası koruma altına alınması sivil halkın korunması çok önemli. Batı dünyası her zaman olduğu gibi bu olayda da sınıfta kaldı. İnsanlık gereği, uluslararası hukuk gereği bir politika izleyemediler, yine taraf tutuyorlar. Bizim tarafımız ülke olarak millet olarak belli, Filistin davasının yanındayız. Başkenti doğu Kudüs olan Gazze ve Batı Şeria'yı kapsayacak şekilde olması politikamıza aynen devam edeceğiz. Tüm İslam ülkelerini bu konuda birleştirmeye, diğer ülkelerin de katılmasını sağlamaya çalışıyoruz."
2024 bütçesinde ihracat destekleri yüzde 100'den daha fazla artırılacak
Bakan Ömer Bolat, "2024 bütçesinde ihracat destekleri yüzde 100'den daha fazla artırılacak. Bu şu anlama geliyor; 20 milyar liranın üzerinde bir ihracat desteğini ihracatımızı artırmak için sizlerin istifadesine sunacağız." dedi.
Kovid-19 salgını sürecinin dünya ekonomisinde olumsuz etkilere yol açtığını, insanların satın alma gücünün düştüğünü ifade eden Bolat, Türkiye için ekonomik açıdan çok önemli olan Rusya ve Ukrayna'nın 1,5 yıldan fazla süren savaşının da enerji ve gıda piyasalarında değişimlere neden olduğunu dile getirdi.
6 Şubat'ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomi üzerindeki etkisine de işaret eden Bolat, bütün bu olumsuz şartlara rağmen Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü, istihdam, sanayi üretimi ve ihracatta artışların sürdüğünü bildirdi.
Bakan Bolat, AB'nin bu yılın ilk yarısında büyüyemediğine dikkati çekerek şöyle devam etti: "Bizim ihracatımızın yaklaşık yarısı AB'ye gidiyor. Talep daralmasına rağmen ihracatımızda temmuz ve ağustos aylarında son 100 yılın en yüksek rakamlarını elde ettik. Ocak-ağustos dönemlerinde 165 milyar dolarlık ihracata ulaştık. Bu rakam aşağı yukarı geçen yılla aynı rakamlar. Burada diyebilirsiniz ki 'artış yok', ama şunu görelim dünyada ihracatta yüzde 2'ye varan gerileme var. İş dünyasında emtia fiyatlarındaki düşmeyi görüyorsunuz, dünya ihracatındaki daralmayı hissediyorsunuz. Biz buna rağmen aynı seviyeyi koruduk."
Türkiye'nin milli gelirinin üçte ikisi kadar dış ticaret yapabilen dışa açık bir ekonomi olduğunu, sadece mal değil hizmet ihracatında da başarılı olduğunu belirten Bolat, olumlu ticari göstergeleri gelecek süreçte daha da ileriye götürmeyi amaçladıklarını söyledi.
Bakan Bolat, ekonomide 3 yıllık yol haritasını ortaya koyan Orta Vadeli Program'ın (OVP) açıklandığını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Bu yol haritasında her kesim için durum tespiti, hedefler ve reformlar yer almaktadır. Bu programın birinci hedefi enflasyonla mücadele ve kalıcı fiyat istikrarını sağlamak. Bunun için de para, döviz ve maliye politikalarında finansal istikrarı sağlamak, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen, halkımız için refahı ve sosyal adaleti artırmayı hedefleyen hedefler yer almaktadır."
OVP’de 2023 yılı sonunda 255 milyar dolar, 2026 yılında ise 302 milyar dolarlık ihracat hedefi konulduğuna işaret eden Bolat, burada finansman imkanlarını genişletmek için azami gayret sarf ettiklerini dile getirdi.
Eximbank vasıtasıyla ihracatçılara 2024 bütçesinde ihracat destekleri yüzde 100’den daha fazla artırılacağını kaydetti. Bolat, "Bu şu anlama geliyor, inşallah 20 milyar liranın üzerinde bir ihracat desteğini ihracatımızı artırmak için sizlerin istifadesine sunacağız. Bu dönem sloganımız, ‘Tek yol ihracat yapmak, döviz gelirlerimizi artırmak.’ Diyoruz.” dedi.
Bolat, diğer taraftan ithalatta da üreticiler ve sanayiciler için uygun şartları oluşturacaklarını, Türkiye’nin bir ithalat cenneti haline gelmesini engelleyeceklerini belirterek, Dünya Ticaret Örgütü kuralları ne öngörüyorsa, başka ülkeler ne yapıyorsa aynı işlemleri hayata geçirdiklerini söyledi.
Bakan Bolat, “Şu anda 65 ürün grubunda damping ve sübvansiyonlu ithalatlara karşı tedbirlerimiz var. 9 ürün grubunda korunma tedbirleri, 148 ürün grubunda gözetim uygulamalarımız var. Güvensiz ürünlerin ithalatına karşı da TAREX sistemi ile yapay zeka desteğiyle gümrüklerde koruma yapıyoruz.” diye konuştu.
Dürüst ticaret erbabının, esnaf ve sanatkarların her zaman yanında yer almaya devam edeceklerini belirten Bakan Bolat, şunları söyledi:
"Kovid-19 pandemisi geldiğinden bu yana çeşitli sektörlerde piyasa bozucu ya da haksız ticaret uygulamalarını maalesef görüyoruz. Bu da enflasyonun artmasında önemli bir olumsuzluk meydana getirdi. Bu noktada da biz bakanlık olarak haksız piyasa düzenleme kurulu marifetiyle vatandaşlarımızın mağdur edilmemesi için gayret ediyoruz. Özellikle otomotiv sektöründeki 2,5 yıldır devam eden piyasa bozucu işlemleri kararlı bir şekilde aldığımız tedbirlerle yüzde 90'dan fazla düzelttik, toparladık. Stoklar ortaya çıkmaya başladı ve bu noktada ikinci el piyasasında yapılan çeşitli spekülatif satışlar da son buldu. Bugün mart ayının rakamlarıyla ikinci el piyasasında araç satışı mümkün hale geldi. Yüzde 10'dan fazla piyasada araç satışlarında düşme başarıldı. Emlakta da köpüğü büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Son çıkardığımız yönetmelik değişikliğiyle ilan sitelerinde spekülatif amaçlı fiyat şişirme amacıyla verilen sahte ilanların da müeyyideyle engelleneceğini ilan ettik. Bu noktada da çok ciddi bir gerileme sağlanmış oldu. Diğer taraftan gıda ve marketler sektöründe de yoğun denetimler yapıyoruz."
Bolat, yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihracat içindeki payını yüzde 36'ya kadar getirdiklerini, bunu 2028'e kadar yüzde 50'ye çıkarmayı, KOBİ'lerin ihracattaki payını da yüzde 26'dan yüzde 40'a yükseltmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Günde 1,5 milyar dolar ihracat yapıyoruz
2024 İhracat Vizyonu ve Yeni Fırsatlar Paneli'nde konuşan T.C. Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Ö. Volkan Ağar, 2002 yılından sonra ihracatta müthiş bir atılım olduğunu belirterek "Türkiye 1973 yılında yılda 1 milyar dolar, 1987 yılında ayda 1 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeyken, bugünlerde artık günde 1,5 milyar dolar ihracat yapan çok büyük bir ekonomi haline geldi. Dolayısıyla 2024 yılı için de bundan sonrası için de bundan öncesinde olduğu gibi ihracat Türkiye'nin en önemli kalemlerinden birisini oluşturmaya devam edecek" dedi.
Yıl sonu hedefi 255 milyar dolar
Ağar, dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğini, Avrupa'da daralan talep ve resesyon beklentisinin ihracat üzerinde bir gri alan oluşturduğunu kaydederek, "Genel olarak dünyadaki ticaret hacmindeki aşağı doğru büyüme oranı revizeleri bir gri alan oluşturuyor. Ancak Türkiye her zaman bu tür gri alanlardan güçlenerek ve fırsat yaratarak çıkmış bir ülke. Bu anlamda da bizler dünya konjonktürünü de dünya ekonomisini de yakından takip ederek katma değerli, inovasyona ve AR-GE'ye dayalı ürün ve pazar çeşitlendirmesiyle bu büyümeyi 2024 yılında da sürdüreceğiz" diye konuştu.
Depremi yaşayan illerde ihracat kaybı 6 milyar dolar
Geçtiğimiz yıl 254,2 milyar dolar olan ihracat rakamımızın, bu sene sonunda 255 milyar dolar olmasının hedeflendiğini ifade eden Ağar, "Dünyada yaşanan tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye ihracatta bir geriye gidiş yaşamadı. Ayrıca Türkiye'nin 11 ilini kapsayan, dünyada bin yılda bir yaşanan çok büyük bir afet yaşadık. 10 milyonu aşkın insanımızı ve 11 vilayetimizi çok ciddi etkiledi. Bu iller Türkiye'nin tekstil, kimya, tarımsal gıda ürünleri sanayisinin olduğu çok büyük ihracatlar yapan illerimizdi. Bu illerimizde şubat ile eylül arasındaki ihracat kaybının 6 milyar dolar olduğunu tespit ettik" diye konuştu.
Dış ticaret istatistikleri faaliyet bazlı açıklanacak
Sözlerine Konya'ya parantez açarak devam eden Ağar, "2022 yılında 3,3 milyar dolar ihracat hacmine ulaşan Konya'nın bu sene Ocak-Eylül döneminde 2,4 milyar dolarlık ihracatı var. Ancak Konya çok önemli dış ticaret fazlası veren bir şehir. Bu noktada Konya'da ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 230'lar civarında. Konya gibi diğer şehirler de dış ticaret fazlası vermeli ve Türkiye de dış ticaret fazlası veren bir ülke haline gelmeli. Konya'da 2002 yılında 519 tane ihracatçı firma varken, bugün bu sayı 3 bin 609'a yükseldi; 125 ülkeye ihracat yaparken, bugün 185 ülkeye ihracat yapar hale geldi. Dolayısıyla bu yönde Konya ilimize tebriklerimizi sunuyoruz" dedi.
1 Ocak 2024 tarihinden itibaren dış ticaret istatistiklerinin faaliyet bazlı da açıklanmaya başlayacağını müjdeleyen Ağar, Konya'daki tesislerin 3,3 milyar dolarlık ihracatı olduğunun, ancak faaliyet bazlı (Konya'da üretilen ürünlerin ihracatı) ölçümlendiğinde 3,9 milyar doları bulduğunun örneğini verdi.
2028 yılı ihracat hedefi 375,4 milyar dolar
Türkiye'nin aynı zamanda önemli bir hizmet ihracatçısı olduğunu hatırlatarak konuşmasına devam eden Ağar, 2022 yılında 89 milyar dolarlık hizmet ihracatıyla ülkemize 345 milyar dolarlık döviz geldiğini ve 49,6 milyar dolarlık ihracat fazlası verildiğini belirtti ve sözlerini sürdürdü:
"Geçen ay orta vadeli program hedeflerini açıklandı. Bu noktada Türkiye 2023'te 255 milyar dolar, 2024'te 267 milyar dolar, 2026 yılında ise 302,2 milyar dolarlık ihracat hedefi ortaya koydu. 2028 yılında 375,4 milyar dolarlık mal ihracatı hedefimiz var. Hizmet ihracatımız için de 2028 yılında 200 milyar dolarlık hedefimiz olacak inşallah. Ülkemizin dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 1,03. Biz bu payı 2028 yılında yüzde 1,3'e yükseltmeyi, KOBİ'lerin ihracattaki payını yüzde 32'ye yükseltmeyi hedefliyoruz. Öte yandan e-ihracatla ilgili çok özel çalışmalarımız var. İnşallah önümüzdeki yıl içerisinde milli bir e-ihracat platformunu hayata geçireceğiz. E-ihracatın toplam ihracat içindeki yüzde 1,5 olan payını 2028 yılı içinde yüzde 10'a yükseltmek istiyoruz. Orta ölçekli ürün ihracatı payını ise yüzde 50'ye yükseltmek istiyoruz. Türkiye ihracatının üçte ikisini çok yakın coğrafyasına yapıyor. Biz şu anda belirlediğimiz uzak ülkeler stratejisiyle 18 uzak ülkeye ve bu çerçevede hem uzak ülkeler hem de İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülkeye yönelik özel çalışmalarımız var.
2024 için son derece umutluyuz
Aynı zamanda e-ihracat konusunda ihracatçılarımızın bilgilendirilmesi amacıyla daha önce faaliyete geçirdiğimiz kolay ihracat platformunu şimdi e-ihracat için de yapıyoruz.
Bu noktada çok önemli bilgiler sunan yapay zeka algoritmalarıyla ihracatçılarımızın hizmetine sunulan bir platformu da hayata geçireceğiz. 2024 için beklentilerimiz son derece umutlu. Hangi ülkelere hangi ürünlerle gideceğimizi biliyoruz. Dünyadaki bu olumsuz konjonktüre rağmen 2024 2023'ten daha iyi olacak."
Finansmana erişim arttı
Volkan Ağar, ihracatçının finansmana erişiminin arttığına işaret ederek şunları söyledi: "İhracatçının en büyük arzusu finansman. Ancak enflasyonun artış hızı düşüyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda enflasyonda ciddi düşüşlere şahitlik edeceğiz. Bu politikalar izlenirken T.C Merkez Bankası tarafından politika faiz oranı sürekli olarak güncellenerek yükseltildi. Haziran öncesi dönemde politika faiz oranının düşük olması hasebiyle bankalar kredi verme noktasında gönülsüz davrandılar. Ancak haziran dönemi sonrasında politika faiz oranlarının yükseltilmesiyle birlikte ihracatçıların finansmana erişimi bankalar tarafından kredi musluklarının biraz daha açılmasıyla fazlalaştı. Ancak bu defa da şöyle bir serzeniş oluşmaya başladı; yüksek faiz oranları. Bu noktada da Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Merkez Bankası kafa kafaya verip ihracatçının yüksek faiz noktasındaki şikayetini nasıl bertaraf edebiliriz diye çalışmalar yaptık. Ve T.C Merkez Bankası kaynaklı kredilerde yüzde 31'ler seviyesinde finansmana ulaşabiliyor. Burada Eximbank ihracatçımızın en büyük destekçisi. Türkiye'deki ihracat kredilerinin yarıya yakını Eximbank tarafından ihracatçılarımızla buluşuyor. 41 milyar dolar kredi hacmine ulaşacak Eximbank. Şu anda 29,7 milyar dolar. Geçen sene 45 milyar dolardı. Eximbank'ın geçtiğimiz aylarda öz sermayesi 6,8 milyar TL'lik ilave sermaye sağlandı. Bu da ekstra kredi yaratma maliyeti verdi. Dolayısıyla Eximbank çok önemli çalışmalara imza atıyor. İkinci bir konu; kredi var ama ihracatçının kredi alacak teminatı yok. Bu noktada nasıl bir kefalet kuruluşu kurulabilir diye iki yıl önce kafa yormaya başlamıştık. Ve geçtiğimiz günlerde ikinci yaşını dolduran İGE AŞ bu konudaki eksikliği büyük ölçüde giderdi. Artık ihracatçının sadece ihracata hizmet eden bir kefalet kurumu var. İhracatçı birlikleri ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'yle birlikte bu gücü sağlıyor ve öz sermayesi çok güçlü. 150 milyar TL'lik kefalet yaratma potansiyeli olan bir kuruluş. İGE AŞ iki yılda çok büyük yol aldı. 2023'te 40 milyar TL'yi aşkın kefalet sağladı. Çok ciddi bir bilgi işlem altyapısıyla 10 bini aşkın firmaya kefalet sağladı. Dolayısıyla hem kredi hem kefalet ayağı şu an sinerji içerisinde işliyor. Ayrıca Kobilerin kredi limitleri artırıldı."
22 senede 30 misli artış var
2024 İhracat Vizyonu ve Yeni Fırsatlar paneli Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk'ün şu sözleriyle devam etti:
"Biz 2001 yılında Türkiye ihracatının 1000'de üçünü yapıyorduk, bugün yüzde 1,7'sini yapmaya başladık. Dışarıdan bakıldığında en büyük yargı şudur ki ihracatımızın tarım ve gıda ürünlerinde olduğu düşünülür. Ancak Konya'nın ihracatının yüzde 32'si makine ve aksamlarıdır, ikinci önemli kalem yüzde 18 ile otomotiv yedek parçadır. Bu kapsamda 180'den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Anadolu'ya inanılması, yatırım yapılması, bizleri bu noktaya getirdi. Gelecek yıllara dönük olarak da Konya ihracatını artırarak devam edecek. 2024 yılını da ihracat artışıyla kapatacağız. Bu anlayışla ve yönetimle ülke devam ederse gelecek 10-15 yıl Türkiye'nin üzerinde ihracat artışı gerçekleştireceğimize inanıyorum. Gelecek 20 yılda Türkiye ihracatından daha fazla artış gerçekleştireceğimize inanıyorum."
Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, "Bizim en önemli görevimiz ihracatı artırmak. 200 yıldır dış ticaret açığı veren bir ülkenin sürekli olarak ekonomideki dalgalanmalara baktığımızda döviz bazlı ekonomik dalgalanmalar yaşayan bir ülkede bu hepimizin görevi. Ticaret Bakanlığımızın desteğiyle birçok organizasyon yapıyoruz. Bakan yardımcımızın ifade ettiği Türkiye'nin en büyük ihracat yaptığı yer yakın ülkeler ancak uzak ve güçlü pazarlar var. Özellikle Güney Amerika ve Kuzey Amerika pazarına çalışıyoruz. Uzak pazarlarda daha ilginç fırsatlar, daha makul fiyatlar var. Tüm bunları değerlendiriyoruz. Ortadoğu'daki gerilim elbette sektörümüzü etkiliyor ama bu dünyada bu krizler hiç bitmeyecek ve bizim coğrafyamızın olduğu 4 saatlik mesafede hiç bitmeyecek. Sözü gelmişken İsrail'in yaptığı bu katliamı kılıyor ve vefat edenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Elbette etkileniyoruz ama olumsuz hadisede iki yöntem var. Oturup ağlayacak mıyız? İş adamıyız, ticaret yapmak zorundayız. Bizim görevimiz bu ülke için 1 dolarsa o 1 doları alıp getirebilmek, minimum ithalat ve maksimum ihracat rakamlarına ulaşmak. Bu etkileri konuşmak yerine başka işler yaparak aşmaya gayret ediyoruz. Bu yeni dönemde e-ihracat konusunda da dış ticaret fazlası vereceğimize inanıyorum."
Biz iş insanıyız, oranlar düşsün isteriz
Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ihracatçının finansmana ulaşmasında problem olmadığını belirterek "Ama biz oranlar düşsün isteriz, iş insanıyız, daha iyisini talep etmek, istemek ve iş adamlarının buluştuğu bir oda olarak üyelerimiz için daha iyisini istemek durumundayız. Genel anlamda yaklaşımları çok olumlu buluyoruz. Kefalet konusuyla ilgili de teşekkür ediyorum, ama Konya'da bir miktar yaygınlaştırmamız gerektiğine inanıyorum" dedi.
Panelde T.C. Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, Türk ihraç ürünlerinin promosyon ve tanıtımından sorumlu olduklarını söyleyerek, mevzuatın yönetilmesinin de görevleri arasında bulunduğunu kaydetti. Kolay ihracat platformunun ihracatçının karşısına yapay zeka destekli harita çıkardığını böylece hedef pazarlar ve müşterilerin görülebildiğini vurgulayan Kılıçkaya, ihracat destek ofislerinin ise odalar ve borsalarla beraber yürütüldüğünü bilgilerin ihracatçılara sunulduğunu belirtti. Kılıçkaya, dış ticaret seminerlerinin de her ilde yürütüldüğünü yılda en az 20 bin ihracatçı ve gönüllünün bu eğitimlerden faydalandığını vurguladı. Tüm imkanların seferber edilerek firmaları doğru yönlendirme ve bilgilendirmeye çalıştıklarını söyleyen Kılıçkaya, tüm bunların ötesinde ihracatçıya nakit hibe destekleri olduğunu kaydetti.
17 bin firma desteklerden yararlandı
Kılıçkaya 17 bin tane firmaya yılda bu destekleri verdiklerini dile getirerek destek ayrıntılarını şöyle anlattı: "Yeni nesil desteklerle ihracatçının karşısına çıktık geçen yıl ve bu yıl çok yoğun kullanmaya başladık. Adım adım ihracat kapsamında destekleri sunuyoruz ve adım adım şirket öncelikle markasını tescil ettiriyor, ona destek oluyoruz, pazara giriş belgeleri sırasında destekliyoruz, sağlık sektöründe özellikle ruhsatlandırma klinik çalışmaları mevzuata aldık. Böylelikle hazırlık aşamasını destekledik. Ardından pazar araştırması aşamasında devreye giriyoruz. Fuar, konaklama desteği veriyoruz. Bu alanda yılda 1500'ün üzerinde destek veriyoruz. İhracatçı birlikleriyle bu destekleri sahada uyguluyoruz. Sonraki adım yurtdışında şirket marka satın almak. Hukuki ve mali danışmanlık giderlerini destekliyor, alım gerçekleşirse kredi faizine de destek veriyoruz. Bir sonraki adım da küresel tedarik zinciri yetkinlik desteği. Sonraki adım pazarda kalıcı hale gelmek için ofis, mağaza açılmalara destek veriyoruz. Her ülkede en az 4 yıl bu destekleri kullandırıyoruz. Tanıtım desteği de veriliyor elbette. Marka tescili de oldukça önemli. Eximbank ile birlikte SİR desteğimiz var. Eximbank'ın alıcı kredilerinde OECD ülkeleri arasındaki en düşük faiz oranı ile mevcut faiz oranı arasındaki farkı biz bakanlık olarak destekliyoruz. Diğer Eximbank ile destek paketimiz sigorta tanzim desteği. Tasarım ürün geliştirme desteğimiz de bulunuyor. Bu bir merdiven en tepesinde marka ve Turquality programımız var adım adım firmaları bu tarafa yönlendirmeye çalışıyoruz. Marka ve Turquality ile belli bir kurumsal yapıya ve olgunluğa kavuşmuş firmaları destekliyoruz. 300 tane firma var bu firmaları da dünyanın en önde gelen firmaları arasına sokmayı hedefliyoruz."
Destek paketi 20 milyar liraya çıkarılacak
Geçen yıl bir açılım daha yaptıklarını KOBİ'ler uygun bir danışman firma ile çalışırlarsa bu alanı da kolaylaştırdıklarını söyleyen Kılıçkaya, ihracatçılar konsorsiyum kurmak isterlerse de güçlü bir destek verdiklerini dile getirdi. Kılıçkaya, tüm bunların bireysel destekler olduğunu işbirlikleri marifetiyle de URGE gibi destekler verdiklerini kaydetti. E-ihracat paketi ile de spesifik olarak dijital pazarlama, sipariş karşılama, lojistik, teslimat süreçlerinin desteklendiğini ifade eden Kılıçkaya, bunlara ilişkin de kapsamlı şekilde hazırlanan rehberlerin bulunduğunu da vurguladı. Kılıçkaya son olarak tüm bu adımları prefinansman ile geliştirmek istediklerini söyleyerek finansman sıkıntısı çeken firmalara yönelik destekle finansmanı birleştiren uygulamayı İGE ve Eximbank'ın sayesinde hayata geçirdiklerini belirtti. Destek paketi miktarının bu yıl 10 milyar lira iken gelecek yıl 20 milyar liraya çıkacağını belirten Kılıçkaya bu yıl 17 bin civarında firmanın bu desteklerden yararlandığını belirtti.
25 milyar dolarlık ihracat alacağı güvencede
Türk Eximbank Genel Müdürü Ali Güney, Türkiye'nin tek resmi ihracat destek kuruluşu olduklarını belirterek nakdi ve ihracat alacak sigortası, alıcı kredileriyle desteklediklerini belirtti. Türkiye'den yapılan mal ve hizmet ihracatının düzenli artışını sağlayarak ülkenin cari açık meselesine kalıcı çözüm üretme yoluna katkıda bulunmak istediklerini belirten Güney, 23 il, 11 irtibat bürosu ve 3 bölge müdürlüğü ile yürüttüklerini kaydetti. Güney şu bilgileri verdi: "Eximbank olarak toplam ihracat desteklerimiz geçen yıl 45 milyar dolar. 20 milyar doları nakdi kredi desteği, 25 milyar doları da ihracat alacak sigortası desteği idi Eximbank olarak nakdi kredi desteklerinde Türkiye'nin ihracat kredilerinin yarısına yakınını kullandırıyoruz. Bilanço büyüklüğüne bakınca bankanın aktifleri içinde kredinin payı yüzde 87. Tüm fonlama imkanlarımızı ihracatçının desteğine sunmuşuz. Bu oran bankacılık sektöründe yüzde 55'ler seviyesinde. Kredi büyüklüğü olarak Türk bankacılık sektöründe 8'inci sırada bulunuyoruz kalkınma yatırım bankası olarak en büyük kredi hacmine sahibiz. Alacak sigortası alanında Türkiye'nin uzak ara en büyük kurumuyuz. 25 milyar dolarlık vadeli ihracat alacağını güvenceye aldık. Herkes finansmana erişimden bahsediyor ama alacak sigortası ihracatın artması ve farklı pazarlara yayılması için çok önemli ürün. Son jeopolitik riskler de alacak sigortasının ne kadar önemli olduğunu gösterdi."
BAE'den 3 milyar dolarlık kaynak son aşamada
Eylül sonu itibariyle 30 milyar dolarlık desteğe ulaştıklarını bunun 13,3 milyar dolarının nakdi kredi desteği 16.7 milyar dolarının da ihracat alacak sigortası desteği olduğunu belirten Güney, yılı 41 milyar dolar ve yukarısında kapatacaklarını dile getirdi. Gelecek yıl özellikle TCMB'nin reeskont kredilerindeki günlük limiti 10 kat artırmış olmasının nakdi kredi desteğinin daha yüksek olacağını gösterdiğini söyleyen Güney, şöyle konuştu: "Bizim stratejik hedefimiz de TCMB reeskont kaynağına bağımlılığı azaltarak kendi kaynaklarımızla fonlamaları çeşitlendirmek. Bu alanda çok da başarılı olduk. Yurtdışı sermaye piyasalarından en fazla fonu Türkiye'ye getiren banka Eximbank. 9 milyar dolarlık kaynağı Türkiye'ye getirdik yenileyerek devam ettiriyoruz. Bugün de bir tahvil ihracımız söz konusu. Önümüzdeki sene sürdürülebilirlik temalı fonlara erişim noktasında ciddi çalışmalarımız var. Sürdürülebilir temalı 1,5 milyar dolarlık kaynağın 1 milyar doları EBRD'den, 500 milyon dolara yakını Asya Altyapı ve Kalkınma Bankası ile Körfez bölgesindeki kurumlardan sağlanacak. Türkiye'ye getirilmesi için görüşmelerimiz başladı. Önümüzdeki sene getirip ihracatçının yeşil dönüşümde yapacağı yatırımları desteklemek üzere bu kaynakları kullanacağız. 10 milyar dolar üzeri tüm kredi başvurularını sürdürülebilirlik aşamasında değerlendiriyoruz. Şirketin karbon, emisyon salınımlarını hesaplıyoruz sınırda karbon vergisini hesaplıyoruz."
Birleşik Arap Emirlikleri ile görüşmeleri neredeyse tamamlanma noktasına gelen 3 milyar dolarlık kaynağın da Eximbank üzerinden geleceğini vurgulayan Güney, 2024 yılının ihracatçının finansmana erişimi için çok daha iyi bir yıl olacağını dile getirdi.
Hedef ihracat kredilerinin payını yüzde 18-20'ye çıkarmak
İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) Genel Müdürü Kasım Akdeniz, ihracatçı KOBİ'lerin ne kadar önemli olduğuna işaret ederek şunları söyledi: "İhracatın artırılabilmesinin koşulu finansman. Büyüme ihracata muhtaç ihracat da finansmana muhtaç. İhracatı yeterince desteliyor muyuz? İhracatın GSYH'ye katkısı yüzde 38. İhracatın bankacılık sektöründe toplam kredilerinden aldığı pay sadece yüzde 13. Yüzde 13'ün yüzde 5-6'lık kısmı sadece Eximbank tarafından gerçekleştiriliyor. Toplam kredilerinin Eximbank'ı çıkarırsak yüzde 7-8'i ihracatın finansmanı için kullandırılıyor. Hazine kefaletiyle kredilerde de oran yüzde 15. İGE'nin varlık amacı bu tabloyu değiştirmek ve bankacılık sektöründeki ihracat kredilerinin payını yüzde 18-20'lere çıkarmak. Kredi vermiyoruz ihracatçılar lehine kefalet vererek riski azaltarak bankacılık sektöründe daha fazla elindeki fonu ihracata yönlendirmesini sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca ihracat kredileri içinde ihracatçı KOBİ'lerin payını artırmak da ikincil amacımız. Kefaletlerle ihracatçının finansmana erişimini kolaylaştırmayı maliyetini azaltmayı sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. Tamamen elektronik ortamda İGE kefaletiyle kredi kullandırma süreci. İhracatçı İGE kefaletiyle kredi kullanmak istediğinde yapacağı şey bankasına başvurmak. Banka öncelikle kendi kredi politikaları açısından başvurunun uygunluğunu değerlendiriyor uygunluğuna karar verirse belirli veri setiyle bu başvuruyu elektronik ortamda İGE'ye yönlendiriyor. TBB risk merkezi, GİB, Ticaret Bakanlığı verileriyle ihracatçıya bir kredi notu veriyor ve bu kredi notunun yer aldığı otomatik destek sisteminden geçiriyor ve kefalet verme kararını birkaç saniye içinde tamamlıyor. Kabul ya da ret deyip bankaya bildiriyor. Kabul olan ihracatçı için banka kredisini kullandırıp İGE'ye bildiriyor. Başvurunun neden ret ya da kabul olduğu da kayıtlarda bulunuyor."
Toplam 45.6 milyar liralık krediye kefil olundu
Akdeniz çok güçlü bir özkaynakları olduğunu kefalet üretimini bir özkaynak ile ikinci olarak da Hazine kaynağından ürettikleri kefaletler bulunduğunu, 150 milyara yakın özkaynağa sahip olduklarını söyledi. Akdeniz, şu bilgileri verdi: "2021 Kasım ayında kurulduk. Mart 2022'de ilk kefaleti verdik ve Eximbank ile yaklaşık 47 milyar liraya yakın kredi potansiyeli yaratan bir işbirliği yaptık. Bu pakete yönelik 7567 firma Eximbank'a başvurdu, 35,8 milyar liralık başvuru yapıldı. 7219 firmanın 34,3 milyar liralık kredisine kefil olduk. Bunun 30,1 milyar lirası fiilen kullandırıldı ve sadece 1 firmanın ödeme problemiyle karşılaşıp tanzime gittiğini açıkladı. Diğer bankalarla Aralık 2022'de bir paket hazırladık ve toplamda 25 milyar liralık kredi hacmi yaratıldı. Bu pakete 5278 firma başvurdu, 3700 firmanın başvurusu kabul edildi, 11,2 milyarlık kredi hacmi yaratıldı. Toplamda Eximbank ve diğer bankalar olarak 11 bin firmanın 45,6 milyar liralık kredisine kefil olmuş durumdayız. 40 milyarlık kısmı fiilen kullandırıldı 5 milyarlık fark evrak hazırlama sürecinde. Bunlar kendi özkaynağımızla yarattıklarımız. Nisan 2023'te Hazine ile yaptığımız anlaşma kapsamında 26 milyar liralık kredi hacmi yaratıyoruz. Son üç haftada 563 firma için 2,3 milyar liralık Hazine tarafından başvuru geldi, 363 firmanın 1,4 milyar liralık kısmı kabul ettik. Bankaların kredi kullandırma iştahıyla ilgili süreç yukarıya doğru çıktıkça buradaki rakamların da arttığını göreceğiz."
Yeşil dönüşüm için yeni paketler açıklanacak
Akdeniz, yeni paket hazırlıkları bulunduğunu ve şu anda ihracatın önündeki en büyük tehditlerden birinin yeşil dönüşüm olduğunu kaydederek bankalarla ve genel olarak sektörle bu alanda çok yoğun çalıştıklarını Akbank ile bu kapsamda bir paketi devreye aldıklarını sırada Yapı Kredi'nin bulunduğunu söyledi. Deprem bölgesinde ihracatçılara yönelik paketleri de bulunduğunu dile getiren Akdeniz, Eximbank'ın yeşil dönüşüm kaynağının arkasına İGE'nin kefaletini koyarak bu kaynağı ihracatçılarla buluşturmak istediklerini vurguladı.
DEİK Başkanı Olpak'ın 2023 yılı değerlendirmesi, 2024 öngörüleri
DEİK, yürüttüğü ticari diplomasi faaliyetleriyle özel sektörün küresel ticaretteki pusulası olan 152 iş konseyi ile birlikte 2024 yılında izleyeceği yol haritasını hazırladı.
Daha fazla ticaret vizyonuyla dış ekonomik ilişkilere ivme katmayı sürdüren DEİK’in 2024 ajandasında yeni ticaret ve enerji koridorları öne çıkarken, yeşil ekonomi ve dijital ekonomi başlıkları da ticari diplomasinin radarında olacak. DEİK Başkanı Nail Olpak, 2023 yılını değerlendirerek 2024 ajandalarını paylaştı.
DEİK'in ticari diplomasi faaliyetlerine ilişkin bilgi ve ren Olpak, ABD’den Afrika’ya, Çin’den İngiltere’ye, Japonya’dan Rusya’ya kadar dünyaya dokunan geniş bir projeksiyon ile daha fazla ticaret için çalışarak Türk özel sektörüne dış ekonomik ilişkilerde doğru muhataplar nezdinde doğru kapılar açtıklarını söyledi.
Olpak, global ekonomide büyümenin bir miktar azaldığı, küresel enflasyonun etkisini sürdürdüğü, ticaret ve yatırımlarda dönüşümlerin yaşandığı yeni bir süreç olduğunu ifade ederek, Türk iş dünyası olarak, yüksek katma değerli ürünlerle yeni pazarlara açılmaları ve trendlere uygun yatırımlarla fırsat sahalarını genişletmeleri gerektiğini dile getirdi.
Yeni ticaret koridorları ve işbirliği mekanizmaları hakkında ülke ve bölge bazlı değerlendirmelerde bulunan Olpak, DEİK çatısı altındaki iş dünyası temsilcileri olarak yeşil ekonomi ve dijital ekonomi kavramlarını artık her platformda daha yüksek sesle konuşurken, bu dönüşümlerin yanında, küresel ticarette yeni iş birliği mekanizmalarını da yakından takip ettiklerini aktardı.
DEİK’in 2024 yılındaki yol haritası ve ajandasında öne çıkan bölgesel başlıklara değinen Olpak, öncelikle DEİK olarak radarlarında olan her ülke ve bölge için, sektörleri de ayrıca ele aldıkları bir yaklaşımla yeni bir yol haritası oluşturduklarını bildirdi. Olpak, dünyayı 6 bölgeye ayırdıklarını belirterek, DEİK'in bölgelerdeki ticari diplomasi çalışmalarını anlattı.
Olpak, ABD’deki ticari diplomasi faaliyetlerini eyalet bazlı komiteler ile yeniden kurguladıklarını belirterek, her eyalete en az 1 milyar dolar ihracat hedeflediklerini bildirdi.
"Kuşak ve Yol projesine yönelik tedbir almak zorundayız"
Nail Olpak, Çin'in ise dünyanın markalı ürünleri fabrikasına doğru evrilmeye çalıştığını ifade ederek, Çin'in fason üretimi geride bıraktığını, şimdi de orta teknoloji ürünleri üretmeyi terk etme stratejisine doğru ilerlediğini belirtti.
Olpak, "Kuşak ve Yol" projesine ilişkin şunları söyledi: "Çin elindeki o ürünü, zengin pazara daha hızlı ulaştırmak istiyor. Zengin pazarlardan birisi kavgalı olduğu Amerika'yı bir kenara bırakacak olursak, Avrupa pazarı... Bugün Çin'in Avrupa pazarına mallarına ulaştırması ortalaması 40-45 günleri bulabiliyor. Kuşak Yol Projesi'nde Çin'in hedefi, 1 hafta içerisinde mallarını Avrupa'ya ulaştırmak. Bu bizim için ne anlama geliyor? Benim bugün en büyük avantajım lojistik avantajım. Gaziantep'ten çıkan bir ürün 48 saat içerisinde Avrupa'nın herhangi bir şehrine ulaştırılıyor. 45 güne göre 48 saat çok ciddi bir avantaj. Ama 1 haftaya indiği zaman lojistik avantajımız 5 güne düşüyor. Böylesi bir tablo var önümüzde, bunu iyi görmemiz lazım. Bu proje fazla sempatik görünse de tabloyu iyi okumamız gerekiyor.
Çin bu projeye çok ciddi bir para yatırıyor. Bu projenin arkasında duruyor. Engelleyebilecek bir durumda değiliz. Açık konuşalım, öyle bir gücümüz yok ama tedbir almak zorundayız. Tedbir alamadığımızda, alkışladığımız projenin sonuçları bugün bizi maalesef kendi içimizde geriletecek bir tabloya sebep olacak. Ne yapalım peki? O vagonlar geri boş gitmeyecek herhalde. Onları neyle dolduracağız? Katma değeri yüksek ürünle doldurma şansım olacaksa proje bizim için anlamlı olacak."
"2024'ün de en belirleyici faktörü enflasyon olacak"
DEİK Başkanı Olpak, küresel olarak zor geçecek olan 2024 yılında Türkiye’nin yine pozitif ayrışacağını belirterek, uygulanan dezenflasyon programı ile enflasyonun gerileyeceğini ve aynı zamanda üretim, yatırım ve ihracatı destekleyici politikalarla da büyümeye katkı sağlanacağını söyledi.
Türkiye'nin yıla yüzde 5 bir büyüme hedefiyle girdiğini hatırlatan Olpak, Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyüme performansını etkilese de Türkiye'nin yılı yüzde 4'ün üzerinde bir büyüme ile kapatacağını tahmin etti.
Büyümeye ihracatın verdiği katkının önemine dikkati çeken Olpak, "Büyümede yatırım harcamaları ve makine siparişlerini önemli görüyorum. Bu noktada olumsuz bir tablo olmadığını söylemek istiyorum. Özellikle çeyrekler itibarıyla baktığımızda Türkiye'nin siparişleri iyi gidi yor. Bunu PMI verilerinde de görüyoruz. Aynı şekilde Satınalma Müdürleri Endeksi'nde de görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Olpak, enflasyonun hem Türkiye hem de dünya açısından 2023'ün 2022'den başlayarak en belirleyici faktörlerden biri olduğunu belirterek, 2024'ün de en belirleyici faktörünün enflasyon olmasını beklediğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Dr. Hafize Gaye Erkan'ın yakın zamanda DEİK Yönetim Kurulu Toplantısı'na katıldığını hatırlatan Olpak, şunları kaydetti:
"Merkez Bankası'nın ana görevi zaten fiyat istikrarı. Toplantımızda da bu konuları konuştuk. Yılın ikinci çeyreği itibarıyla artık tepe noktasından aşağıya doğru gitmesini beklediğimiz enflasyon var. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın uygulamaları olacaktır. Kafalarda mart seçiminden sonrasına yönelik de birtakım şeyler var. Krediler açılacak mı? Kapanacak mı? Ne şekilde olacak? Bizler de sizler gibi yakından takip ediyoruz. 2024, çok zor bir yıl olur mu? Yani çok kolay bir yıl olmayacak ama çok zor bir yıl olacak diye de söylemek istemiyorum. Böyle bir genel bir değerlendirme yapmış olayım."
"(İsrail ile azalan ticaret) 2 ay içerisindeki bu reaksiyonu da azımsamamak lazım"
Nail Olpak, bir gazetecinin ABD'nin Rusya'ya uyguladığı ambargonun Türkiye'ye etkilerine ilişkin bir sorusu üzerine şu yanıtı verdi: "
ABD, ambargo konusunda direktif verme arzusunda olabilir. Türkiye bu çerçevede tavrını, hem siyaseten hem ticaretten net bir şekilde ortaya koyuyor. Hakikaten ambargoya tabi olması gereken, savaşta kullanılabilecek bir ürün vardır. 'Benden bunu alıyorsan, oraya göndermeyeceksin.' diyebilir. Bunu Türkiye de anlayışla karşılar ama onun ilerisine gitmeye kalkıyorsa, İran örneğini verdiniz, Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere ambargo süreçlerinde İran'la el altından ya da dolaylı şekilde nasıl ticaret yaptıklarını hepimiz biliyoruz. Biz, o noktada gelirler dinleriz, gelene kapıyı kapatmak gibi bir durumumuz söz konusu değil ama kimse kusura bakmasın biz kendi ticari menfaatlerimizle devam ederiz. Zaten ticaretin engellenmesi diye bir şey olmadı. Rusya ile olan ticaretimiz de ihracatımız da ciddi bir şekilde arttı bu yıl."
İsrail'in Gazze'de insanın yüreğinin kaldıramayacağı görüntülere sebebiyet verdiğini ifade eden Olpak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu meselenin nereden başladığı hususunda çok şeyler söylenebilir. Bugün gelinen noktada, ticari rakamlarda birtakım farklılıklar olsa bile, psikolojik olarak bu işin çok daha uzun yıllara yayıldığı ve İsrail'in de lehine olmadığı önemli tablonun olduğunu söylemek isterim. Ticari tarafa geldiğimizde, kamu tarafından, devlet tarafından ya da kurumlar, dernekler tarafından özel bir şey söylenmeden ki öyle bir şey söylenmedi. 'Artık İsrail ile şu ticaret yapılmasın.' denmedi. Ama yaklaşık 2 aylık geçen sürenin içerisinde ciddi bir azalma olduğunu, daralma olduğunu biz gözlemliyoruz. Ticari daralmanın yüzde 30-40 bandında olduğunu görüyoruz. Bu firmaların, insanları direkt olarak bu süreçteki verdiği reaksiyondur. 2 ay içerisindeki bu reaksiyonu da azımsamamak lazım.
Bazen görüyoruz. İşte hala oraya şu, bu kadar gidiyor diye ama öylesine bir ticareti tamamen durdurmanın da mümkün olmayacağını da görmek lazım. Niye? Yani her şeye rağmen de devam edecek bir ticaret de olabilir. Eğer iki ülke arasında tamamen diplomatik ilişkiler kesilecekse hiçbir şekilde, hiçbir şey yapılmayacaksa başka ama kalan kısmı tabii seyrinde oluyor. Ama ciddi bir düşüş olacak."
DEİK olarak İsrail ile ticari ilişkilere yönelik üyeleriyle bir anket çalışması yapmadıklarını belirten Olpak, "Gündemde olan İsrail'e boykot meselesi eski boykotlardan farklı bir konumda olduğunu düşünüyorum. Dünya üzerindeki tepki de öyle bir şey değil. Yani bugüne kadarki yaşadığımızdan farklı bir tepki var. Çok değişik bir süreci yaşıyoruz. 2 aylık istatistikler çok belirleyici olmaz, birkaç ay sonra görmek gerekir. Hala ticaret yapana niye yapıyorsun demek benim bireysel olarak veya kurumsal olarak hakkım değil ama bunun böyle olmasını beklemek de son derece normaldir. Ticari rakamları her zaman bir şekliyle değiştirmek kolay. Telafi edersiniz, İsrail'le ticaretimiz bugün azalır, yarın bir başka yere gider. Bunlar da olabilir ama işin trajedi boyutunu iyi düşünmek lazım. Onun hiçbir şekilde bir telafisi yok." diye konuştu.
"Yatırım sinyallerini alıyoruz"
Nail Olpak, devam eden asgari ücret görüşmelerine ilişkin belirlenecek ücrete yönelik herhangi bir tahminde bulunmak istemediğini belirterek, "Bu konuyu illa ihracat bağlamında da ele alamamamız gerekir diye düşünüyorum. İhracatçımız etkilenir mi, tabii etkilenir. Ama o etkilenecek, bu etkilenecek diye asgari ücretten olmazsa olmaz bazı şeyler de çıkarılmayacaktır. Refah payının ne kadar olacağı tartışılıyor. Zorlansak da biz o süreci ihracat noktasında aşarız diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Olpak, bir gazetecinin Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım çekme potansiyeline ilişkin sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Yabancı yatırımları beklemeliyiz ama önümüzdeki ay niye gelmedi diye sorarsak birbirimize yanlış olur. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelecek olan yatırımların zamana yayıldığını göreceğiz. Diğer ülkelerle yaptığınız görüşmelerde yatırımların sinyalini alıyor musunuz, derseniz. Evet alıyoruz. Sadece Orta Doğu dersek bu kısıtlı olur, Avrupa ve ABD'den de yatırım sinyallerini alıyoruz.
Enerji, dijitalleşme, gıda ve tarım ile sağlık sektörlerinin çok konuşulan alanlar olduğunu söyleyebilirim. Bu noktada yeni ekonomi yönetiminin açıkladığı yeni ekonomi politikalarının hedeflerinin ne kadarının gerçekleştiğini takip edeceklerdir. Bir defa yılın kapanışını bekleyecekler. Muhtemelen, söylenmese de mart ayındaki yerel seçimleri de bir miktar bekleyeceklerdir. Bunu söylemiyor ama ben hissiyatımı ifade etmiş olayım."