06 Mayıs 2022,Dijital dönüşüm  & sektörlere etkisi, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

Dijital dönüşüm & sektörlere etkisi

Dijitalleşmenin artmasıyla birlikte pek çok mesleğin kaybolması ve işsizliğin artması gibi senaryolar öngörülüyor olsa da dijital teknolojiler, sanılanın aksine pek çok yeni iş fırsatı oluşturacak. Tabii bu yeni işlerin çoğu teknoloji alanında olacak. Yeni teknolojiler uzun zamandır pek çok meslek dalının içinde yer alıyor fakat bazı konularda yapabildikleri hâlâ sınırlı. Örneğin bir müşteri hizmetleri sorumlusu için otomasyon sistemleri ürünlerin stok kontrollerini yapabilir, satış sonu kayıtların girilmesini sağlayabilir. Fakat müşterileri karşılamak, onlara öneride bulunmak gibi süreçlerde etkili değil. Aynı şekilde bir üretim firmasında üretim planı oluşturmak, ürünleri paketlemek gibi işler otomasyonlar sayesinde yapılabilir fakat iş emirlerinin yönetimi ve makinelerin çalışma durumunun kontrolü konusunda daha fazla insana ihtiyaç vardır. Bu da yönetimin, uzmanlığın ve insan iletişiminin önemli rol oynağı işlerin otomasyona karşı daha dirençli olduğunu gösteriyor.

Bunun tam tersi örnekleri de görmek mümkün. Teknolojinin bazı konularda insanlardan daha iyi olduğunu kabul etmek gerekir. Fiziksel aktiviteler, veri toplama ve işleme alanlarında otomasyonlar insanlardan daha iyi sonuç veriyor. Dijital teknolojiler, doğru şekilde kullanıldığında kullanıcılara sayısız fayda sağlayabilir. Çalışanların iş tehlikelerini azaltabilir, işgücünü daha esnek hâle getirebilir.

18. ve 19. yüzyıllarda buhar gücüyle başlayan ilk sanayi devrimi bugün “Endüstri 4.0”, “Akıllı Üretim” gibi değişik tanımlamalar ve "Endüstriyel İnternet”, “Toplum 5.0” gibi daha geniş kapsamlı ifadelerin içerisinde yer alan bir döneme girdi. Temelinde, Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BIT)’nin sunduğu dijital teknolojilerden yararlanarak başta üretim olmak üzere birçok alanda dijital bir altyapı oluşturulması yatan dördüncü sanayi devrimi, imalat sektöründe siber-fiziksel sistemlerin kullanılması ile sanayide yaşanan dijital dönüşüm sürecidir. Günümüz itibariyle bu dönüşümü mümkün kılacak teknolojiler; Nesnelerin İnterneti, Simülasyon Teknolojileri, Akıllı Robot Teknolojileri, Büyük Veri ve Veri Analitiği, Yapay Zekâ, Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik, Siber Güvenlik, Dikey ve Yatay Entegrasyon, Bulut Teknolojisi ile Eklemeli Üretim’dir. Ayrıca Mobil Cihaz Teknolojileri, Blockchain, İletişim Teknolojileri ve Kullanıcı Arayüzü Teknolojisi de yardımcı teknolojiler olarak ön plana çıkmaktadır. Bu teknolojilerin getireceği kalite, verimlilik, hız, esneklik gibi kavramlar sayesinde rekabetçilik düzeyinin daha üst noktalara taşınması hedefleniyor.
Sanayide dijital dönüşümün itici gücü dijitalleşme olup bunu mümkün kılacak teknolojiler birçok kaynakta şöyle sınıflandırılıyor:

a. Nesnelerin interneti: Cihazların diğer cihazlarla ve insanlarla iletişim kurarak çeşitli fonksiyonları otomatik yerine getirmesi anlamı taşıyan bu teknolojinin sanayide kullanımı ile her türlü nesnenin (üretim hatları, makinalar, yarı mamul, mamul vb.) akıllı hale getirilerek veri üretmesi ve merkezden kontrol edilmesi sağlanıyor, böylece daha dinamik ve kontrollü bir süreç yönetimi elde ediliyor.

b. Simülasyon teknolojileri: Gerçek zamanlı verilerden yararlanılarak hazırlanan 3 boyutlu sanal modellerde operatörler, üretim hattına alınacak yeni ürün için makine parametrelerini ayarlamadan önce sanal dünyada test etme imkânı buluyor. Gerçek dünyadaki nesnelerin ve davranışların bilgisayar ortamında simülasyonu olarak özetlenebilecek “dijital ikiz” kavramı ile birçok yetenek kazanılıyor. Örneğin, bir fabrika fiziksel olarak kurulmadan önce simülasyon yoluyla kurulup gerekli bütün fizibilite çalışmaları bu simülasyon üzerinden yapılabiliyor. Ürün üzerinde yapılması planlanan tüm değişiklik, deneme ve geliştirmelerin önce “dijital ikiz” üzerinde sanal ortamda yapılabilme imkânı sunuluyor.

c. Akıllı robot teknolojileri: Üretimde uzun süredir kullanılan ve insan kaynaklı hataları en aza indirgemesi beklenen endüstriyel robotlar, dijital dönüşüm ile öğrenebiliyor, diğer bir deyişle birbirlerini tanıyarak, iş bölümü yaparak, haberleşerek, analizler yaparak değişimlere en hızlı şekilde uyum sağlıyor.

Böylece endüstriyel robotların üretimi kendi başlarına yönetebilecek bir hale gelmesi hedefleniyor. Ayrıca, robotların insanlarla birlikte üretim sürecinde yer alacağı olgusu da ortaya çıktı. Bu kavram “Cobots (Collaborative Robots, İşbirlikçi Robotlar)” olarak adlandırılıyor. Bu noktada, sadece mekanik diğer bir deyişle fiziksel “robotlardan” değil, robotik yazılımlarla yapılacak süreç otomasyonları ile “Sanal İşgücü” oluşturulmasından da bahsedildiğini eklemekte fayda bulunuyor.

d. Büyük veri ve veri analitiği: Büyük veri, diskte çok fazla yer tutan veri  anlamından ziyade geleneksel yöntemlerle işlenemeyen veri anlamına geliyor. Yarı iletken teknolojilerindeki gelişmeler, işlemci hızlarındaki artış ve yapay zekâ algoritmaları yeni nesil bilgisayarlara, büyük veri yığınlarını doğru ve hızlı bir şekilde işleme yeteneği kazandırıyor.
Dijital dönüşüm, üretim sistemlerindeki verilerden faydalanarak analiz yapma ve karar oluşturarak kalite ve tasarrufu sağlamanın yanı sıra, kurumsal ve müşteri bazlı yönetim sistemleri gibi değişik kaynaklardan elde edilen verilerin değerlendirilmesi ve gerçek zamanlı karar verme süreçlerini standart hale getirmeyi de hedefliyor. Özellikle, veri çağımızın petrolü olarak değerlendirilmekte olup, verinin anlamlandırılması konusunun dijital dönüşümdeki en önemli amaçlardan biri olduğu da uzmanlarca belirtiliyor.

e. Yapay zekâ: Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri zeki canlılara benzer şekilde yerine getirme kabiliyetidir. Yapay zekâ çalışmaları genellikle insanın düşünme yöntemlerini analiz ederek bunların benzeri yapay yönergeleri geliştirmeye yöneliktir. Bilgisayarın normal olarak insanlar tarafından gerçekleştirilen görevleri yerine getirmesini sağlar. Başka bir deyişle, yapay zekâ ile bilgisayar insanlar gibi düşünür.

f. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik: Sanal gerçeklik, sanal ortamda oluşturulan ve insanların etkileşim kurmasına olanak sağlayan teknolojidir. Artırılmış gerçeklik ise gerçek dünyadaki çevrenin ve içindekilerin bilgisayar tarafından üretilen ses, görüntü, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek meydana getirilen canlı, doğrudan veya dolaylı fiziksel görünümüdür. Sanal gerçeklik teknolojisinde görülen ortam tamamen tasarlanmış olup gerçek objeler içermez. Artırılmış gerçeklikte ise gerçek dünyanın üzerine sanal geliştirmeler yapılır. Bu teknolojiler günümüzde sadece oyun ve eğlence sektöründe değil, askeri uygulamalardan sağlık sektörüne; eğitimden turizme, mimariye ya da satış-pazarlamaya kadar pek çok farklı alanda uygulanıyor. Endüstriyel üretimdeki planlama, tasarım, üretim, servis, bakım, test ve kalite kontrol gibi her noktada bu teknolojilerden yararlanılıyor. Bu teknoloji ile sanayide personel eğitimi, hata bulma, ürün destek konularında hataların azaltılması, iş verimliliğinde ilerleme kaydedilmesi planlanıyor.

g. Siber güvenlik: Dijital Dönüşüm, birbiriyle bağlantılı ve tamamen sayısal teknolojiyle donanmış sistemleri içerdiğinden güvenli iletişim ve bilgi güvenliği gelecekte büyük önem kazanacak. Bilgi ve veri güvenliğinin kritik önem kazanması, bu konudaki çözümlerin de güçlenmesini ve sistemlerin bu çözümleri içermesini zorunlu hale gelecek.
h. Dikey ve yatay entegrasyon: Çeşitli süreçlerde (üretim, proje yönetimi, pazarlama, kurumsal kaynak yönetimi vb.) kullanılan teknolojik altyapıda sağlanan dikey entegrasyon ile kesintisiz iletişim ve veri akışı sağlanması amaçlanıyor. Dikey Entegrasyon ile üretimdeki sensörler (algılayıcılar), aktüatörler (eylem gerçekleştiriciler), üretim yönetim sistemleri, kurumsal kaynak planlama yazılımları, müşteri yönetim sistemleri gibi birimlerin entegrasyonu kastediliyor. Yatay Entegrasyon ise, üretim ve planlama sürecindeki her bir adımın kendi arasında, ayrıca farklı işletmelerin üretim ve planlama süreçlerindeki adımlar arasında kesintisiz bir akış sağlamak anlamına geliyor. Bu entegrasyon; ham madde tedarikinden tasarıma, üretime, pazarlamaya, sevkiyata kadar her noktayı kapsıyor. Farklı işletmeler arasında kurulan Yatay Entegrasyon ile yeni iş modellerinin geliştirilmesine de olanak yaratılarak bütünleşik ve uçtan-uca sistemler kuruluyor.

i. Bulut teknolojisi: Dijital dönüşüm ile üretilen veri miktarında oldukça büyük bir artış olacağından, yüksek kapasiteli veri depolama alanlarına, ayrıca verilerin gerçek zamanda işlenebilmesi için yüksek performanslı BT altyapılarına ihtiyaç duyuluyor. Özellikle yatırım yapmakta zorlanan ve dağınık yapılara sahip işletmeler açısından bulut teknolojisinin çözüm olması hedefleniyor.

j. Eklemeli üretim: Bu başlık ile son yıllarda üretimde kullanılmaya başlayan üç boyutlu (3B) yazıcılar kastediliyor. 3B yazıcıların dijital dönüşümde gerek kalıp üretimini ortadan kaldırması, gerek stok tutulmasını verimli hale getirmesi, gerekse ürün çıkarma süresini azaltma konusundaki olumlu etkisinden dolayı yoğun bir şekilde kullanılıyor.

Yukarıdaki teknolojilere ek olarak dijitalleşmeye yardımcı olacağı düşünülen ve hâlihazırda birçok gelişmenin yaşandığı diğer teknoloji alanları ise şu şekilde:

 Mobil cihaz teknolojileri: Mobil cihazlar dijitalleşmede gerek yönetim gerekse sipariş fazlarında önemli bir unsur. Ayrıca her an her yerden yönetim sağlayabilme becerisi ancak mobilite ile sağlanıyor.

 Blockchain: Verilerin geleneksel veri tabanlarında olduğu gibi merkezi bir konum yerine ağa bağlı tanımlı kullanıcılarda saklanması ve bu kayıtların değiştirilmesinin matematiksel olarak imkânsıza yakın hale getirilerek güvenliğin maksimum seviyeye çıkarıldığı bir teknolojidir. Aslında dijitalleşmenin temel teknolojileri arasında gösterilmemekle birlikte güvenli veri paylaşımı ve e-ticaret için takip edilmesi gereken bir teknoloji olduğu değerlendiriliyor.

 İletişim teknolojileri: Dijitalleşmenin kaçınılmaz gereği olan veri üretimi ve bu verilerin bir noktadan başka bir noktaya iletilmesi güçlü bir iletişim alt yapısı gerektirir. Her yıl üretilen veri miktarına bakıldığında bu rakamların önceki yıla göre katlanarak arttığı bir dünyada bu verilerin en verimli ve en hızlı şekilde iletilmesi de önemli bir ihtiyaç. 2020 yılında kullanılmaya başlanan 5G teknolojisinin temel gereksinimlerinden birisi nesnelerin interneti için gereken altyapıyı oluşturmaktı. 

Ek olarak,
- Servis ihtiyacının her noktaya kadar ulaştırılması ve kapsama alanlarının genişletilmesi,
- Fiber optik teknolojisiyle güçlü ve geniş bant haberleşmeye imkân verecek omurgaların oluşturulması,
- Wi-Fi (Kablosuz Bağlantı Alanı-Wireless Fidelity), kullanılmaya başlayan optik kablosuz haberleşme tabanlı Li-Fi (Işık Bağlantı AlanıLight Fidelity) gibi teknolojilerle alternatif kablosuz haberleşme imkânlarının sağlanması dijitalleşmeyi kolaylaştıracak unsurlardır.

 Kullanıcı arayüzü teknolojisi: Dijitalleşmeyle birlikte daha verimli ve hızlı işlem yapılabilmesine izin veren kullanıcı dostu ara yüzlerin tasarlanmasını sağlayacak teknolojiler gittikçe önem kazanıyor. Bu teknolojiler ile “Sanayide Dijital Dönüşüm” gerçekleştirilerek kalite, verimlilik, hız ve esneklik gibi kavramlar sayesinde rekabetçilik düzeyinin daha üst noktalara taşınması bekleniyor.

Tüm dünyada küreselleşme sonucunda rekabet koşulları gittikçe zorlaşıyor, bununla birlikte iş yapış modellerinde yeni yaklaşımlar gündeme geliyor. Bir ürünü en hızlı, en kaliteli ve en maliyet etkin şekilde müşterisine teslim edebilmek en önemli güç olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca, üretim bandında aynı üründen seri üretimin yapılmasının yanı sıra kişiye özel ürünlerin olması diğer bir deyişle ürünlerin kişiselleşmesi de yeni dünyanın kaçınılmaz gereksinimi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda aynı bant üzerinden aynı zamanda farklı ürünlerin de üretilmesi gerekecektir. Diğer önemli bir unsur ise veri toplama ve analiz etme yeteneğiyle piyasanın ihtiyaç duyacağı ürünü daha öncesinden tahmin edebilme, buna göre tasarım yapabilme yeteneğini kazanma ve böylece rakiplerden daha önce piyasada yer alabilme yeteneği. 

Dönüşümle yeni oluşacak modelleri aşağıda sıraladık.

a. Dijital ikiz: Gerek üstün performanslı donanımların artık erişilebilir olması, gerekse simülasyon yazılımlarının ve algoritmalarının vardığı yüksek performanslı seviye artık herhangi bir ürünü, sistemi, yapıyı, hatta insanı bile sanal ortamda gerçek hayattaki gibi simüle edebilme şansı veriyor. Böylelikle hatayla gerçek hayatta karşılaşıp oluştuğunda çözüm bulma yerine, sanal ortamda çalışmak, sorunları çözmek ve gerçek hayata sorunsuz geçmek artık mümkün oluyor. Problemleri öngörebilmek sonucunda oluşabilecek maliyet sorunları, üretim hattının durması, montaj zorlukları, tasarım hataları, ürünün çalışamaz hale gelmesi gibi konularda çözüm sağlanması hedefleniyor. “Dijital İkiz” olarak adlandırılan ve sanal ortamda yaşayan birebir kopya şeklindeki bu yaklaşım, faydalı yeni bir çalışma modeli sunuyor.

b. B2B, B2C, B2B2C gibi modellerde yenilikler ve e-ticaret: Yeni dönem ticaret dünyasında siparişlerin elektronik ortamda alınması, sipariş aşamalarının online izlenebilirliği, müşteri ile üreticinin arasında bayilik gibi aracı mekanizmalar olmadan birbirleriyle direk iletişimde olabilmesi konuları günümüzde oldukça önem arz ediyor. Gelecekte ise e-ticaret çok daha önemli bir konuma gelecek. Her türlü ölçekte firmanın e-ticaret konusunu gündeme alıp gerçekleştirmesi kaçınılmaz olacak.

c. Üretim modelinde yeni ihtiyaç; Hızlı üretim, küçük partili üretim, ürün kişiselleştirme, üretim süreçlerinin entegrasyonu: Yeni dünya gereklerinde hızlı ve kaliteli seri üretimin yanı sıra küçük partili üretim yapabilme, kişiye özel bireysel ürün çıkarabilme gündeme gelmeye başladı. Bu durumda ürün oluşturma, üretim hattının yeni ürüne hızlı adaptasyonu, aynı hat üzerinde tek ve birbirinden farklı ürünler üretebilme yetkinliklerine sahip olunmalı. Ayrıca, tüm üretim süreçlerinin kontrol altında olması, hemen karar verebilme şansının olması, kendi kendine işleyen ve karar verebilen üretim süreçlerinin geliştirilmesi, kestirimci bakım yeteneklerinin oluşturulması, dönüşümde ana amaç olan maliyet azaltma ve doğru zamanda doğru ürünün piyasaya sunulabilmesi özellikleri gerçekleştiriliyor. Bu yeni üretim modeli hem yeni kurulan işletmeleri hem de mevcut işletmeleri yakından ilgilendiriyor.

d. Tedarik zinciri yönetimi: Ürün tasarım, üretim ve servis unsurlarının birbirleriyle sayısal bir dille konuştuğu, kontrol verilerinin otomatik toplandığı ve akıllı sistemlerin karar vericilere destek sağladığı yeni dönüşümde stok tutma ve maliyet oluşturma konusuna da çözüm sunuyor. Akıllı sistemlerin yardımıyla uygun zamanlama içerisinde gereken malzemenin tedariki şeklinde yeni bir model öneriliyor. Bu modelde üretici ile tedarikçi arasında sürekli bir bağlantı ve bilgi akışı sağlanması, üretim için gereken malzemenin gerektiği zaman sipariş edilmesi, tedarik zincirinin bu yapıya göre güncellenmesi hedefleniyor.

e. Veriye erişim ve veri yönetimi - Açık veri (Verinin serbestleştirilmesi): Yeni yüzyılın petrolü olarak adlandırılan veri her geçen gün önemini arttırıyor. Veri bir değere, değerli bir bilgiye dönüştürüldüğü sürece birçok konuda doğru adımın atılmasını sağlıyor. Örneğin, mevcut bir ürünün kullanımı ve müşteri alışkanlıkları hakkında veri toplanması bir sonraki ürün için önemli bir bilgi kaynağı oluyor. Veri toplanması ayrıca bu bilginin değere dönüşmesiyle doğru ürünün rakiplere göre daha önce tasarlanması ve piyasaya sunulmasını sağlıyor. Doğru verilerin toplanması, bu verilerin uygun şekilde saklanması veya işlenmesi ve konu ile ilgili birimlerle kontrollü bir şekilde paylaşımı diğer bir deyişle “Açık Veri” yeni yaklaşımın sonucu. Böyle bir yapıda açık kaynak veri birçok uygulamaya teşvik edici olacak, işletmeler kendi alanlarında kendilerine özel uygulamalar geliştirebilecek. Ayrıca, açık veri kavramıyla pazar ihtiyaçlarını görebilen ölçek bağımsız firmalar uygulama geliştirebilme şansını yakalanıyor.

f. Kalite - bakış açısındaki değişiklik: Yeni dünyanın fark yaratacak unsurlarından birisi kaliteli ürün çıkarmak. Bu nedenle “Kalite” anlayışı ve süreçlerinde bu anlamda değişiklikler yapılması, ürün yaşam döngüsü içerisine her noktaya kalite anlayışının nüfus etmesi ve temel bir gereksinim maddesi olarak alınması, dijital teknolojilerin yardımıyla anlık veriler alınması ve ölçümler yapılması, gereken iyileştirici tedbirlerin hemen alınması zorunluluk olmaya başladı. 

g. Yönetim yaklaşımları ve becerilerindeki değişiklikler: Yeni dünyanın yöneticileri ve karar vericileri teknolojiyi daha fazla kullanan, ondan yardım alan ve verinin değerini bilen kişiler olacak. Sanayide dijital dönüşüm ile “teknoloji”, insan kaynağı kadar önemli bir unsur olacak, “teknoloji kaynağı ve yönetimi” kavramı konuşulacak. Çalışma hayatına başlayan her yeni kuşak dijital dünyayla iç içe olduğundan, verim alabilmek için iş yapış biçimlerinin klasik anlayışlardan dijital dünya ile bütünleşmiş yapılara dönüşmesi kaçınılmazdır. Artık şirketlerin dijital faaliyetlerini yöneten CDO’lardan bahsediliyor. Yeni dünyada bütün süreçler yaşayan ve süreklilik gerektiren bir dönüşüm geçireceğinden, bu süreçte yönetilecek unsur yaklaşımı sergilenmesi zorunlu hale geldi. Yönetici ve karar vericiler bu nedenle becerilerini bu yönde geliştirmek, maksimum verimi alabilmek için yeni dünyanın parçası olmak zorundadır. Ayrıca, yenilikçilik (inovasyon) yeni dünyanın çok önemli bir itici gücü olacağından, yöneticiler firmalarında bunu destekleyen politikalar izlemeyi, yenilikçi bir fikrin konum, tecrübe ve yaş bağımsız her kişiden gelebileceğini göz önüne alarak hareket etmeyi düşünmelidir.

Sanayide dijitalleşmenin, dünya ekonomisi açısından dengeleri değiştirecek, yeni dönüşümü yakalayamazlarsa güçlü ülkelerin gücünü yitirmesine ve yeni aktörlerin doğmasına yol açabilecek yıkıcı bir devrim olarak yaşanacağı düşünülüyor. Ayrıca, bu dönüşümün uzun soluklu bir süreç yaklaşımıyla ele alınması, planlar yapılarak yıllara sair adımlar atılması, sürekli ölçümler ve değerlendirmeler ile başarısız olunan konularda iyileştirme yapılması bir zorunluluk. Ülke olarak uzun vadeli hedefimizin, AB ve OECD ülkeleri arasında dönüşüm indeksleri açısından ilk onda yer almak, dijital ticaret konusunda dünyada ilk yirmi içerisinde bulunmak olmalıdır.

Dijitalleşmenin önemi ve faydaları
Dijital görünürlük sağlar

İnternet siteleri, çevrimiçi mağazalar, sosyal ağlar, bloglar, kurumsal sayfalar vb. araçlar aracılığıyla, şirketlerin ve satış kanallarının görünürlüğü artar. Müşterilerin sağlanan ürün ve hizmetleri keşfetmesi kolaylaşır. Bazı şirketler için bu görünürlük, stratejilerinin odak noktasıdır. Çoğu şirket iş modelini geleneksel yöntemlerden online ticarete kaydırmışlardır.
 
Müşteriler ile yeni bir iletişim kanalı oluşturur
Dijitalleşme yalnızca yeni satış kanalları açmakla kalmıyor, aynı zamanda müşterilerle iletişim kurmanın yeni yollarını da sağlıyor. E-postalar, uygulamalar, sosyal ağlar… Bugünlerde, dijital varlığa sahip herhangi bir işletmenin müşterileri, şirketle iletişim kurmanın birden çok yoluna sahip. Dijital kanallar ile müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakatini sağlamak mümkün. Çoğu firma müşteri görüşlerini firma stratejilerinin merkezine yerleştiriyor. Kapı kapı dolaşıp müşterilerin ürün ve hizmetler hakkındaki yorumlarını alma dönemi sona erdi. Bunun için sosyal medya kanalları, online anketler, forum sitelerindeki yorumlar göz önünde bulunduruluyor. Ar-ge departmanları müşteri yorumları doğrultusunda yeni ürünler geliştiriyorlar ve lanse ediyorlar.

Daha doğru karar verebilme imkanı sağlar
Dijitalleştirme veri yönetimi ile el ele aynı yoldan yürür. Veri bilgidir ve daha çok bilgi, daha doğru kararlara yol açar. İşletmenin dijitalleşmesi müşteriyle sürekli iletişim kurulmasını mümkün kılar ve daha iyi tanınmasını sağlar. Bazı şirketler işin içerisine “big data” (Büyük veri) kavramını da katarak işin kılcallarına iniyor ve üretim süreçlerinden pazarlama yöntemlerine kadar en doğru kararları vermeye çalışıyor. Artık müşteri dataları hiç olmadığı kadar değerli. Data=güç demek.

Verimliliği artırır
Dijitalleşmenin belki de en büyük artısı verimlilik artışıdır. Bilgiye sahip olmak, bilgiyi doğru yorumlamak, teknolojik araçları kullanmak daha verimli çalışmayı ve daha yaratıcı olmayı tetikliyor. Çalışanlar daha hedefe yönelik çalışabiliyor ve bunu çok kısa sürede yapıyor.

Maliyet tasarrufunu sağlar
Verimlilik artışı otomatikman maliyetlere yansıyor. Zaman kısalıyor, dijital araçlar hayatı kolaylaştırıyor, personel sayısı azalıyor, doğru kararlar daha kısa sürede verilebiliyor. Bu da maliyetlerin düşürülmesini sağlıyor.

İnovasyon artışının önünü açar
Artık yenilikçi olmayan ve trendleri takip etmeyen kuruluşların yaşama şansı kalmadı. Dijitalleşme artık başladı ve bunu durdurmak çok zor. En doğrusu buna ayak uydurmak. Ayak uydurabilmek için tüm birimler ile yenilikçi düşünmek ve teknolojiye ayak uydurmak gerekiyor. Takım çalışması ve takımın birbiriyle uyumu oldukça önemli. Takım çalışması ile daha yenilikçi fikirler üreten şirketler daha fazla büyüme şansına sahip oluyor.

Çalışma koşullarında düzelme sağlar
Dijitalleşmenin bir şirkette sunduğu olanaklar birçok alanı kapsar ve bunlardan biri çalışma koşullarının iyileştirilmesidir. Esnek çalışma saatleri veya telefonla çalışma gibi yeni istihdam seçeneklerinin gerçekleştirebilmesi için dijitalleşmenin desteğine ihtiyacı vardır. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sadece çalışanlar için değil, şirketler için de birçok fayda sunar. Kazançlar artırılabilir ve yeteneği elde tutmak kolaylaşabilir. Çalışanlar artık daha dijital şirketlerde çalışmayı talep ediyorlar. Bunu gerçekleştiremeyen şirketleri de terk ediyorlar.

Endüstri 4.0 ve yeni teknolojiler ile entegre edilebilir
Dijitalleşme gündelik hayatımızda başladı, hayatımızı kolaylaştırdı ve şimdi de bambaşka boyutlara taşınıyor. Üretim de dijitalleşiyor. Endüstri 4.0 diye yeni bir kavram ortaya çıktı. Dijitalleşme o kadar fazla şeyi değiştirdi ki üretimi değiştirmemesi mümkün değildi. Endüstri 4.0 geleneksel imalat ve endüstriyel uygulamaların teknolojik dünya ile karıştırılması anlamına gelen bir terimdir. Yani üretimin insan hatalarından arındırılmış bir şekilde daha verimli ve güvenli bir şekilde yapılması. “Akıllı fabrikalar” terimini duymuşsunuzdur. Fabrikalarda ve imalatta tam bir devrim görüyoruz. Gelişmiş analitik, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti, bulut bilişim ve insan-makine arayüzlerini içeren teknoloji, fabrikaları daha da akıllı hale getiriyor.

Dijitalleşme üretimde hızlı bir değişim gerçekleştirdi. Tüketiciler ürünlerle ilgili taleplerini artırdıkça, üretim de bu talepleri karşılamak için kendini dijitalleştirmek zorunda kalıyor. Uzun yıllardır sensörler, robotlar, bulut analiz cihazları yalnızca büyük üreticiler tarafından kullanılabiliyordu. Artık orta ölçekli ve küçük işletmeler de bu araçlardan rahatça yararlanabiliyor. Dijitalleşme her firmaya fırsat eşitliği sundu. 

Firmalar sürekli şu soruları soruyorlar ve bu soruların cevabını bulmak üzere üretimlerini dijitalleştiriyorlar:
- Üretimi nerede ve nasıl hızlandırabiliriz?
- Ürün veya zamanı nerede harcıyoruz?
- Envanterimiz nerede var ya da yok?
- Hangi ekipmanın servis ve bakım ihtiyacı var?
Makine öğrenmesi imalatta daha belirgin hale geldikçe, bu sorunların cevaplarını bulacağını ve gelecekte insandan arındırılmış “tam akıllı fabrika” modeline geçileceğini düşünebiliriz.