29 Ocak 2021,DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE YERLİ ÜRETİMİN DESTEKÇİSİYİZ, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE YERLİ ÜRETİMİN DESTEKÇİSİYİZ

Tahir Tellioğlu: "İnşaat sektörü başta olmak üzere, yerli sanayinin global sermaye karşısında tutunabilmesi için, gerek ticari gerekse bilgi paylaşımı ile rekabet avantajlarımızı geliştirmek zorundayız. Herkes mesleğine ve sektörüne sahip çıkacak. Mesleğe ve sektöre sahip çıkabilmek için, yaptıkları işlerle Türk tacir ve sanayicilerinin daha güçlü bir konuma gelmeleri şarttır. Bizler, İMKON olarak dün olduğu gibi bugün de yerli üretimin destekçisiyiz.  

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yerli ve milli malzemelerin inşaatlarda kullanımının önünü açan düzenleme ile Türkiye’de ithal ürünlerin üretimlerinin gerçekleştirilmesi için çalışma başlatıldığını ve Emlak Katılım Bankası’nın katkı sunacağı teşvikler sayesinde inşaat sektöründe yerli ve milli malzemelerin üretimi için önemli çalışmalar yürütüleceğini açıklaması ile gözler müteahhitlere çevrildi. Biz de inşaat ve müteahhitlik sektörünün önemli meslek örgütlerinden olan İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu ile bir araya gelerek konuyu değerlendirdik.

Başkanım merhaba. Öncelikle okurlarımıza İMKON hakkında bilgi verir misiniz?
Merhaba. İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu, kısa adı ile İMKON; Türkiye inşaat sektöründe ve uluslararası pazarda faaliyet gösteren müteahhitleri temsil eden 3 federasyonun birliği sağlanarak 2013 tarihinde kurulmuştur. Türkiye’deki 120 bin yapı müteahhidini çatısı altında toplayan İMKON; Anadolu Yapı Müteahhitleri Federasyonu, Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİMFED), Ege Müteahhitler Federasyonu (MÜFED), Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİM-FED), Karadeniz Müteahhitler Federasyonu (KİMFED) ve bu 5 federasyona bağlı 51 dernek ile müteahhitlerimizin yurtiçi ve uluslararası sektörel, ekonomik, yerel yönetimler ve hükümet ile olan sorun ve taleplerine çözüm üretmek; sektörel birliği sağlamak, müteahhitlik mesleğinde genel dayanışmayı tesis etmek, mesleki faaliyetleri kolaylaştırmak, sektörel dürüstlüğü, güveni ve kaliteyi hakim kılmak, meslek disiplini ve ahlakını yerleştirmek, ülkenin kalkınması, ekonominin gelişmesi ve istihdamın arttırılması, sürdürülmesi amacıyla çalışmaktadır.

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu müteahhitlik sektöründe Türkiye’nin en büyük ve en geniş yapılanmaya sahip mesleki ve sektörel üst kuruluşudur.

Türk inşaat sektörü 2020 yılını nasıl geçiriyor?
2020’ye tüm dünyayı etkileyen büyük bir salgınla girdik. 2019 yılı sonunda Çin’de ortaya çıkan ve dünyayı saran COVID-19 Pandemisi, 2020 başından itibaren dünyanın tek ve ortak gündemi hâline geldi. Salgın, birçok sektör için adeta bir dayanıklılık testi oldu. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını süresince ülkemizde de birçok iş kolu ekonomik olarak olumsuz etkilendi. 2018 yılı ikinci yarısında ülkemizin yaşamış olduğu ekonomik bunalım ile yaşanan yaklaşık bir buçuk yıllık süreçte inşaat sektörü durma noktasına gelmişti. 2020 başlarında tekrardan hareket başlamıştı ki pandemi süreciyle karşı karşıya kaldık. Fakat haziran ayının başında konut kredi faiz oranlarındaki düşüşle birlikte sektör tekrar harekete geçti. Çok kısa bir sürede mevcut yapı stoğu önemli ölçüde azaldı. Yapı stoğunun azalması ve inşaat sektörünün canlanmasıyla birlikte firmalar yeni projelerini hayata geçirmeye başladı. Kentsel dönüşüm projelerinin de etkisiyle sektörümüz hareketli bir dönem geçiriyor diyebiliriz.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, inşaat malzemelerinin yüzde 100 yerli olması için çalışma başlattıklarını duyurdu. Türkiye İMSAD’dan yapılan açıklamada ise; “Ürünlerimizin kalitesi ve ihracat performansımız Türkiye inşaat malzemesi sanayisinin gücünü yansıtıyor. Dış Ticaret Endeks raporlarımız da gösteriyor ki ‘Made in Turkey’ algısı henüz iç pazarda hak ettiği değeri göremiyor. İç pazarda da yerli malzemeye duyulan güvenin artması gerekiyor.” dendi. Asansör sektöründe de sıkça gündeme taşınan bu sorunun aşılması adına neler yapılabilir?
Türk ekonomisinin ve yerli sermayenin karşı karşıya kaldığı çok önemli bir tehlike var. O da global sermaye grupları. Maddi yönden çok güçlü olan bu sermaye grupları girdikleri bölgelerde yerli sermayeye yaşam hakkı tanımıyor. Türkiye’de de finanstan enerjiye, sağlıktan iletişime kadar bir çok sektörde faaliyetlerini acımasız bir şekilde sürdüren bu sermaye grupları karşısında yerli üreticilerimizin ve yatırımcılarımızın acil tedbir almaları gerekiyor. Bu tedbirlerin başında da ‘birlikte hareket etmek, birbirimiz ile çalışmak’ geliyor.

İnşaat sektörü başta olmak üzere, yerli sanayinin global sermaye karşısında tutunabilmesi için, gerek ticari gerekse bilgi paylaşımı ile rekabet avantajlarımızı geliştirmek zorundayız. Herkes mesleğine ve sektörüne sahip çıkacak. Mesleğe ve sektöre sahip çıkabilmek için, yaptıkları işlerle Türk tacir ve sanayicilerinin daha güçlü bir konuma gelmeleri şarttır.

Güçlü sektörler dolayısıyla da güçlü Türkiye kendi kendine yetmek, pazar payını gerek iç piyasada gerekse dış piyasada arttırmak ile olur. “BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASI İÇİN..” sloganıyla yola çıkan İMKON, dün olduğu gibi bugün de yerli üretimin destekçisidir. Bu vesile ile belirtmek isterim ki Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum’un açıkladığı inşaatta yerli ürün hamlesinin en büyük destekçisi İMKON olacaktır.

Türkiye İMSAD’ın ‘Made in Turkey’ algısının henüz iç pazarda hak ettiği değeri görmediği şeklinde yaptığı açıklamaya katılmakla beraber, yerli üretim ile ilgili olumsuz algıda, üretici firmalarımızın eksiliklerinin olduğunu da belirtmek isterim.

Ülkemizde geçmişte daha yaygın olmakla birlikte “yerli marka kalitesizdir” algısı mevcut. Bu algıyı hep birlikte yıkmalıyız. Bu konu ile ilgili olarak müteahhitlerimize büyük sorumluluk düşüyor. Ancak belirtmeliyim ki bizlere düşen sorumluluğun çok daha fazlası da üretici firmalarımızın omzunda. Sektörümüzde özellikle asansör başta olmak üzere ithal ürünler daha çok büyük projelerde kullanılıyor. Yerli ürünleri küçük ve orta ölçekli müteahhitlerimiz yaygın olarak kullanıyor. Yerli üreticilerimiz son 10 yılda büyük gelişme gösterdi. Ar-Ge ve kaliteye daha çok önem verilir, yerli ürün kullanımı da kamu tarafından desteklenirse hem müteahhitlerimiz hem de üretici firmalarımız çok daha güçlü hale gelir.

Unutmayalım ki bir meslek grubunun, mesleğine sahip çıkarak geleceğini şekillendirebilmesi, o meslekte faaliyet gösteren aktörlerin gücü ve etkinliğiyle doğru orantılıdır. Sürekli gelişen dünyada, bizler de bu gelişime ayak uydurmalı ve değişen şartlara göre şirketlerimizi, ürünlerimizi yeniden yapılandırmalıyız.

Müteahhitler olarak Türk asansör sektörünü ne kadar tanıyor ve sektör hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bizler açıkçası Türk asansör sektörünü pek yakından tanımıyoruz. Sadece inşaatlarımızda kalem giderlerimizden bir tanesi olarak görüyoruz. Bizim için önemli olan üzerinde hassasiyetle durduğumuz konu; inşaatlarımızda kaliteli ve sağlam asansörlerin çalışması. Müteahhit meslektaşlarımız sorunsuz çalışan, kaliteli ve uygun fiyatlı asansörleri tercih ediyorlar.

Yaptığınız binalarda kullandığınız asansörlerde nelere dikkat ediyor, yerli markalı asansör kullanımı konusunda neler düşünüyorsunuz?
Yerli marka kullanımı konusunda çok titiz davranıyor ve ülkesine en büyük katma değeri sağlayan bir meslek olarak sermayemizin ülkemizde kalmasını tercih ediyoruz. Ancak yüksek katlı ve hızlı asansörlerde yerli firmalarımız bize istediğimiz özelliklerde ürün tedarik etmekte zorlanıyorlar. Tabi firmaların küçük ölçekli olması ve dünya devi firmalar ile rekabet etme konusunda yalnız kalmaları da ayrıca kendileri açısından dezavantaj oluşturuyor. Derginizden takip ettiğim kadarı ile asansör ihracatı konusunda özellikle aksam üretiminde son yıllarda önemli bir gelişme kat ettik. Bu gelişmelerin binalarımızda kullandığımız asansörlere de yansımasını isterim. Taleplerimize karşılık verebilecek firmalar çoğaldıkça tabi ki tercihimizi yerli markalardan yana kullanacağız.

Asansör sektörü sizce müteahhitlere yeterince kendini tanıtabiliyor mu? Sektörlerin birbirlerini daha iyi tanıyabilmeleri için neler yapılmalı?
Biz, İMKON olarak çeşitli meslek örgütlenmeleri ile özellikle inşaat sektöründe faaliyet gösteren STK’lar ile sürekli dirsek teması halindeyiz. Sizin davetiniz ile İstanbul’da düzenlenen Avrasya Asansör Fuarı’na katılmıştım. Orada da gördüm ki Türk asansör sektörü güçlü üreticilere sahip. Bildiğim kadarıyla sektörün bir federasyonu da var. Asansör sektörünün her geçen gün gelişen ve sorunlarına çözüm arayan bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Biz, inşaat sektörünü sorunlarıyla başarılarıyla bir bütün olarak görüyoruz. İMKON olarak üzerimize düşen bir şey varsa destek olmaya hazırız.

İMKON olarak Özbekistan’ın Başkenti Taşkent’te çalışmalarını sürdürdüğünüz büyük bir projeniz var. Bu projenin ayrıntılarını okurlarımız ile paylaşabilir misiniz?
Evet. Özbekistan yönetimindeki değişiklik ile birlikte Özbekistan Ankara Büyükelçisi olan Sayın Alisher Agzamhadjaev ile dost ve kardeş ülke Özbekistan ile kopuk olan ülke ilişkilerimizi daha yakın işbirliğine ve ticari ortaklığa dönüştürme gayretleri içerisinde çalışıyoruz.

İMKON olarak meslektaşlarımızın uluslararası iş sahalarına en sağlıklı şekilde taşımanın yollarını oluşturma çabasındayız. Bu amaçla; başta Afrika olmak üzere, Orta Asya ve Özbekistan’da ciddi çalışmalarımız ve yakın temaslarımız var.

Özellikle Özbekistan Ankara Büyükelçimizle yaptığımız görüşmeler neticesinde, Özbekistan’da başta müteahhitlik hizmetlerinde ve inşaat malzemeleri üretiminde işbirliği içerisinde çalışma kararı aldık. Özbekistan Ekonomi Bakan Yardımcısı Mubin Mirzaev, Taşkent Valisi O. Rustamov, Taşkent Belediye Başkanı N. Husanov, Buhara, Semerkant, Hamerzah gibi illerin valileri ve belediye başkanları ile Konfederasyonumuzda çok verimli toplantılar gerçekleştirdik.

Özbekistan 35 milyona yakın nüfusuyla, Türkiye’den çok daha genç nüfusa sahip olan bir ülke. Başkenti Taşkent 3,5 milyona yakın nüfusuyla 700 bin yapı konutunu barındıran, bu konut stokunun en az % 50’si 70 yıllık bina ömrünü tamamlamış, kentsel dönüşüm gerektiren yapılardan oluşuyor. Hızlı nüfus artışıyla doğan yeni ihtiyaçlarla birlikte gelecek 10 yıl içerisinde özellikle Taşkent’te 500 bine yakın konut ve diğer yaşam alanlarına ihtiyaç duyulacak.

Taşkent’e yakın, dönüşüm bölgesinde 230 hektarlık bir alanda kurulacak olan Muratşah kenti ve yine Özbekistan, Hamerzah, Buhara gibi birçok kentin de ihtiyacı olan konut adedi yaklaşık 1.5 milyon civarında. Yine buna paralel olarak ciddi bir otel ihtiyacı da mevcut. Bütün bu yatırımlar, ortalama ilk, orta ve uzun vadede 5-15-30 milyar dolar civarında bir inşaat yatırımı anlamına geliyor. Bu da irili ufaklı ve büyük çapta yaklaşık 3000’e yakın inşaat firmasına iş fırsatı doğacağı anlamına geliyor. İMKON koordinasyonu ile yürütülecek olan bu proje müteahhitlerimize olduğu kadar yerli üretim yapan firmalarımıza da önemli imkanlar sağlayacak.