08 Temmuz 2020,DÜNYA’YA ‘KORONA VİRÜS’ DARBESİ, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

DÜNYA’YA ‘KORONA VİRÜS’ DARBESİ

Çin'den başlayarak kısa bir süre içerisinde tüm dünyada birçok insanı etkileyen korona virüs (COVID-19), var olan ekonomideki durgunluğun derinleşmesine sebep olarak dünya ekonomisinde  kalıcı hasar bırakacak. 

Dünya ekonomisindeki durgunluğun geçmişte bir örneği yok

Uzmanlara göre korona salgını ile birleşen dünya ekonomisindeki durgunluğun geçmişte bir örneği yok ve dünya ekonomisinde kalıcı hasar bırakacak. Sıcak paranın da güvenli limanlarda kalmaya devam edeceği tahmin ediliyor.

Çin'den başlayarak kısa bir süre içerisinde tüm dünyada birçok insanı etkileyen Korona Virüs (COVID-19) salgını dünya ekonomisini ciddi bir trübülansta yakaladı. Uluslararası kuruluşların ekonomik büyüme oranlarını geriye çektiği, dünyada borçluluk düzeyinin ciddi risk oluşturduğu, petrol fiyatlarının çakıldığı bir dönemde salgın da küresel hale geldi.

Başta Amerikan Merkez Bankası (FED) olmak üzere dünyanın önde gelen merkez bankaları faiz indirimleriyle birlikte 2008 krizinde olduğu gibi parasal genişleme kararı aldı. FED, faizlerini 0-0,25 aralığına çekerek 700 milyar dolarlık tahvil alım programı açıkladı. Uzmanlar, "FED’in parasal genişleme politikasıyla yaşanacak para bolluğu, 2008 sonrasında olduğu gibi Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülke piyasaları açısından pozitif bir etki yaratır mı?" sorusuna yanıt aradı.

Benzersiz bir kriz
Uzmanlara göre, korona salgını ile birleşen dünya ekonomisindeki krizin geçmişte bir örneği daha yok ve salgının etkileri dünya ekonomisinde kalıcı hasarlar bırakacak. Sıcak para güvenli limanlarda kalmaya devam edecek ve gelişmekte olan ülkelere gitmeyecek.

Uzmanlar mevcut krizin geçmiştekilerden farkını; "1929 ve 2008 gibi krizler ekonomik temelliydi. İspanyol gribi, veba gibi daha önceki salgınlarda, dünya bu kadar iç içe geçmiş değildi ve küresel tedarik zincirleriyle örgütlenmiyordu. Bir ülkede yaşananlar diğer ülkelere bu şiddette yansımıyordu. Bilmediğimiz bir alana girmiş durumdayız. Önümüzde örnek alacağımız ve akıl yürütebileceğimiz bir örnek yok. Ekonomik analiz yapmanın oldukça zor olduğu bir süreçten geçiyoruz. Salgın bitse dahi dünya ekonomisinde kalıcı bir hasar bırakacak" şeklinde aktardı.

KORONA VİRUS SALGINI VE EKONOMİYE ETKİLERİ

Bütün dünyayı tehdit ederek hızla yayılan, önce insan sağlığını, hemen ardından da dünya ekonomisini tehdit eden Korona (COVID-19) virüsünün dünyadaki insani etkisi artarken buna paralel olarak ekonomik etkisi de artıyor. Etkinin büyük bir kısmı virüsün kendisinden değil, yayılmasını önlemek için alınan önlemlerden kaynaklanıyor. Kriz şimdiden ekonomik ve işgücü piyasasını şoka sokmuş durumda; sadece arzı değil, aynı zamanda talebi de  etkiliyor.

Uluslararası Finans Kurumu’nun (IIF) Küresel Makro Görüş Raporu’na göre COVID-19, yabancı sermaye hareketlerinin durduğu bir dönemde geldi ve küresel aktiviteyi keskin şekilde durduracak. Rapora göre ayrıca petrol fiyatlarının düşmesiyle finansal sistemin stresi arttı, salgınla birlikte ise finansal sistem artık aniden durma riskiyle karşı karşıya. Gelişmekte olan kırılgan piyasalar ise söz konusu “ani duruşun” ön cephesinde yer alacak.

Londra merkezli uluslararası yatırım danışmanlık firması TENEO’nun başkan yardımcısı Wolfango Piccoli, bu krizin 2009’a benzemediğini belirterek “Şu anda salgın nedeniyle talep ve tedarik şoku yaşıyoruz, ayrıca 2009’dan farklı olarak anlamlı bir uluslararası işbirliği yok. Yatırım için hiçbir yer güvenli değil. Bunun için global piyasalarda dün ne olduğuna bakmak kafi” yorumunu yapıyor.

Yatırımlar başka bahara
Piccoli’ye göre normal koşullar altında, FED’in enjekte ettiği likidite, Türkiye gibi ülkelere portföy yatırımlarının girişini cazip kılabilir. Ancak şu anda bu söz konusu değil. Piccoli, “Pandemi korkusunun hakim oldugu mevcut durumda, FED’in hareketi, Türkiye de dahil, gelişmekte olan piyasaları rahatlatabilecek gibi görünmüyor” diyor.

Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Hayri Kozanoğlu da FED’in faizleri 0-0,25 aralığına indirmesi, 700 milyar dolarlık tahvil alım programı açıklamasının Türkiye gibi ülkelere bir etkisi olmayacağı görüşünde. Kozanoğlu, “Bu kadar büyük bir belirsizlik ortamında hiç kimse ülkeler arasındaki faiz farklarına tamah ederek parasını başka bir ülkeye aktarmaz. Türkiye’ye buradan bir para girişi olması beklenemez” diye konuşuyor.

Swap kredileri üzerinden sıkışan merkez bankalarına FED’in, dolar kredisi verebileceğini belirten Kozanoğlu, şu görüşleri dile getiriyor: “Bu dönemde hiçbir ülkeye daha yüksek faizlere tamah ederek para girişi beklenmemeli, çünkü bu krizi hangi ülkenin ne kadar derinlikte yaşayacağı bilinmiyor. Paralar yine güvenli limanlarda park eder. Bu beklentiyle hareket ederseniz, iç piyasadaki dengeleri daha da bozabilirsiniz. Türkiye, FED’e paralel faizleri indirebilir ama bunun sonucundan bir beklenti de olmamalı.”

IIF, gelişmekte olan ülkelerin COVID -19 salgınına yabancı sermaye çıkışlarının çok yüksek olduğu bir dönemde yakalandığına dikkat çekerek küresel borçluluk düzeyine rağmen bazı gelişmekte olan ülkelerin finansal kolaylaştırma için hâlâ alanları olduğunu savunuyor. Pek çok Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ülkesinin finansal paket önlemleri açıkladığına değinilen raporda Arjantin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika yüksek borçlarından dolayı finansal politika marjı olmayan ülkeler arasında yer alıyor.

Küresel ekonomi Korona virüs salgınından büyük darbe alacak
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) da küresel ekonomik aktivitenin korona virüs (covid-19) salgınından ciddi şekilde etkilenmesinin beklendiğini açıkladı.

 Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, ABD ekonomisine ilişkin bu yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 0,6 olan daralma beklentisinin, halihazırda iki katına çıktığı kaydedildi.

S&P açıklamasında, “Koronavirüs salgınının yayılma hızını azaltmak için alınan önlemlerin ardından küresel ekonomik aktivitenin büyük bir darbe alacağı artık kesin.” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, Avrupa’da bu yılın ilk yarısında ekonomik daralmanın ABD’dekine benzer şekilde gerçekleşmesinin beklendiği belirtilirken, erken görülen ekonomik etkiler nedeniyle bu yılın ilk çeyreğindeki daralmanın ikinci çeyrektekinden daha fazla olabileceği kaydedildi.

Koronavirüsün Çin’de yayılmasının büyük oranda kontrol altına alındığı ifade edilen açıklamada, ülke ekonomisinde dengelenmenin görüldüğü belirtildi.

Açıklamada, Çin’de resmi verilere ilaveten trafik ve yükleme verilerinin de ekonomik aktivitenin iyileşme eğiliminde olduğuna işaret ettiği kaydedildi.

Çin ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 13 seviyesinde daralma göstermesinin öngörüldüğü belirtilen S&P açıklamasında, bununla birlikte ikinci çeyrekte yeniden büyümeye geçilmesini beklendiği belirtildi.

Açıklamada, küresel ölçekte koronavirüsün etkilerinin en son Brezilya, Hindistan ve Meksika’nın içerisinde bulunduğu gelişen ekonomilerde hissedilmesinin beklendiği, bu ekonomilerin de bu yılın ikinci çeyreğinde çift hanelerde daralama gösterebileceği kaydedildi.

 

COVID-19 SÜRECİNE DAİR İKİ FARKLI SENARYO

Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, coronavirus salgınının yarattığı COVID-19 hastalığının ekonomiye ve iş dünyasına etkilerini analiz etti. Yaşanmakta olan süreç, sosyal ve ekonomik boyutta kaygı yaratıyor. Bu kapsamda McKinsey, 65’i aşkın ülkedeki deneyimiyle, belirsizliğini koruyan COVID-19 sürecine dair iki farklı senaryo üzerinden salgının ekonomiye muhtemel etkilerini araştırdı. Aynı zamanda salgının iş dünyası için kritik önem taşıyan tedarik zincirine etkilerine ve liderler için zorlu bir süreç olan kriz yönetiminde başarı getirecek uygulamalara dair bilgi ve verileri açıkladı.

İyimser senaryo: Orta vadede iyileşme
Bu senaryoda Avrupa ve Amerika’da nisan sonu matıs ayı ortasına dek vaka sayısı artmaya devam ediyor. Asya ülkelerinde vakalar zirve yapıp azalmaya başlıyor, Afrika ve Okyanusya’da salgın sınırlı kalıyor. Yerel ve ulusal karantina, evden çalışma ve eğitim gibi fiziksel izolasyon uygulamaları sayesinde hastalığın artışı önleniyor. Yeterli testlerle salgının boyutları ölçümleniyor. Virüs mevsime bağlı olarak sıcaklık artışları ile birlikte azalıyor. Mayıs ayı sonunda genel olarak toplumlarda iyimserlik hakim oluyor. Güney yarımkürede kış ayları ile birlikte virüs çoğalma eğilimi gösterse de ülkeler bu döneme hazırlıklı olduğu için kontrol daha kolay sağlanıyor. Ayrıca virüs Kuzey yarımkürede mevsimsellik gösteriyor ve havaların ısınmasıyla birlikte yayılma hızı düşüyor. Sonbaharda virüs yeniden aktive oluyor ancak ciddi bir mutasyon geçirmiyor ve elde edilen deneyim sayesinde sosyal ve ekonomik hareketlilik sağlanıyor.

Bu iyimser tabloda dahi, geniş kapsamlı karantina uygulamaları, seyahatlerin kısıtlanması ve fiziksel izolasyon önlemleri bireysel ve kurumsal harcamalarda keskin bir düşüş yaratıyor ve ekonomide 2. çeyrek dönem sonuna dek durgunluk yaşanması bekleniyor. Bu dönem sonunda salgın kontrol altına alınmış olsa da durgunluğun yarattığı ekonomik etkiler, 3. çeyrek dönem sonuna dek kendini gösteriyor. Bu durumda tüketiciler evde kalmaya devam ederken, şirketler gelir kaybediyor, yatırımlar yavaşlıyor ve istihdam oranlarında azalma yaşanıyor.

Düşük faiz oranlarının korunmasıyla 1. çeyrek dönemde para politikalarındaki iyileştirmeler olumlu ancak sınırlı bir etki yaratıyor; 2. ve 3. çeyrek dönemdeki ekonomik kaybın önüne geçmekte yeterli olmuyor. Bu senaryoda, Avrupa ve Amerika’da ekonominin iyileşmesi 4. çeyrek dönemde gerçekleşmesi beklenirken, 2020 yılı küresel GSYİH’de yıl başındaki beklentilerin altında bir büyüme sağlanıyor.

Kötümser senaryo: Uzun vadede iyileşme
Bu senaryo, COVID testlerinin toplumda yaygın bir şekilde yapılmasının gecikmesi, fiziksel izolasyonun yeterli düzeyde yapılmaması ile halk sağlığının yeterince korunamaması sonucu salgının Amerika ve Avrupa’da mayıs ayı sonuna dek çoğalarak artması koşullarına dayanıyor. Aynı zamanda virüsün yıl boyunca mevsim şartlarından etkilenmeden varlığını sürdürmesi olasılıkları ele alınıyor. Bu durumda Afrika, Okyanusya ve bazı Asya ülkelerinde de salgının yayılabileceği ancak genç nüfusta ölüm oranlarının çok daha düşük olabileceği tahmin ediliyor. Virüsün sene sonuna doğru geçirebileceği mutasyon sonucu, Çin gibi salgını kontrol etmede başarılı olan ülkeler dahi hastalıkların yeniden artmaması için sıkı önlemler almak zorunda kalıyor.

Bu koşullarda, tüketici talepleri yıl boyunca düşük kalıyor. Bu senaryoda küresel ekonomik durgunluk, küçük ve orta ölçekli şirketleri çok daha derinden etkiliyor. Havacılık, seyahat, turizm gibi hizmet sektörlerine etki uzun süreli oluyor ve bu sektörler başta olmak üzere en çok etki altında bulunan sektörlerde iflaslar ve birleşmeler yaşanıyor; yıl boyunca işten çıkarmalar ve iflaslar kartopu etkisi ile tüm sektörlerin zayıflamasına neden oluyor. Bu şartlar altında dahi, bankaların güçlü sermaye yapıları ve makro ihtiyati denetim sayesinde geniş çaplı bir bankacılık krizi beklenmiyor.

Bu senaryoda, küresel ekonomide 2008-09 küresel finansal krizine benzer sert bir etki görülmesi bekleniyor. Pek çok ülkede 2020 yılı ekonomisi küçülüyor ve iyileşmenin başlaması 2021 yılı ikinci çeyrek dönemine sarkıyor.