ERİŞİLEBİLİRLİK
Ülkemizde kaldırımlardan parklara, binalardan toplu taşımaya kadar kentlerde yapılan uygulamaların çoğunluğu, hareketliliğinde bir sorun olmayan, rahatlıkla yürüyebilen, elini ve kolunu kullanabilen, tam olarak görebilen ve işitebilen, gördüğü ve duyduğu şeyleri tam olarak algılayıp yorumlayabilen, günlük yaşamını sürdürebilmek için bu bilgileri kullanabilen kişiler için düşünülerek hayata geçiriliyor.
Oysa yaşam çevrelerini oluşturan her tür yapının, farklı becerilere sahip tüm insanların kullanabileceği şekilde kurgulanması ve uygulanması gerekiyor. Yapıların farklı becerilere sahip tüm insanların kullanabileceği bir şekilde kurgulanması ve uygulanması, planlama ve mimarlığın temel prensiplerinden biri olmasının yanı sıra, en temel insan haklarından biri olan toplumsal yaşama katılımın da ön şartını oluşturuyor.
Başta engelliler olmak üzere; yaşlılar, hamileler, bebek arabalılar, çocuklar ve bir kaza sonucu geçici olarak engelli hale gelmiş olanlar, söz konusu “farklı becerilere sahip” kişilerden oluşan grupta yer alıyor. Bir eşya veya yük taşıyan, çok iri veya çok kilolu kişilerle çok uzun ve çok kısa boylu olanlar da dâhil edildiğinde geniş bir toplum kesimini ilgilendiren “hareket kısıtlılığı bulunan kişiler” grubu, erişilebilir hareket alanlarına ve hizmetlere gereksinim duyuyor.
Engelli kişilerin, hem eğitim ve sağlık gibi en temel toplumsal hizmetlerden faydalanması hem de bir işte çalışması, parklarda dolaşması, kaldırımları ve toplu taşıma araçlarını kullanması, alışveriş yapması, sinema ve tiyatroya gitmesi, spor yapması, eğlence yerlerinde vakit geçirmesi, yani günlük yaşamın içinde var olabilmesi için kentsel alanlara ulaşabilmeleri ve buraları kullanabilmeleri gerekiyor. Burada da "Erişilebilirlik" kavramının önemi ortaya çıkıyor.
Erişilebilirlik, hareketliliğinde güçlük yaşayan herkesin rahat, bir başkasının yardımı olmaksızın kendi başına ve güvenli biçimde hareket edebilmesini sağlayıcı önlemleri içeren bir kavram. Bu kavramı kentsel alandaki her türlü olanağa ulaşabilmek ve bunlardan yararlanabilmek biçiminde düşündüğümüzde ele alınması gerekli iki faaliyet alanı var. Bunlardan biri fiziksel çevreye ulaşabilmek diğeri ise bilgi ve mesaja ulaşabilmek olarak karşımıza çıkıyor. Erişilebilirlik (ulaşılabilirlik); herkesin, istediği her yere ve her hizmete bağımsız ve güvenli olarak ulaşabilmesi ve bunları kullanabilmesi olarak da tanımlanıyor. Asansörler ise "Erişilebilirlik" konusunun hayata geçirilmesinde önemli bir görev üstleniyor.
Erişilebilirlik, yaşayan tüm bireylerin kimseye ihtiyaç duymadan kamusal hizmetlerin tümüne ulaşabilmeleri ve bunları kullanabilmeleri, kısaca toplumsal yaşama katılabilmeleri için yapılı çevrede ve kentsel hizmetlerde alınması gereken tüm tedbirleri içerir. Kaldırımlarda, yaya geçitlerinde, parklarda, çocuk oyun alanlarında, kamunun hizmet verdiği ve kamu kullanımına açık tüm binalarda ve ulaşım hizmetlerinde erişilebilirlik tedbirlerinin alınması, yalnızca engelliler değil hareketlerinde kısıtlılık yaşayan yaşlılar, hamileler, çocuklar, bebek arabalılar, çok uzun veya çok kısa boylu kişiler yani herkes için büyük önem taşıyan bir gerekliliktir.
Erişilebilirlik tüm bireylere hitap eder ve evrensel tasarım oluşumunun bir araya gelmesi için olanak sağlar. Evrensel tasarım, tüm ürünlerin ve çevrelerin, yaş, beceri ve durum farkı gözetmeksizin herkes tarafından kullanılabilmesini olanaklı kılan, bütünselleşme sağlayan bir tasarım yaklaşımıdır. Tüm bireylerin bağımsız şekilde yaşamasına ve hayatın her aşamasına tam olarak katılabilmesine olanak sağlanması için tasarlanması, planlanması ve uygulanmasına yönelik çalışmalar bütünüdür.
Topluma hizmet olarak sunulan fiziki yapıların, fizyolojik durumlara göre sağlanması gerekir. Örneğin, yapılan cadde, kaldırım, park ve bahçeler, kurum binaları ve kentsel alanlar tüm toplumun fizyolojik durumlarına göre yani evrensel tasarım bütünüyle oluşturulmalıdır.
Fiziksel çevrenin ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması adına, projeler, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında, erişilebilirlik izleme ve denetleme formaları dikkate alınarak, Türk Standartları Enstitüsünün ( TSE ) ilgili erişilebilirlik standartlarına uyulması zorunludur. Standartlara uygun yapılmamış düzenlemeler, daha sonra yeniden bir inşaat gerektireceği için zaman ve maddi kaynak kaybına neden olacaktır.
Yaşam kalitesini destekleyen; eşitlikçi, güvenli, erişilebilir ve sürdürülebilir kentleri insanlar için tasarlamak ve inşa etmek misyonumuz olmalıdır. Kentler insan odaklı ve toplumu düşünerek dizayn edilmelidir. Tasarımlar herkes için olmalıdır. Erişilebilirlik, şehri paylaşan her bireyin en doğal hakkıdır.
Birleşmiş Milletler tarafından 2006 yılında kabul edilen ve imzaya açıldığı 2007 yılında ülkemiz tarafından da imzalanan Engelli Haklarına İlişkin Sözleşme'nin 9'uncu maddesinde; “Engellilerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak ve engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dahil olacak şekilde bilgi ve iletişim olanaklarına, hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için uygun tedbirleri alacaklardır ”ifadesi yer alır.
Günümüzde erişilebilirlik sadece engelli bireyler için değil tüm insanlar için temel bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. İnşa edilen yapıların ve dahi içinde kullanılan donanımların tüm bireyler için erişilebilir olması kanuni zorunluluklardan öte hem içinde yaşadığımız çevreye hem de insan olarak bizlere değer katan önemli bir farkındalık kaynağıdır.
Erişilebilirliğin sağlanmasında asansörler, engelliler ve hareket kısıtlılığı bulunan kişiler için öncelikli enstrümanlardandır. Asansörler binalardaki ana ulaşım yolları olmaları sebebiyle kişilerin erişilebilirliğine dair en büyük parçalardan birini tamamlar. Dolayısıyla kolay erişilebilir ve kullanılabilir asansörler yapılması asansörlerin hizmet ettiği yapıların engellerden arınmasına önemli katkılar sağlar. Asansör, ister tasarım aşamasında planlanarak, ister sonradan eklenmek suretiyle yapılsın, merdiven çıkmakta zorlanan herkes için en önemli gerekliliklerdendir.
Dünyada asansörlerde erişilebilirliğe dair kılavuz olarak kullanılabilecek ve tasarım detaylarını belirleyebilecek iki temel kriter var. Bunlardan birincisi Kuzey Amerika ve Ortadoğu'nun bir bölümünde kullanılan ADA (Americans with Disabilities Act) kriterleri, ikincisi ise Avrupa kaynaklı EN 81-70 standardı. Uygulanabilirlik açısından Avrupa standardı daha esnek ve kabul gören bir standarttır. Bu kılavuzlar genel olarak asansör kabininin tasarımını ve çağrıların cevaplanmasını farklı engelleri bulunan kişilerin kullanabileceği şekilde düzenleyen maddelerden oluşuyor. Bununla birlikte erişimin kolaylaştırılması tüm engel kategorilerini kapsamayıp daha çok fiziksel yetersizliklere karşı erişilebilirliği artırıcı önlemleri içerir.
Ülkemizde ise erişilebilirlik için yaygın olarak EN 81-70 standardı kullanılıyor. Bu standart ile beraber pek çok yönetmelikte konuyla ilgili şartlar yer alıyor. Bunlar; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yayınlanan “Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği”, Planlı alanlar Tip İmar Yönetmeliği, Asansör Periyodik Kontrol Yönetmeliği.
İlgili yönetmelik ve standartlardaki tüm maddeler kullanıcıların yolculuklarını kolaylaştırma amacıyla; kabin butonyerleri, kabin içi göstergeler, kabin küpeştesi, kabin boyutları, kabin kapı genişliği, kat çağrı butonları ile göstergeler için boyutsal gerekliliklerin sağlanması gibi tasarımsal; işitsel, görsel, kuvvet azaltıcı gerekliliklerin sağlanması gibi ölçüsel hükümler getiriyor.
Asansörler ile ilgili erişilebilirliğin sağlanmasında yaşanan sorunlar tasarımdan kaynaklı ve işletmeyle ilgili olarak ikiye ayrılıyor. Tasarıma ilişkin sorunlar arasında öncelikle asansöre erişim yolunda bulunan engeller yer alıyor. Ayrıca asansörlere yönlendirme yapılmaması, bina girişi ile asansör arasına basamaklarla erişim sağlanması, asansör kapısının genişliğinin ve kabin ölçülerinin yetersiz olması, sesli kat bilgilendirme anons sisteminin bulunmaması, kontrol panel yüksekliklerinin uygun olmaması, kontrol panellerinde Braille ve piramit kabartmaların bulunmaması gibi eksiklikler de tasarıma ilişkin sorunlardan.
Asansörlerin bakım ve işletme maliyetleri mazaret gösterilerek çalıştırılmaması, bozuk olması, jeneratör bulunmadığı için elektrik kesintisi halinde kullanılamaması ise işletmeye ilişkin sorunlar arasında yer alıyor.
Asansörlerin farklı engel gruplarından kullanıcılar için gerekli donanımlarla düzenlenmesi ve düzenli olarak işletilmesi erişilebilirlik için önemli. Ama girişinde rampa yapılma olanağı olmayan veya asansör bulunmayan birden fazla katlı binalar engellilerin binaya yardım almaksızın girişini ve üst katlara erişimini imkansızlaştırıyor. Bu tip sorunlara da platform ya da merdiven asansörleri çözüm üretiyor.
Düşük hareket mesafeleri ve hassas kullanımın gerekmediği durumlar için düşük maliyetli alternatifler olan platform asansörler, genelde engellilerin kullanımı için özel ölçülerde ve özel ekipmanlar ile tasarlanan sistemler. Düşük hızlı (< 0,15 m/sn), kullanıcı tarafından sürekli basılı butonla hareket, hidrolik, makaslı veya vidalı hareket ile kurgulanıyor.
Merdiven asansörleri ise hareket edebilme kabiliyeti kısıtlı olan kişilere kolaylık sağlıyor. Merdiven asansörü bir koltuğu veya platformu merdiven boyunca ray üzerinde hareket ettiren bir sistem. Merdiven asansörleri düz ve dönüşlü merdivenlerde, azami hızı 0,15 m/sn ve sürekli basılı tutulan butonla hareket şartıyla kullanılıyor.