29 Ocak 2021,FANUC, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

FANUC

FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit; "Asansör üretimi yapılan işletmelerde özellikle standart gövde parçalarının ve asansör raylarının kaynak proseslerinde robotlarımız oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Standart olarak üretilen parçaların robot ile kaynatılması, sürekli olarak aynı kalitenin elde edilmesini sağlıyor."

"Firmaların içinde bulunduğumuz dönemde bakması gerekenler, 5-10 sene sonra sektör nereye yöneliyor, üretim metotları nasıl değişiyor, bununla ilgili nasıl ekipler kurulabilir? Gözlemlerimize göre 2 tip davranış söz konusu. Birincisi, standart toplantılar yapıp 'bu günler de geçecek' şeklinde bir yaklaşım içinde bulunmak. İkincisi, stratejik düşünce biçimiyle aksiyon almak; 'dünya değişiyor, bunu zaten hissediyoruz, bu artık bir zorunluluk' diye düşündüğümüz yenilikçi ve vizyoner bir davranış biçimi."

Fanuc Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit ile Fanuc ve robotik sistemler üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. “Robot ile üretim yapmak; uzman personel gereksinimi olmadan 24 saat kesintisiz ve sabit kalitede üretim imkanı sağlamaktadır.” diyen Teoman Alper Yiğit, gelecek dönemde yeni robot yatırımı yapmayı planlayan firmalarımıza tavsiyelerde bulundu.

Teoman bey merhaba, Fanuc’u sizden dinleyebilir miyiz?
FANUC olarak, CNC kontrol sistemleri, endüstriyel robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Tamamiyle Elektrikli Plastik Enjeksiyon)ve Robonano (Hassas Torna) gibi üretim makineleri için fabrika otomasyonunda faaliyet gösteren bir markayız. Tek üretim merkezimiz Japonya’da bulunuyor.

FANUC Türkiye 1993 yılında sahada çalışan ürünlerimize servis hizmeti veren bir organizasyon olarak kuruldu. 2012 yılında ise bünyemize Satış, Teknik Destek ve Operasyon departmanlarını ekledik. FANUC olarak CNC kontrol sistemleri, endüstriyel robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Tamamiyle Elektrikli Plastik Enjeksiyon) ve Robonano (Hassas Torna) gibi üretim makineleri için fabrika otomasyonunda dünya lideri bir markayız. Üretim parkurumuzda yani kendi üretim sürecimizde kullandığımız 4.500’in üzerinde robot mevcut. FANUC üretim merkezimizde robotlar, robotları üretiyor. Başka bir deyişle, kendi makinalarımızla kendi ürünümüzü üretiyoruz.

Sektör içerisindeki rolümüzü ‘fabrikaların üretim sürecinde insan ve robot ilişkisinin önemini ve farklılığını anlatmak’ olarak tanımlıyoruz. Stratejimiz ise sadece var olan bir ürünü satmak değil, ürettiğimiz çözümlerin müşterilerimiz tarafından en iyi biçimde uygulanabilmesini sağlamak. Bu şekilde misyonumuzu sadece ürün satışı ile sınırlamıyor, aynı zamanda üreticilere katma değerli ve ihtiyaç duydukları çözümleri sağlıyoruz. Teknoloji ve altyapı olarak tüm unsurlarımızla müşterilerimizin yanında yer alıyoruz.

Robotlu sistemler ve Endüstri 4,0’ın üretim sürecine, küresel rekabete etkisi nedir? Robotik sistemin dünyadaki ve Türkiye’deki yeri hakkında bilgi verir misiniz?
Dünyada küresel rekabetin dinamiği beklenenden çok daha hızlı bir değişim gösteriyor. “Türkiye bunun neresinde?” diye sorduğumuzda birçok parametreden bahsedilebilir fakat şu datalarla konuyu özetlemek mümkün:

Uluslararası Robot Federasyonu’nun ülkelere ilişkin bir robotlaşma datası var; imalat sanayiinde 10 bin işçi başına düşen robot ortalaması onlar için robotlaşma oranını veriyor. Global ortalamaya bakıldığında bu sayı 74, sanayiinin lokomotif ülkeleri değerlendirildiğinde, örneğin Güney Kore’de 631, Singapur’da 488, Japonya’da 303. Avrupa’ya geldiğimizde Almanya’da 309, İtalya’da 156, Fransa’da 134 ama Türkiye’de durum çokta iç açıcı değil, ortalama 23. Yaklaşık 795 milyar dolarlık gayrisafi milli hasılasıyla Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi. Buna rağmen ülke olarak 150 milyar dolarlık otomasyon piyasasındaki ciromuz 1 milyar dolar bile değil. Bu da demek oluyor ki ilk 25 ülke arasında değiliz. Büyük firmalar, ana sanayiler, üretim metotlarını değiştirmeye başladı, yeni teknolojiler ve kavramlar duymaya başladık. Bu teknolojilerin çıkış noktasında 3 temel unsur var: Hızlı, esnek ve verimli üretim. Son üç yılda bu noktada ciddi bir yol alındı. Fakat Covid-19 pandemisi gidişatı değiştirdi ve bir değişimden ziyada dünya olarak dönüşüme doğru yol alıyoruz.

Türkiye’nin konumu bizler için çok önemli; çünkü bizim son beş yılda pazara anlatamadığımızı koronavirüs, 6 ayda göstermiş oldu. İşin sağlık ve psikolojik boyutunu bir yere koyarsak, pandemi süreci Türkiye için bir fırsat yarattı. 3 ay boyunca birçok işletme durmuştu. Bunu bir yarış gibi düşünün, herkes durdu ve çok hızlı bir şekilde şartları değerlendiriyor. Dolayısıyla Türkiye geride kaldığı bu konuda yeniden bir değerlendirme şansı buldu. Firmaların bu dönemde bakması gerekenler, 5-10 sene sonra sektör nereye yöneliyor, üretim metotları nasıl değişiyor, bununla ilgili nasıl ekipler kurulabilir? Gözlemlerimize göre 2 tip davranış söz konusu. Birincisi, standart toplantılar yapıp “bu günler de geçecek” şeklinde bir yaklaşım içinde bulunmak. İkincisi, stratejik düşünce biçimiyle aksiyon almak; “dünya değişiyor, bunu zaten hissediyoruz, bu artık bir zorunluluk” diye düşündüğümüz yenilikçi ve vizyoner bir davranış biçimi.

Asansör sektöründe robotlu sistemin üretici firmalarımıza ne gibi katkıları olur? Uygulama yapılan firmalardan örnek verebilir misiniz?
Asansör üretimi yapılan işletmelerde özellikle standart gövde parçalarının ve asansör raylarının kaynak proseslerinde robotlarımız oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Standart olarak üretilen parçaların robot ile kaynatılması, sürekli olarak aynı kalitenin elde edilmesini sağlıyor. Ayrıca basit fikstürler yardımıyla parçaların sabitlenmesi yapılabilmekte ve böylelikle maliyetler düşürülebilmektedir. Robot ile üretim yapmak; uzman personel gereksinimi olmadan 24 saat kesintisiz ve sabit kalitede üretim imkanı sağlamaktadır.

Robotlu sistemlerin kurulum sürecini bizlerle paylaşabilir misiniz?
İlk olarak, müşterilerimiz ile yaptığımız görüşmelerde gerçekleştirmek istedikleri proje için tam olarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyoruz. Uzman ve tecrübeli teknik personelimiz, ürünlerin belirlenmesi ve en verimli çalışma senaryosu konusunda ciddi çalışmalar yapıyor. Sistem kurulumlarına başlanmadan önce mutlaka simülasyon programımız ile kurulacak sistemin offline çalışmalarını yaparak müşterilerimize sanal ortamda gerçek çalışma şartlarını gösteriyoruz. Bu program ile tüm teknik testler yapılarak teknik veriler çıkartılıyor ve müşterilerimiz ile hemfikir kalarak proje uygulama aşamasına geçiyoruz. Yapılacak prosese göre robot üzerinde kullanılacak ekipmanlar temin ediyor ve müşteri sahasında tüm montaj işlemleri gerçekleştiriliyor. Montaj işlemlerinin ardından programla işlemlerine başlanarak sistemin tüm senaryoları için gerekli programlar yazılıyor. Sistemde çalışacak operatörün en basit ve kolay şekilde sistemi devreye alabilmesi için tüm hazırlıklar yapılıyor. Yapılan tüm programlama senaryoları otomatik çevrimde denenerek test ediliyor. Son olarak ise operatörlere tüm fonksiyonlarıyla sistemin kullanılması konusunda eğitim verilerek süreç tamamlanıyor.

Robot ile yapılabilecek bir çok proses olduğu için proje işlemlerini alanında uzman entegratörlerimiz ile yürütüyoruz. Örneğin, kaynak ve montaj uygulamaları çok farklı prosesler olduğundan alanında uzman entegratörlerin tecrübelerini projeye yansıtması oldukça fayda sağlamaktadır. Genel anlamda sistem kurulum sürecini bu şekilde özetleyebiliriz.

Gelecek dönemde yeni robot yatırımı yapmayı planlayan firmalarımıza neler önerirsiniz?
İşin başında doğru seçimler yapmak çok önemli. Burada değerlendirilmesi gereken en önemli parametre, yatırım sonrası alınacak desteğin kalitesi ve sürekliliği. Bunu yapabilen firmalar, ilk yatırım maliyeti yüksek görünse de, uzun dönem kazanımları anlamında maliyeti karşılayabilir pozisyondalar. Bir başka değerlendirme konusu da sektörel eğilimler olmalıdır. Artık hangi sektörde olursa olsun firmalar otomasyon konusunun önemini kavramış durumunda. Yatırım sonrası hedeflerin ve üretim adetlerinin büyümesi ile otomasyona olan ihtiyaç daha da fazla olmakta. Dolayısıyla, maliyet anlamında ilk etapta otomasyon yatırımı yapılamıyorsa dahi, ilerisi için geçisin daha kolay ve düşük maliyetli olacağını ve sektörel teknoloji geliştirebilen firmalar ile yola çıkılması gerektiğini düşünüyorum. FANUC olarak tüm gayemiz, firmaların bu gelişim süreçlerinde yanlarında bulunabilmek ve partnerlik yaklaşımı ile çözüm ortağı olabilmek.

Covid-19 sürecini Fanuc nasıl geçiriyor?
FANUC olarak virüsün global anlamda yarattığı krizi yaşadığımız şu günlerde, yüzde 90 oranında ürünlerimizi kendi fabrikalarımızda ürettiğimiz ve stoklu çalıştığımız için çok fazla problem hissetmedik. Yani süreç bizim üretimimizi maksimum düzeyde etkilemedi; çünkü üretimimiz mümkün olduğunca robotize, fabrikalarımız hiç müdahale olmadan 72 saat çalışabilir durumda. Otomasyon çözümleri üreten bir firma olarak, iyi bir örnek konumundayız.

Son olarak neler eklemek istedikleriniz?
FANUC, teknoloji üreten bir firma. Bünyemizdeki her 3 mühendisten bir tanesi Ar-Ge departmanımızda görevli. Öncelikli olarak hedefimiz var olan alanlarda yeni teknolojiler geliştirmek ve potansiyel alanlarda öngörülerde bulunarak yeni bir bakış açısı getirmek. Sektörü ya da büyüklüğü fark etmeksizin üretim yapan her firmaya FANUC’u takip etmesini, yapılan etkinliklere iştirak etmesini ve sosyal mecralardaki yayınlarının dikkatlice değerlendirmesini tavsiye ediyorum.