İnşaat Sektörü 2. Altı Ay
Seçimlerin geride kalması ile 2023 yılının ikinci yarısına ilişkin öngörüler de büyük ölçüde şekillenmeye başladı. Buna göre İMSAD Sektör Raporu'na göre inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisini etkileyecek 7 unsur öne çıkıyor. İlk olarak yeni yönetimin para ve maliye politikalarında normalleşme işaretleri görülüyor. Merkez bankası faizi ile diğer kredi faizlerinde artış beklentileri karşılamasa da gerçekleştirildi. Ekonomiyi soğutmak için uygulanacak daha sıkı para politikası yılın ikinci yarısında inşaat sektörünü de sınırlayacak. Alınan yapı ruhsatlarında gerileme görülüyor. Yüksek inşaat maliyetleri ve ekonomik belirsizlikler alınan yapı ruhsatlarında düşüşe yol açtı. Bu nedenle yılın ikinci yarısına yönelik özel sektör inşaat faaliyetleri sınırlanacak gibi duruyor. Yaşanan deprem afeti sonrası İstanbul’da ve diğer şehirlerde kentsel dönüşüm ve güçlendirme faaliyetleri hızlandı. Hükümet İstanbul için kentsel dönüşümde yarısı bizden programı başlattı. Bu program kapsamında 1.019.471 bağımsız birim için 269.670 başvuru yapıldı. Mayıs ayı sonuna kadar 118 bin konutta projelendirme çalışmaları başlatıldı. Bu yapılarda dönüşüm başlayacak ve bu dönüşüm inşaat sektörüne hareketlilik sağlayacak. Yenileme pazarı ise sınırlanacak gibi görünüyor.
Deprem bölgesindeki 11 ilde afet konutları ve diğer sosyal donatı yapıları ile alt yapı inşaatları da hızlanıyor. Yerel seçimler öncesi bitirilmesi planlanan yapıların inşaatları asansör sektörü de dahil tüm yapı malzemesi tedarikçilerini kapsayan sektörleri destekleyecektir. 2024 yılı mart ayı sonunda yapılacak olan yerel seçimler öncesi geleneksel olarak yerel yönetimlerin alt ve üst yapı inşaat faaliyetleri hareketlenecektir.
Yeni yönetim hükümet programında muhtemelen mevcut alt ve üst yapı projeleri hızlandırılarak birçok yeni büyük proje de açıklanacak. Yılın ikinci yarısında kamu projelerinde hareketlilik artacak. Yeni yönetimin ve kabinenin Türk lirası politikası da sektörün gelişimi için önemli olacak. Son bir yıldır Türk lirasının değerlenmesi ihracatı sınırlamış, ithalatı ise özendirmişti. Türk lirası üzerindeki baskının kalkması halinde gelirinin önemli bir kısmını ihracat faaliyetlerinden sağlayan asansör sektörünün ve diğer inşaat malzemecilerinin ihracatta rekabet olanağı artacaktır.
İnşaat maliyetleri artışı yavaşlıyor
İnşaat sektöründe inşaat maliyetleri 2022 yılında çok yüksek artışlar gösterdi. Genel enflasyondaki artışa paralel olarak inşaat sektöründe de malzeme ve işgücü maliyetleri yükseldi. 2023 yılında ise daha çok baz etkisi ile yıllık inşaat maliyetleri artışının yavaşladığı görülüyor. 2023 yılı ilk çeyrek sonu itibarıyla genel inşaat maliyetleri yıllık artışı yüzde 60,7, malzeme fiyatları artışı yüzde 48,2 ve işgücü maliyetleri artışı ise yüzde 105,1 olarak gerçekleşti.
İnşaat sektörü 2023 yılı birinci çeyrekte yüzde 5,1 büyüdü
İnşaat sektörü 2023 yılı ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyrek dönemine göre yüzde 5,1 büyüdü. Böylece inşaat sektöründe iki çeyrek üst üste büyüme gerçekleşti. Diğer sektörlerde görülen zayıflamaya karşın yılın ilk çeyreğinde inşaat sektöründe yaşanan büyüme daha çok baz etkisi ile gerçekleşti. Ayrıca deprem bölgesinde yüksek bir enkaz kaldırma faaliyeti de yaşandı. Yine deprem bölgesinde hızlı bir alt yapı onarım faaliyetleri de bu büyümeye katkı sağladı. Genel inşaat sektörü faaliyetlerinde ise depremsellik nedeniyle bir yavaşlama ortaya çıktı. Yenileme yatırımlarında da yine depremsellik nedeniyle durgunluk başladı.
İnşaat malzemeleri ihracatı 6 ay sonra ilk kez yükselişe geçti
Dış ticarette son 6 aydır yaşanan gerileme eğilimi, mart ayında son buldu. Şubat ayında birçok ilde büyük yıkımlara neden olan deprem etkilerinin azaldığı inşaat malzemeleri sanayi dış ticaretinde, mart ayında gerçekleşen 2,71 milyar dolarlık ihracat ile Eylül 2022’den bu yana görülen en yüksek rakama ulaşıldı. Ancak ihracatta geçtiğimiz şubat ayına göre 600 milyon dolara yakın bir artış yaşansa da değer olarak bir önceki yılın mart ayına göre ise yüzde 18,3’lük bir gerileme görüldü.
İhracat toparlanma eğilimine girdi
Şubat ayında yaşanan depremin dış ticaret üzerindeki etkileri azaldı. İhracatta geçen yılın aynı dönemi ile yapılan karşılaştırmalarda ise kuvvetli baz etkisi ortaya çıktı. Baz etkisinin kaynağı geçen yıl mart ayında Rusya-Ukrayna savaşı ile sıçrayan fiyatlar ve ticaret kısıtlamaları oldu. Geçen yıl fiyat artışları ve Türkiye’ye yönelen talep ile çok yüksek ihracat gerçekleşmişti.
Ancak, 2023 yılı mart ayı sonuçlarına göre ihracat 6 ay sonra ilk kez yükselişe geçti ve miktar olarak da 4 milyon tonun üzerine çıktı. Depremin miktar olarak ihracat üzerindeki sınırlayıcı etkisi de mart ayında azalırken, kapasite kullanımları kısmen toparlandı. İnşaat malzemeleri sanayi ortalama yıllık ihracat birim fiyatı mart ayında geçen yılın mart ayına göre yüzde 15,5 arttı. Böylece 2023 yılı mart ayı ortalama yıllık ihracat birim fiyatı 0,67 dolar/kg seviyesine ulaştı.
İhracattaki iyileşmeyle birlikte ithalattaki rekor artış da dikkat çekti
İhracattaki iyileşmeyle birlikte ithalattaki rekor artış da dikkat çekti. İnşaat malzemeleri ithalatı 2022 yılının tamamında artış eğilimi içinde olmuştu. 2023 yılının ilk çeyrek döneminde de ithalat artışı sürdü. Döviz kurlarındaki durağanlık ithalatın cazibesini arttırdı. Bazı ithal ürünler yurtiçi fiyatlara göre avantajlı hale geldi. İnşaat sektöründe deprem afeti sonrası iş beklentilerindeki artış da ithalatı destekliyor. İnşaat malzemeleri sanayi ithalatı 2023 yılı mart ayında bir önceki yılın aynı döneminde yüzde 11 artarak ilk kez 1 milyar doların üzerine çıktı. 2023 yılı mart ayında inşaat malzemeleri ithalatı 380 bin 525 ton oldu. Miktar olarak 2017 yılı temmuz ayından sonraki en yüksek ithalat yapıldı. İnşaat malzemeleri sanayi ortalama yıllık ithalat birim fiyatı ise 2023 yılı mart ayında 2,75 dolar/kg ile bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 7,7 geriledi.
Yıllık ihracatta gerileme devam ediyor
Mart ayı ihracat performansına bağlı olarak yıllık (son 12 aylık) inşaat malzemeleri ihracatı 32,33 milyar dolara indi. Yıllık ihracat değer olarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 azaldı. 2023 yılı mart ayında yıllık ihracat miktar olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,1 azalarak 53,29 milyon tona geriledi. Ortalama yıllık ihracat birim fiyatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 artarak 0,61 dolar/kg seviyesinde gerçekleşti. Raporda, depremin etkisini geride bırakmaya başlayan inşaat malzemeleri ihracatının pazarlardaki yavaşlamadan ve değerli Türk lirasından olumsuz etkilendiği belirtildi. Türk lirasının değerli kalması halinde ithalatın yeni rekorlar kırabileceği vurgulandı.
Alt sektörlerde farklı ihracat eğilimleri gerçekleşti
İnşaat malzemeleri sanayisinde alt sektörlerin ihracat performansı, 2023 yılı mart ayında bir önceki şubat ayının oldukça üzerinde gerçekleşti. Ancak geçen yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında farklı eğilimler ortaya çıktı. Buna göre, 2023 yılı mart ayında 8 alt ürün grubunun 5’inde ortalama ihracat birim fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüksek gerçekleşirken, 3 alt sektörde ise düşüş gösterdi.
2023 yılı mart ayında mineral, taş ve toprak ürünlerin ortalama ihracat birim fiyatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,2 arttı. Demir çelik ürünlerin ortalama ihracat birim fiyatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13,7 yüksek gerçekleşti. Diğer alt ürünlerdeki artışlar düşük kaldı. Prefabrik yapıların ortalama ihracat birim fiyatı yüzde 33,7 ve metal bazlı ürünlerin ortalama ihracat birim fiyatı ise yüzde 6,6 düştü.
2023 yılı mart ayında 8 alt ürün grubunun 5’inde ihracat miktar olarak geçen yılın mart ayının altında gerçekleşti. 3 alt ürün grubunda ise miktar olarak ihracat 2022 yılı mart ayının üzerine çıktı. Miktar olarak düşüşlerde daha çok pazarlardaki yavaşlama etkisi görüldü. Bu dönemde miktar olarak ihracat düşüşleri demir çelik ürünlerinde yüzde 41,4, mineral, taş ve toprak ürünlerinde yüzde 27,5 oldu. Metal bazlı ürünlerin ihracatı yüzde 15,1, prefabrik yapıların ihracatı yüzde 32,9 azaldı. Kimyasal bazlı ürünlerin ihracatı ise miktar olarak yüzde 10,5 arttı. 2023 yılı mart ayında 8 alt ürün grubunun 5’inde ihracat değer olarak bir önceki yılın mart ayına göre düştü. 3 alt ürün grubunun ihracatı ise değer olarak arttı. 2023 yılı mart ayında değer olarak düşüş demir çelik ürünlerde yüzde 33,4, metal bazlı ürünlerde yüzde 20,7, mineral, taş ve toprak ürünlerinde yüzde 15,8 ve prefabrik yapılarda ise yüzde 65,1 oldu. Kimyasal bazlı ürünlerde ihracat değer olarak yüzde 19, elektrik malzemeleri ve teçhizatlarında ise yüzde 9,5 oranında artış gösterdi.
Ekonomide rasyonel zemine dönüş
Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ardından belirlenen yeni yönetimde ekonomi politikasında da değişim görülüyor. Yeni dönemde ekonomi politikalarında rasyonel zemine geri dönüş hedefi kondu. 2022 yılından başından itibaren yeni bir ekonomi modeli uygulanmaya konmuş ve ekonomide liralaşma hedeflenmişti. Bu model içinde faiz oranları önemli ölçüde negatif alana çekilmiş, Türk lirası baskı altında tutulmuş ve kredi ve döviz işlemlerinde aşırı düzenlemeler ile kısıtlamalar getirilmişti. Bu modelin 1,5 yıllık uygulaması sonucunda dış denge ve döviz dengesi sürdürülemez bir noktaya gelmişti. Merkez Bankası döviz rezervleri erimiş ve dış borçlanma olanakları da en aza inmişti. Enflasyon yüksek kalırken, çoklu döviz kurları oluşmuş ve döviz talepleri de karşılanamaz hale gelmişti. Ekonomide rasyonel zemine dönüş bu modelin yarattığı fiyatlama dengesizliklerini ortadan kaldırmaya ve uluslararası iktisadi normlara geri dönüşe işaret ediyor. Ekonomide rasyonel zemine dönüş kademeli olarak sonuç verebilecektir.
Acil öncelik döviz dengesinin sağlanması
Ekonomide rasyonel zemine dönüşün acil önceliği döviz dengesinin sağlanması olacak. Türkiye ekonomisinin verdiği yüksek dış açık gelinen seviyede sürdürülebilir olmaktan çıktı. Türkiye açıkların finansmanında da tıkanmaya başladı. Bu nedenle ekonomide ilk öncelik döviz dengesinin sağlanması olmalıdır. Dış dengenin sağlanmasında temel araç ise Türk lirasındaki değer kaybı olacaktır. Türk lirası, liralaşma modeli içinde aşırı değer kazanmış ve ihracatı kısıtlarken, ithalatı özendirmiştir. Bu nedenle Türk lirası üzerindeki baskı yaratan kısıtlayıcı düzenlemelerin kaldırılması ve Türk lirasının gerçek değerine kavuşması gerekiyor. Rasyonel zemine dönüş Türkiye’nin risk primini de düşürecektir ve böylece sağlıklı dış finansman olanakları da yeniden başlayacaktır.
Dünya Bankası Türkiye için büyüme beklentilerini yükseltti
Dünya Bankası'nın Haziran döneminde yayımlanan Küresel Ekonomik Görünüm raporuna göre, Türkiye'nin büyüme beklentilerini yüzde 2,7'den yüzde 3,2'ye yükseldi. 2024 için Türkiye için büyüme beklentilerini yüzde 4,0'dan yüzde 4,3'e çıkaran banka 2025 için büyüme beklentisini de yüzde 4,1 olarak belirledi.
Raporda, makroekonomik politika gelişiminin yüksek enflasyon zemininde belirsiz olduğuna dikkat çekilirken, döviz kurundaki değer kaybının yanında yüksek cari açık ve düşük net döviz rezervleri de önemli zorluklar olarak sıralandı.
Türkiye'de Şubat ayı başında meydana gelen depremlerin doğrudan kaybını 2021 GSYH'sinin yüzde 4'ü oranında olduğunun tahmin eden Dünya Bankası, kurtarma ve yeniden inşa maliyetinin iki kat daha yüksek olabileceğini kaydetti. Raporda, yeniden inşa çabalarının yatırımı desteklemesinin beklendiği de kaydedildi.
Küresel ekonomi kırılgan bir durumda
Rapora göre, küresel büyüme keskin bir şekilde yavaşladı ve gelişmekte olan ülkelerde finansal stres riski, yüksek küresel faiz oranlarıyla birlikte yoğunlaşıyor.
Küresel büyümenin 2022 yılındaki yüzde 3,1'den 2023 yılında yüzde 2,1'e yavaşlayacağının öngören Dünya Bankası, Çin hariç diğer gelişmekte olan ülkelerde büyümenin bu yıl, geçen yıldaki yüzde 4,1'den yüzde 2,9'a yavaşlayacağını savundu.
Rapor, gelişmiş ekonomilerde 2022'de yüzde 2,6 olan büyümenin, bu yıl yüzde 0,7'ye yavaşlayacağını öngörürken, büyümenin 2024'te de zayıf kalacağını öngördü. ABD ekonomisinde büyümenin 2023 yılında yüzde 1,1 seviyesinde gerçekleştikten sonra yüzde 0,8 seviyesine yavaşlayacağını tahmin eden Dünya Bankası, bu beklentisine neden olarak son 1,5 yılda faizlerin keskin şekilde artırılmış olmasını gösterdi. Euro Bölgesi'nde de büyümenin bu yıl yüzde 0,4'e yavaşlaması bekleniyor.
Dünya Bankası Grubu Başkanı Ajay Banga yaptığı değerlendirmede, "Bu tahminler genel olarak aşağı yönlü revizyonları yansıtıyor. Daha az yoksulluk ve daha fazla refah sağlamanın en kesin yolu, istihdam yoluyla olur. Daha yavaş büyüme iş yaratmayı çok daha zor hale getiriyor. Büyüme tahminlerinin kader olmadığını akılda tutmak önemlidir. Durumu değiştirmek için bir fırsatımız var, ancak bunun için birlikte çalışmamız gerekli" diye konuştu.
"Dünya ekonomisi kırılgan bir durumda" diyen Dünya Bankası Grubu Başekonomisti ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Indermit Gill, "Doğu ve Güney Asya dışındaki bölgeler, yoksulluğu ortadan kaldırmak, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve insan sermayesini yenilemek için gereken dinamizmden çok uzaktalar. 2023'te, küresel ticaret, salgından önceki yıllardaki hızının üçte birinden daha az büyüyecek. Gelişmekte olan ülkelerde ve gelişmekte olan ekonomilerde, faiz oranlarının yükselmesi nedeniyle borç baskıları artmakta. Mali zayıflıklar, birçok düşük gelirli ülkeyi zaten borç sıkışıklığına sürüklemiş durumda. Bu arada, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için gereken finansman ihtiyacı, en iyimser özel yatırım projeksiyonlarının bile ötesinde" dedi.
Dünya Bankası Grubu Başekonomisti Ayhan Köse de, "Daha zayıf büyüme, sürekli yüksek enflasyon ve rekor seviyedeki borç düzeyleriyle birlikte birçok gelişmekte olan ekonomi zorluk yaşamakta. Bununla birlikte, gelişmiş ekonomilerdeki yenilenen finansal stresten daha yaygın etkilerin ortaya çıkma olasılığı gibi yeni tehlikeler, durumu daha da kötüleştirebilir. Bu ekonomilerdeki politika yapıcılar, finansal bulaşmayı önlemek ve yakın dönemdeki yerli kırılganlıkları azaltmak için hızlı bir şekilde harekete geçmeliler" diye konuştu.
Türkiye'nin yapı malzemeleri ihraç ettiği pazarlarda inşaat sektörü geriliyor
Dünya inşaat sektöründe 2023 yılında büyüme yavaşladı. Büyümenin yavaşlamasında üç unsur etkili oldu. Bunlardan ilki uygulanan sıkı para politikaları ile talebin yavaşlaması, ikinci olarak küresel enerji arzında devam eden belirsizlikler, üçüncü olarak ise yükselen faizler ile inşaat maliyetleri artarken, finansman olanaklarının azalması.
Dünya inşaat sektöründeki yavaşlamaya yol açan bu üç ana unsur en çok konut inşaatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Yükselen konut kredileri faiz oranları nedeniyle hane halkının konut kredisi kullanma maliyetleri son 30 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Bu nedenle konut talebinin ve yeni konut inşaat başlangıçlarının 2023 yılı sonunda küçülmesi bekleniyor. Yükselen faizler konut fiyatlarında da aşağı yönlü baskı yaratıyor. Konut dışı bina inşaat yatırımları da yüksek faizlerin getireceği artan finansman maliyetleri ve talepteki yavaşlamanın sınırlayıcı etkilerini yaşayacak. İktisadi faaliyetlerdeki yavaşlama konut dışı bina inşaatlarına yönelik talebi yavaşlatacak. Yükselen faizler ile artan proje maliyetleri konut dışı bina inşaatlarının ötelenmesine yol açacak.
Alt yapı yatırımları ise inşaat sektöründe büyümeye devam edecek alan olacak. Özellikle enerji yatırımları, sürdürülebilirlik yatırımları ve kritik mallara yönelik kamu destekli yatırımlar hızlı büyüme gösterecek. Bu alandaki inşaat işleri küresel inşaat sektörünü destekleyecek.
Tüm bu beklentiler çerçevesinde dünya inşaat sektöründe büyümenin 2023 yılında yavaşlaması ve yüzde 1,8 olarak gerçekleşmesi tahmin ediliyor. 2023 yılında Asya Pasifik bölgesinde büyüme yüzde 3,8 olarak tahmin edilirken, 2023 yılında ABD ve Kanada ile Kuzey Amerika bölgesinde inşaat sektöründe yüzde 1,0 küçülme bekleniyor.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa Birliği (AB) ve Avro Bölgesi'nin nisan ayına ilişkin mevsimsellikten arındırılmış inşaat üretim verilerini yayımladı. Buna göre, Avro Bölgesi'nde inşaat üretimi, nisanda mart ayına kıyasla yüzde 0,4 düştü. İnşaat üretimi, 2022'nin nisan ayına göre ise yüzde 0,2 arttı. AB'de inşaat üretimi, nisanda önceki aya kıyasla yüzde 0,4, 2022'nin aynı dönemine göre de yüzde 0,1 düşüş gösterdi.
AB ülkeleri arasında nisanda inşaat üretiminde önceki aya oranla en fazla artış yüzde 3 ile Belçika'da, yüzde 2 ile Almanya'da ve yüzde 0,8 ile Fransa'da ölçüldü. En fazla düşüş ise yüzde 6,6 ile Slovenya'da, yüzde 5,3 ile Hollanda'da ve yüzde 4,2 ile Romanya'da kaydedildi.
Yıllık bazda ise inşaat üretimi Slovenya'da yüzde 23,3, Romanya'da yüzde 12,6 ve Belçika'da yüzde 8,7 artarken, Slovakya'da yüzde 6,9, Çekya'da yüzde 6,4 ve Finlandiya'da yüzde 5,5 düştü.
Yine Batı Avrupa’da büyüme yüzde 0,5 ile oldukça zayıf ve kırılgan olacak gibi görünüyor. Doğu Avrupa’da savaşın etkileri ile inşaat sektörünün 2023 yılı sonunda yüzde 1,8 gibi bir küçülme yaşaması tahmin ediliyor.
Orta doğu ve Kuzey Afrika ile Sahra Afrika bölgesinde ise inşaat sektörleri görece daha hızlı büyüyecek. Latin Amerika’da ise 2023 yılında inşaat sektöründe yüzde 1,9 büyüme bekleniyor.
Asansör sektörü ve diğer yapı malzemecileri 2023 yılının 2. yarısında hareketlilik bekliyor
2023 yılının ilk yarısında yurt dışı pazarlardaki yavaşlama, deprem afetinin etkileri ve seçim beklentileri asansör sektörünün ve inşaat malzemeleri sanayisinin durağan bir dönem geçirmesinde belirleyici bir rol oynadı. Seçimlerin geride kalması ile 2023 yılının ikinci yarısında yeni yönetimin para ve maliye politikalarında normalleşmeye gitmesi, Merkez bankası faizi ile diğer kredi faizlerindeki artış, yaşanan deprem afeti sonrası İstanbul’da ve diğer şehirlerde kentsel dönüşüm ve güçlendirme faaliyetlerinin hızlanması ile piyasalar da hareketlenecek gibi duruyor.
Deprem bölgesindeki 11 ilde afet konutları ve diğer sosyal donatı yapıları ile alt yapı inşaatları da hızlanıyor. Yerel seçimler öncesi bitirilmesi planlanan yapıların inşaatları asansör sektörü de dahil tüm yapı malzemesi tedarikçilerini kapsayan sektörleri destekleyecektir. 2024 yılı mart ayı sonunda yapılacak olan yerel seçimler öncesi geleneksel olarak yerel yönetimlerin alt ve üst yapı inşaat faaliyetleri hareketlenecektir. İstanbul için başlatılan kentsel dönüşümde yarısı bizden programı kapsamında 1.019.471 bağımsız birim için 269.670 başvuru yapıldı. Mayıs ayı sonuna kadar 118 bin konutta projelendirme çalışmaları başlatıldı. Bu yapılarda dönüşüm başlayacak ve bu dönüşüm inşaat sektörüne hareketlilik sağlayacak.
Doların baskılanmasından vazgeçilerek Türk lirasının gerçek değerini bulması da özellikle ihracat yoğun çalışan asansör üreticilerimizin elini rahatlatacak.