29 Ocak 2021,İNŞAAT SEKTÖRÜ & YERLİ ÜRETİM, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

İNŞAAT SEKTÖRÜ & YERLİ ÜRETİM

Türk inşaat malzemeleri onlarca ülkeye ihraç edilirken, her yıl talep artışı sürüyor. Ancak yerli inşaat malzemesi üretimine iç pazardaki ilgi, yurt dışındaki gibi yüksek değil. İnşaat malzemesi üreticileri, kalite ve performansıyla dünyada tam not alan yerli ürünlerin, iç pazarda da daha çok tercih edilmesi için ‘yerli malı seferberliği’ başlattı.

Yüzde 100 yerli üretim hedefi için inşaat malzemeleri konusunda da çalışmalar başlatılıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, asansör, yürüyen merdiven gibi inşaat malzemelerinin tamamen yerli olması için Emlak Konut ve Emlak Katılım’ın harekete geçeceğini belirtti. Kurum, “Tamamen yerli imkânlarla yerli üreticilerimizle birlikte, burada ne ihtiyaç varsa yüzde 100 yerli olacak. Her şeyimizi kendimiz karşılamalıyız. Pandemi süreci de bunu öğretti. İnşaat sektöründe dışa bağımlılığı azaltacak adımları atıyoruz” dedi.

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE “YERLİ ÜRETİM” MALZEME KULLANIMI

Yerli inşaat malzemeleri için, yurt içinde ‘yerli malı kullanım seferberliği’ başladı. Yerli üretim hamleleri sürerken inşaat malzemelerinde de yüzde 100 yerlilik için çalışma başlayacak. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, asansörden yürüyen merdivene kadar her şeyin Türkiye’den karşılanabilmesine çalıştıklarını açıkladı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum yerli üretim hamlesini inşaat sektörü için de yürüttüklerini duyurdu. Yapılan inşaatlarda yürüyen merdivenden asansöre kadar kullanılan tüm inşaat malzemeleri için öncelik yerli üretime verilecek. Konu ile ilgili çalışmalar Emlak Katılım Bankası ve Emlak Konut üzerinden yürütülecek.

Türkiye yerli üretim hamlelerine tam gaz devam ederken savunma sanayi için başlatılan adımlar tüm sektörlere kademeli olarak yayılmaya devam ediyor. Atılan adımlardan biri de inşaat sektörü için oldu. İnşaat sektöründe kullanılacak olan tüm malzemelerde öncelik yerli üretim yapan inşaat malzemeleri şirketlerine verilecek.

Konu hakkında açıklama yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum pandemi sürecinde yaşanan olumsuz gelişmelerin artık ülkelerin ihtiyaçlarını tamamen kendilerinin karşılamasının zorunlu olduğunu gösterdiğini belirterek inşaat sektöründe dışa bağımlılığı azaltacak yeni adımlar atacaklarını söyledi. Bakan Kurum “Tamamen yerli imkânlarla yerli üreticilerimizle birlikte, burada ne ihtiyaç varsa yüzde 100 yerli olacak. Her şeyimizi kendimiz karşılamalıyız” dedi.

Bakan Murat Kurum, inşaat malzemelerinin tamamen yerli üretimi için Emlak Katılım ve Emlak Konut GYO’nun, ithal malzemelerin Türkiye’de üretilmesini sağlayacak yatırımlar yapacağını da duyurdu. Kurum, daha önceki açıklamalarında da müteahhitlerin yerli ürün kullanmaları konusunda tavsiyeleri bulunduğunu kaydetmişti. Yerli üretim ile inşaat maliyetlerinin düşmesi, bunun da konut fiyatlarına aşağı yönlü yüzde 15-20 seviyesinde yansıyabileceği öngörülüyor.

‘Yerli malı seferberliği’
Türk inşaat malzemeleri onlarca ülkeye ihraç edilirken, her yıl talep artışı yaşanıyor. Fakat yerli inşaat malzemesi üretimine iç pazardaki ilgi yurt dışındaki gibi fazla değil. İnşaat malzemesi üreticileri, kalite ve performansıyla dünyada tam not alan yerli ürünlerin, iç pazarda da daha çok tercih edilmesi amacıyla ‘yerli malı seferberliği’ başlattı.

İnşaat malzemeleri sektöründe ithalatın 4 misli bir oranda ihracat yaparak ülkeye sağladıkları cari fazlayı arttırmak amacında olduklarına dikkat çeken üretici firmalar; ülkemizdeki inşaatlarda özellikle yerli ürünlerin kullanılması gerektiğini her platformda dile getiriyor. Dış Ticaret Endeks raporlarındaki verilere dikkat çeken sektör temsilcileri, ‘Made in Turkey’ algısının henüz iç pazarda hak ettiği değeri görmediğini ifade ediyor. İç pazarda yerli malzemeye duyulan güvenin artması gerektiği kaydedilirken, bunun için yapılacak çalışmaların ‘yerli malı seferberliği’ olarak değerlendirilebileceğinin de altı çiziliyor.

Yapılan açıklamalarda teknolojik, altyapı ve insan kaynağı açısından yerli üretim gücünün Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm coğrafyaya yetecek kadar üretim yapabildiğine dikkat çekilirken, ihracat yapma kapasitesinin ise tüm kıtalara ulaştığı belirtiliyor. Sektör temsilcileri Kovid-19 salgını sürecinde de ülkelerin yerli üretiminin öneminin bir kez daha ortaya çıktığına vurgu yapıyor. Ülkemize yönelik inşaat malzemeleri ithalatını azaltma potansiyelimizi işaret eden uzmanlar, ithal edilen ürünlerin tamamına yakını ülkemizde üretilebildiğine dikkat çekerek ihtiyacımız; Ar-Ge faaliyetlerimizin daha da geliştirilmesi olduğu konusunda fikir birliği yapıyor.

Dünya ihracat sıralamasında ilk 10 içinde bulunan Türk inşaat malzemeleri sektörü, Türkiye’de otomotiv ve tekstilden sonra en yüksek ihracat yapan üçüncü sektör. 22 milyar dolara yaklaşan inşaat malzemeleri sanayisi ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının neredeyse üçte birini sağlıyor. İnşaat malzemesi sektörü dünyada 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyor. 2018’de 8 milyar doları aşan ithalat ise 2019’da 6 milyar dolar seviyesine geriledi.

Son yıllarda konut geliştiriciler başta olmak üzere müteahhitlerde de yerli ürün kullanımı bilinci arttı. Bunun temelinde Türk inşaat malzemesi sektörünün dünya standartlarındaki kalitesinin olduğunu aktaran sektör temsilcileri, ithal hevesinin eskide kaldığını da belirtiyor. Pek çok üründe artık dünyada ‘Türk’ damgası var. İthal ürün kullanımı artık eskisi gibi bir öncelik olarak pazarlanmıyor. Tüketici de ürünün kalitesinin bilincinde. Devletin bunu teşvik eden çalışmaları müteahhitler tarafından da destekleniyor.

2017’de iç pazar 85 milyar dolar , ithalat ise 10-12 milyar dolardı. Ancak ithalatın yaklaşık 1 milyar dolarını yerli üreticilerin Çin’de gerçekleştirdiği üretim oluşturuyor. Genel olarak inşaat malzemelerinin tamamına yakını Türkiye’de üretiliyor ve Türkiye bu konuda iddialı. İnşaatlarda yerlilik oranı yaklaşık yüzde 85. Fakat esas sorun kamu ihalelerinde ve mega projelerde yerli malzemenin henüz yeterli oranda tercih edilmiyor olması.

Özellikle makine tesisat metalleri, dış cephe ve çatıda vasıflı çelik olarak isimlendirilen malzemelerde Türkiye, enerji maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle dışa bağımlı. Uygun yatırım koşullarıyla inşaat malzemesinde özellikle vasıflı metallerde yerli üretimin arttırılmasının doğru olacağını ifade eden sektör temsilcileri yüksek katlı asansörlerde yerli üretim tercih edilmemesini de çözüm bekleyen bir sorun olarak ortaya koydu.

İnşaat malzemeleri özelinde asansör ile yürüyen merdiven ve körükler en çok ithalat yapılan kalemler arasında. Fakat bu ürünlerde 2017’den bu yana düşen ithalat, 2019’da 107.8 milyon dolara kadar geriledi. Yapısal kimya, ısıtma soğutma cihazları, aydınlatma, alüminyum malzemeler, demir çelik çubuk profil gibi ürünler de ithalat kalemleri arasında bulunuyor.

 

TÜRK ASANSÖR SEKTÖRÜNE BAKIŞ

Sanayi ve Teknoloji bakanlığı tarafından yayınlanan son rapora göre asansör sektörü 165 milyon 619 bin 906 dolar değerinde ihracat yaparken, sektörün ithalat toplam değeri 146 milyon 754 bin 384 dolar oldu. Toplamda 312 milyon 374 bin 290 dolar değerinde dış ticaret yapan Türk asansör sektörü 18 milyon 865 bin 522 dolar dış ticaret fazlası verdi. 

Sanayi ve Teknoloji bakanlığı tarafından yayınlanan son rapora göre asansör sektörü 165 milyon 619 bin 906 dolar değerinde ihracat yaparken, sektörün ithalat toplam değeri 146 milyon 754 bin 384 dolar oldu. Toplamda 312 milyon 374 bin 290 dolar değerinde dış ticaret yapan Türk asansör sektörü, 18 milyon 865 bin 522 dolar dış ticaret fazlası verdi.

İşyeri sayısı ve istihdam
Türkiye’de sanayi sicil kaydı bulunan asansör montaj ve asansör aksam imalat firması sayısı 2 bin 778. Ayrıca güncel yıllık işletme cetveli veren asansör montaj ve asansör aksam imalat firması sayısı da bin 967.

Sektörün istihdam ettiği kişi sayısı ise 31 bin 975.

Asansörlerde bakım ve servis hizmetleri için Türk Standartları Enstitüsü tarafından hizmet yeterlilik belgesi (HYB) verilen firma sayısı 2 bin 442.

Sektörün cirosu
Türk asansör sektörünün faaliyet alanı dikkate alındığında, üretilen binaya göre yıllık montaj sayısı, belgelendirme hizmetleri, periyodik kontrol hizmetleri, aksam üretimi, bakım ve servis hizmetleri genelinde yaklaşık 1-1,5 Milyar dolar seviyelerinde bir ciroya sahip olduğu düşünülüyor.

Sektör kapasite kullanım oranı
Sicil Kanunu kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sanayi sicil kayıtlarında yer alan ve yıllık işletme cetveli veren bin 967 adet asansör montaj ve asansör aksam imalat firmasından hareketle, sektöre ilişkin kapasite kullanım oranı (KKO) ortalama olarak % 60 seviyesinde gerçekleşiyor.

Sektörün en önemli sorunu “Ar-Ge”
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayınlanan Asansör Sektör Raporu’nda Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunu Ar-Ge olarak görülüyor.

Raporda konu ile ilgili olarak; “Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunu; sektör Ar-Ge alt yapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmaların azlığı veya tamamen yetersizliğidir.

Türk asansör sektörünün genel yapısı incelendiğinde, asansör firmalarınca hazır proje uygulamaları ile üretimin içerisinde yer aldığı görülmektedir. Çoğu firmanın kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi gerekmektedir. Ancak firmaların araştırma geliştirme faaliyetlerine yönlendirilmesi için finansal desteklerin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple sektörün gerek Bakanlığımız gerekse diğer kurum ve kuruluşların desteklerinden asgari şartlarda faydalanması gerekmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Bakanlığın sektör görüşü
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayınlanan Asansör Sektör Raporu’nda “Sektörün değerlendirmesi” başlığı ile yayınlanan bölümde şu ifadelere yer verildi:

- Fuarların katkısı
“Ülkemizde pek çok sektörde olduğu gibi asansör sektöründe de belirli bir gelişme gözlenmektedir. İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirilen uluslararası fuarların katkılarıyla, Türk firmaları ve bu firmaların yeni tasarımları dış ticaretimize olumlu yönde yansımalar getirmektedir.”

“Ülkemizin Arap Yarımadasındaki ülkelere yönelik girişimleri neticesinde bu ülkelerin yeniden yapılandırılmasında Türk asansör sektörünün bu gelişmelerden önemli bir pay alacağı öngörülmektedir.”

- Kentsel dönüşüm
“Kentsel Dönüşüm Yasası ile inşaat sektörüne paralel olarak iç piyasada asansör sektöründe ciddi gelişmeler yaşanacağı öngörülmektedir.”

- Tesis edilen asansör sayısı
“Türkiye’de yaklaşık olarak 600 bin adetin üzerinde asansör tesis edilerek hizmete açılmış olup bugün itibarıyla eski ve yeni olarak tanımlanan bu asansörlerin büyük bir bölümü halen kullanılmaktadır.

Asansör sektörü faaliyetleri kapsamında yeni asansör montajına ilişkin olarak bir değerlendirme yapılırsa, 2008 yılına kadar artış gösteren yeni asansör montaj sayısı küresel krizin etkisiyle 2009 yılında düşüş eğilimi içerisine girmiş olup, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları itibarıyla yeniden yükselişe geçmiş bulunmaktadır.”

- Hedef, kendi kendine yeten bir sektör
“Kentsel dönüşümün uygulamaya alınması ve Bakanlığımız tarafından 2015 yılı içerisinde zorunlu uygulamaya alınan ‘Mevcut Asansörlerin Güvenlik Seviyesinin Artırılması’ konusundaki çalışma neticesinde özellikle aksam üretiminde önemli gelişmeler yaşanmaktır. Burada önemli olan ‘Mevcut Asansörlerin Güvenlik Seviyesinin Artırılması’ projesi boyunca dışa bağımlı kalmadan, ithalat yapmadan kendi kendine yeten bir sektör programının doğru bir şekilde yönetimi olacaktır. Bu durum Türk asansör sektörüne sorumluluk yüklemekte olup, var olan kapasitesi ve tecrübesi nedeniyle başarının gelişi kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir.”

“Sanayi Sicil Kanunu kapsamında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından oluşturulan sanayi sicil kayıtları incelendiğinde, işletme cetveli sunan 1.967 adet asansör montaj ve asansör aksam imalat firmasından hareketle, ortalama olarak % 60 seviyesinde kapasite kullanım oranına sahiptir.”

Dış ticaret ve ithal tercihi
“2018 yılı toplam ithalat ve ihracat verilerine bakıldığında asansör sektörünün yaklaşık olarak 165 milyon $ ihracat değerine karşılık 146 milyon $ ithalat değerini ortaya koyduğu görülmekte olup asansör sektörünün dış ticaret hacmi yaklaşık olarak 312 milyon $ seviyesinde gerçekleşmiştir.

Bu rakamlara göre bir değerlendirme yapıldığında sektörün yaklaşık olarak 18 milyon $’lık dış ticaret fazlası vermiş olduğu görülmektedir.

Bu değerler genel olarak analiz edildiğinde, asansör aksam ve parçalarında yerli üretim kapasitemiz veya arzımız bulunmasına rağmen, yerli firmalarının ithalat tercihinde bulunduğunu göstermektedir.”

Türkiye ASFED: “Asansörün, yapılan inşaatlarda kullanıcı ve binaları satın alan tüketicilerin doğrudan gördüğü ve önem verdiği önemli bir parça olması, bina satışı yapılırken reklam unsuru olarak kullanılması sebebiyle, bina inşa eden müteahhitler yabancı asansör markalarını her geçen gün daha yüksek oranda tercih eder duruma gelmiştir.”
Türkiye Asansör Sanayicileri Federasyonu (Türkiye ASFED) “Yerli Küresel Asansör Markasının Hayata Geçirilmesi” başlıklı asansör raporunda inşaatlarda kullanılan ithal inşaat malzemelerinin ve yabancı asansör markalarının artışındaki sebebi Türk tüketicisinin beklentisinin yükselmesine bağlıyor. “Asansörün, yapılan inşaatlarda kullanıcı ve binaları satın alan tüketicilerin doğrudan gördüğü ve önem verdiği önemli bir parça olması, bina satışı yapılırken reklam unsuru olarak kullanılması sebebiyle, bina inşa eden müteahhitler yabancı asansör markalarını her geçen gün daha yüksek oranda tercih eder duruma gelmiştir.” diye inşaatlarda ithal asansör kullanımındaki artışın sebebini açıklayan Türkiye ASFED, yabancı asansör markalarının kârlarının asıl önemli kısmını bakım onarım gelirlerinden elde etmeleri sebebiyle, finansal güçlerini kullanarak neredeyse maliyetine asansör montajı gerçekleştirdiklerini kaydetti. Müteahhitlerin hem inşaatlarına değer kattığını düşündükleri hem de yerli montaj firmaları ile aynı maliyete yabancı markaların ürünlerini satın alabilmeleri sebebiyle yabancı markaları inşaatlarında tercih ettiklerine de değinilen raporda; “Bunun sonucu tüm kullanım alanlarında yabancı marka pazar payı artmakta; asansörün aylık bakım ve onarım maliyetini karşılamak zorunda kalan bina maliklerinin aylık ödeyecekleri bakım ücreti yerli asansörlerin bakım ücretlerinin 3 ile 5 katına çıkmaktadır. Yabancı asansör markalarının bu pazarlama yöntemleri Türk tüketicisinin ödediği asansör bakım ücretlerinin çığ gibi büyümesine ve cari açığın artmasına sebep olmaktadır.” ifadelerine yer verildi.

Yerli küresel asansör markası oluşturulması ile ilgili görüşlerin yayınlandığı Türkiye ASFED raporunda sektörün güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları, tehditleri (SWOT) de aktarıldı.

Rapora göre güçlü yönler
- Asansör ve yürüyen merdiven endüstrisinin; parça, ekipman üretimi, yeni asansör kurulumu-montajı , tamir ve bakım hizmetleri tüm aşamalarında dünya kalitesinde tecrübe
- Üretim, montaj ve bakım alanlarında yetişmiş nitelikli eleman
- İhracat tecrübesi. Üretilen parça ve ekipmanların 100’e yakın ülkeye ihracatı
- Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Rusya pazarına yakınlık
- Çok sayıda firmanın getirdiği dinamizim

Rapora göre zayıf yönler
- Dünya markalarının tek çatı altında sunduğu üretim, montaj ve bakım hizmetlerini birlikte sunan bir yapının bulunmayışı
- Ortaklık yapısı içinde iş yapma kültüründe zayıflık
- 5 büyükler ile rekabet edecek sermayenin olmayışı
- 5 büyüklerin çok yüksek marka imajı
- 5 büyüklerin aynı zamanda orijin ülkeleri, ülke imajlarını da temsil etmesi ( Otis ABD, Kone Finlandiya, Schindler İsviçre, ThyssenKrupp Almanya, Hitachi Japonya)
- 5 büyüklerin Ar-Ge’ye önemli kaynak ayırması
- Çok sayıda küçük ölçekli firmanın rekabeti

Rapora göre fırsatlar
- 60 milyar dolarlık dünya piyasasından pay alma
- Yüksek kârlılık oranları ile çalışma
- Büyük ölçekli firmalar ile ölçek ekonomisi oluşturulması, maliyet avantajı
- Nitelikli ve orta-düşük nitelikli işgücü için istihdam potansiyeli
- Ar-ge potansiyeli
- Dünya pazarına açılmayla yurtiçi ekonomik dalgalanmalardan etkilenmeme

Rapora göre tehditler
- 5 büyüklerin ilk kurulumda uyguladığı öldürücü fiyat rekabeti
- 5 büyüklerin yerli firma satınalma stratejisi
- İnşaat sektöründeki yavaşlama
- Çin menşeli dünya markası oluşumu

Yerli küresel marka oluşturulmasının en az 100 yıllık tecrübeye sahip, finanasal olarak çok güçlü 5 büyük dünya markası karşısında çok zorlu bir süreç olarak göründüğü ifade edilen raporda, “Ancak diğer taraftan Türk asansör sektörünün imalat, montaj ve bakım konusundaki tecrübesi ve ihracat tecrübesi bu mücadeleyi başarabileceğini gösteriyor. Mevcut dünya pazar büyüklüğü dikkate alındığında, yerli küresel marka oluşturulması ile 10 yıl içerisinde 10 milyar dolarlık bir hacme ulaşılması imkân dahilinde.” denildi.

Yerli küresel asansör markasının yurtiçinde olgunlaşarak dünya pazarına çıkmasının en akıllıca yol olacağını savunan Türkiye ASFED, asansör sektörünün, birçok farklı mühendislik ve iş kolunun birlikte çalışmasını gerektiren, bünyesinde imalat sanayi, inşaat, tamir bakım hizmeti sunumunu barındıran, çok yönlü bir iş alanı olduğunu da kaydettiği raporda şu ifadelere yer verdi; “İmalat, montaj ve asansör bakımı rollerinin Türk asansör firmaları için keskin çizgilerle ayırmış olması sebebiyle, farklı iş yapma biçimi ve farklı gereksinimleri olan bu iki yapının birlikte uyum içinde, tek marka, tek firma olarak çalışabilmesi için dünya pazarlarına çıkmadan önce olgunlaşma, uyum içinde çalışma zamanına ihtiyacı vardır.

Bu sebeple oluşturulacak yapının ilk yılının yurtiçinde kuruluş, örgütlenme, pazarda tutunma yılı olarak planlanması; ikici yılın yurtiçi pazarda dünya firmaları ile rekabet edecek seviyede sahaya inme, varlığını ispatlama ve üçüncü yıl yurtiçinde edinilen tecrübe ile dünya pazarlarına açılma yılı olarak planlanması uygun olacaktır.”