29 Ocak 2021,İTHAL EDİLEN ÜRÜNLERİN TAMAMINA YAKINI ÜLKEMİZDE ÜRETİLİYOR, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

İTHAL EDİLEN ÜRÜNLERİN TAMAMINA YAKINI ÜLKEMİZDE ÜRETİLİYOR

İthal edilen ürünlerin tamamına yakınının Türkiye'de üretildiğini söyleyen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı  Tayfun Küçükoğlu, "İhtiyacımız; Ar-Ge faaliyetlerimizin daha da geliştirilmesi, ithal ürün kullanımının daha sınırlı bir alanda kalmasının sağlanması ve aynı zamanda ihracatımızın gelişimine de katkı verilmesidir." dedi.

Yeri üretim kullanımı ile ilgili oluşan gündeme ilişkin değerlendirmelerini sorduğumuz Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Hepimiz biliyoruz ki ithal edilen ürünlerin tamamına yakını ülkemizde üretiliyor. İhtiyacımız; Ar-Ge faaliyetlerimizin daha da geliştirilmesi, ithal ürün kullanımının daha sınırlı bir alanda kalmasının sağlanması ve aynı zamanda ihracatımızın gelişimine de katkı verilmesidir. Ar-Ge faaliyetlerinin gelişmesi, hali hazırda ithal edilen akıllı malzeme diye de adlandırdığımız katma değerli ürünlerin ülkemizde üretilerek ithalatımızın azalmasını sağlar.” dedi.

Sayın Başkanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Okurlarımıza Türkiye İMSAD’ı ve faaliyetlerini anlatır mısınız?
Mart ayında gerçekleştirdiğimiz 37. Olağan Seçimli Genel Kurulu’nda değerli hazirun 2020-2023 Yönetim Kurulu’nu belirledi. Yönetim Kurulu Üyelerimizin teveccühü ile ben de Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildim. Yıllardır yönetim kurullarında görev aldığım Türkiye İMSAD’ın yeni döneminde Başkanlığı üstlenerek, sektörümüze daha aktif hizmet edeceğimiz için son derece gururluyum.

Bugün 89 firma, 52 sektör temsilcisi dernek ve 3 üniversite üyesiyle sektörü tek çatı altında toplayan Türkiye İMSAD, inşaat malzemesi sanayisinin tüm gruplarını temsil ederek sektörde önemli bir rol ve sorumluluk üstleniyor. 36 yıllık bir çatı kuruluşu olan Türkiye İMSAD’ın üyeleri, yaptıkları yatırımlarla, ticari faaliyetleriyle, yarattıkları istihdamla ve dış ticaretteki başarılarıyla, ülkemizin kalkınmasına yüksek katkı sağlıyor. Gelecek yıllarda katkımızın öneminin daha da artacağına inanıyoruz.

Türkiye İMSAD olarak her biri birbirinden kıymetli Yönetim Kurulu arkadaşlarımla birlikte ülkemize ve sektörümüze fayda sağlamak, yapılarda yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla ve bunun getirdiği sorumlulukla çalışacağız. Bir önceki dönemde de yönetimdeydim ve o dönemde planlanmış, fevkalade başarılı çalışmalarımız var. Bu çalışmaları bir an önce tamamlamak en büyük hedefimiz. Bunu bir bayrak yarışı olarak değerlendirebiliriz. Biz, bayrağı devraldık ve aldığımız yerden daha ileriye taşımak görevimiz. Esas olan istikrar ve sürdürülebilirlik...

Türkiye İMSAD üye yapısı, komiteleri, çalışmaları ve etkinlikleri ile birçok sektöre örnek olmaya devam ediyor. 36 yıla sığdırılan çok sayıda zirve, etkinlik, toplantı, kamu temasları, proje, rapor ve yayınlar ile paydaşlarımıza en yüksek değeri katmayı hedefledik. Bu önemli çalışmaları, önümüzdeki yıllarda da aralıksız sürdüreceğiz.

Türkiye İMSAD olarak, sektörümüzün yurtiçi ve dışında yüksek gelişme potansiyeline inanıyoruz. Bu gelişimin istikrarlı ve sürdürülebilir olması adına faaliyetlerimizi geliştirmeye kararlıyız. Bir önceki dönemde yönetimde birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla yürüttüğümüz projelerimize, yeni dönemde de tüm hızıyla devam edeceğiz. Üyelerimizden gelecek katkı ve öneriler ile yeni projeleri de hayata geçirmeyi hedefliyoruz.

Türkiye İMSAD ülkemizin gelişiminde lokomotif, sektörde ise önemli rol ve sorumluluğa sahiptir. Söz konusu bilinç ile 2020-2023 döneminin gelişen koşullarına tam uyum sağlayarak ülkemiz ve sektörümüz adına öncelikli olarak odaklanmamız gereken konuları kolektif birikimimiz ile belirleyeceğiz.

Türkiye inşaat malzemeleri sektörü 2020 yılını nasıl geçiriyor? 2021 için öngörüleriniz nelerdir?
Türkiye inşaat malzemesi sanayisi, oldukça zor bir dönemde aldığı önlemlerle üretmeye devam ederek, küresel pazarda güvenilir bir iş ortağı olduğunu bir kez daha gösterdi.

İnşaat malzemesi sanayisinde özellikle satış kanallarını çeşitlendiren firmaların, kapanan ve açılan pazarları hızlı ve etkin bir şekilde yönettiğini görüyoruz. Alıcılara ürün sağlarken en önemli güçlükler lojistik tarafta; limanlarda, sınır geçişlerinde ve depolarda yaşandı.

Avrupa pazarında bu sorunlar hızlıca çözülebildi. Bunun dışında hammadde tedarikinin sürekliliği de hassasiyetle yönetilmesi gereken bir alan oldu. Finansal süreçlerin de her zamankinden fazla bir hassasiyetle yönetildiğini söyleyebiliriz. Devlet ve finans kurumları tarafından sağlanan destekler en verimli şekilde kullanılmaya gayret edildi.

İnşaat malzemesi sanayi üretimi 2020 yılı ilk çeyreğinde yüzde 8,1 büyüme gösterdi. Covid-19 salgını ile ortaya çıkan koşullar nedeniyle inşaat malzemeleri sanayi üretimi nisan ayında bir önceki yıla göre yüzde 24,1, Mayıs ayında yüzde 26,8 düştü. Haziran ayında ise inşaat malzemesi sanayi üretimi geçen yılın haziran ayına göre yüzde 27 arttı. Haziran ayındaki üretim artışında ara verilen işlerin yeniden başlamasıyla dış pazarların açılması etkili oldu.

Türkiye, inşaat malzemesi üretiminde dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri. 2019 yılında 21,5 milyar dolar değerinde 50 milyon ton inşaat malzemesi ihraç eden inşaat malzemesi sanayimizin rekabet gücü ve istihdam kapasitesini koruması, ülkemiz ekonomisi için de son derece önemli. Bulunduğumuz coğrafyada ve tüm kıtalarda ihracat yapma kapasitesine ulaşmış Türkiye inşaat malzemeleri sektörü, gelişimi ile ülkemiz adına gururlanmamızı sağlıyor.

İnşaat malzemesi sektörü, inşaat endüstrisinin sanayi tarafını temsil ediyor ve ülkemizin dış ticaretine, istihdam ve büyümesine olan katkısıyla müteahhitlik, mimarlık, gayrimenkul ve teknik müşavirlik sektörlerinden ayrışıyor. Ağırlıklı taşa-toprağa dayalı, kendi maden yataklarımızdan elde edilen madenlerin işlendiği bir sektörden bahsediyoruz. Otomotiv de dahil olmak üzere, ülkemize en yüksek katma değer, inşaat malzemesi sektörü tarafından sağlanıyor.

Ülkemiz için stratejik öneme sahip olan sektörümüz Türkiye’nin dünya çapında rekabet edebildiği sektörler arasında bulunuyor ve dünya ihracat sıralamasında ilk 10 içinde yer alıyor.

2019 yılında ihracatı 21,5 milyar dolara ulaşan inşaat malzemesi sektörü şu anda otomotiv, tekstil ve hazır giyimden sonra en yüksek ihracat yapan üçüncü sektör konumunda. Türkiye’nin toplam ihracatının miktar olarak neredeyse üçte birini, inşaat malzemeleri sanayisi gerçekleştiriyor.

İnşaat malzemesi sektörü halen dünyada 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyor. Bir taraftan ülke ve bölge çeşitliliği artırılırken diğer taraftan global trendler takip edilerek ürün çeşitliliğinin artırılması ve katma değerli ürün üretimine öncelik verilmesi gerekiyor. Rakiplerimiz karşısında avantajlı konumda kalmak ancak bu şekilde mümkün olabilir. Aksi takdirde ihracatımız miktar olarak artsa bile birim değer olarak gittikçe azalacaktır.
Önümüzdeki süreçte şüphesiz inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi sağlıklı yaşam için yeni alanlara yönelecek. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere sürdürülebilir, çevre dostu ve enerji verimli ürünlere yönelik ilgi daha da artacak.

Dolayısıyla bugün yeni dönemin yol haritalarını netleştirme, oluşturma gayretindeyiz. Pandemi dönemini üretkenlik ve mücadele anlamında yüksek başarı ile yöneten sektörümüz, şu an geleceğe odaklanma sürecinde.

Yaşanan global değişikliklerin ülkemizin gelişimini olumlu etkileyeceğini, bu süreçte proaktif, hazırlıklı ve tedbirli olmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye, küresel anlamda daha stratejik, daha güçlü bir ülke olma yolunda önemli bir fırsat yakaladı. Bu fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz. Hem bulunduğumuz coğrafyada hem de dünya ihracat pazarında öne çıkan ülkelerle rekabetimizi sürdürürken bu zorlu dönemi lehimize çevireceğimize inanıyoruz.

Türkiye İMSAD olarak Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, inşaat malzemelerinin yüzde 100 yerli olması için çalışma başlattıklarını duyurması üzerine bir açıklama yaptınız. Açıklamanızda; “Ürünlerimizin kalitesi ve ihracat performansımız Türkiye inşaat malzemesi sanayisinin gücünü yansıtıyor. Dış Ticaret Endeks raporlarımız da gösteriyor ki ‘Made in Turkey’ algısı henüz iç pazarda hak ettiği değeri göremiyor. İç pazarda da yerli malzemeye duyulan güvenin artması gerekiyor.” dediniz. Asansör sektöründe de sıkça gündeme taşınan bu sorunun aşılması adına neler yapılabilir?
Hepimiz biliyoruz ki ithal edilen ürünlerin tamamına yakını ülkemizde üretiliyor. İhtiyacımız; Ar-Ge faaliyetlerimizin daha da geliştirilmesi, ithal ürün kullanımının daha sınırlı bir alanda kalmasının sağlanması ve aynı zamanda ihracatımızın gelişimine de katkı verilmesidir.

Ar-Ge faaliyetlerinin gelişmesi, hali hazırda ithal edilen akıllı malzeme diye de adlandırdığımız katma değerli ürünlerin ülkemizde üretilerek ithalatımızın azalmasını sağlar. Verilere baktığımızda en çok ithal ettiğimiz ürünlerin ya ölçek veya kapasite sorunu sebebiyle ithal edilen yapı kimyasalları, armatür gibi ürün gruplarındaki hammadde ve yarı mamuller olduğunu ya da katma değerli elektrik malzemeleri ve özellikli demir, çelik ve alüminyum ürünleri olduğunu görüyoruz.

Diğer taraftan ülkemizin hem miktar hem de kalite açısından tüm ihtiyacını karşılayabilecek kapasitemiz olmasına rağmen, seramik, boya, aydınlatma, doğal taş, yalıtım malzemesi gibi ürün gruplarında dahi ithal edilen ürünler var.

Ancak pandemi sürecinde özellikle gayrimenkul sektöründe bu yaklaşımın değiştiğine ve birçok ithal ürünün yerini yerli ürünlerin aldığına tanık oluyoruz. Artık mümkün olduğu kadar ihracatın arttığı ithalatın azaldığı bir dengeyi kurmaya çalışmalıyız.
Ülkemizdeki inşaatlarda özellikle yerli ürünlerin kullanılması gerektiğini, Türkiye İMSAD olarak her platformda dile getiriyoruz. Bunu bir yerli malı seferberliği olarak değerlendirebiliriz.

Türkiye inşaat malzemesi sanayisi gelişen, değişen ve yükselen tüketici beklentileri ile önemli gelişim hareketi içinde. Sadece kendine değil içinde bulunduğu coğrafyaya yetecek kadar üretim gücümüz bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye inşaat malzemeleri sanayisi, bugün ithalatının 3 misli ihracat yaparak ülkemizin gelişimine kritik fayda sağlıyor. Hedefimiz, Covid-19 sonrası 5 yıllık süreçte ithalatın 4 misli ihracat seviyesine ulaşmak ve ülkemize sağladığımız cari fazlayı artırmaktır. Çünkü teknik, teknolojik, altyapı ve insan kaynağı açısından bu potansiyele sahibiz.

Bulunduğumuz coğrafyada ve tüm kıtalarda ihracat yapma kapasitesine ulaşmış Türkiye inşaat malzemeleri sektörü, gelişimi ile ülkemiz adına gururlanmamızı sağlıyor.

Ürünlerimizin fiyat ve kalite performansı, güvenilirlik ve rekabet gücümüzü artırırken, aynı zamanda pazar payı ve pozitif algının da artmasına olanak veriyor. İçinde bulunduğumuz bu ‘yeni normal dönemde’ sabırlı, planlı ve stratejik hazırlıklarla, gelişimimizin artan ivme ile devam edeceğine eminiz.

Gelişmiş ülkelerin de aralarında bulunduğu ihracat portföyümüz, kapasitemiz, rekabetçilik gücümüz, gelişen algımız da; ülkemize yönelik inşaat malzemeleri ithalatını azaltma potansiyelimizi işaret ediyor.

İthalatı azaltma sürecinde kamu ve özel sektörün yerli yapı malzemesi kullanımında örnek hamleler yapmasını fevkalade önemsiyoruz. Referans olması açısından özellikle gündemde örnek oluşturan büyük projelerde yerli malzemelerin daha yüksek oranda kullanımı ithalatı azaltma adına hem algı hem de miktarsal boyutta katkı verecektir. Ardından dünyaya açılma imkanı yakalanarak Türk malı malzeme her yerde kullanılması sağlanabilir. Sektör ancak bu şekilde niş ürünlere geçebilir.

İtalya buna güzel bir örnek. İtalya’ya baktığınız zaman, bugün aklınıza herhangi bir İtalyan seramik markası gelmez. ‘İtalyan seramiği’ gelir. Markalar ön plana çıkmaz ama ‘Ceramic Of Italy’nin şartları içerisinde öyle iyi destekler görürsünüz ki onun bir parçası olmaktan gurur duyar ve dünyada fark yaratırsınız. Bunu Türkiye’de sağlayabilmek; fırsatları değerlendirip, zaman, finans ve insan kaynaklarını düzgün ve hızlı kullanmak adına yapacağımız çok iş var.

Hızla büyüyen ve büyümeye devam eden Türkiye, yabancı firmalar için verimli bir pazar ve güçlü bir müşteri haline geldi. Birçok sektörde olduğu gibi asansör ve yürüyen merdiven sektöründe de global ölçekteki firmalar sektör için önemli bir sorun. 40 yıl önce tamamen yabancı markalardan oluşan asansör sektöründe yalnızca bakım hizmeti verebilen Türk firmaları, bugün asansör aksam parçası imalatı, yerli bileşenlerden oluşan asansörün montajı ve bakımını yapabilir hale geldi. Sektörümüz ürünlerini dünyanın dört bir yanına ihraç etmeye başladı. Sektörümüzde özellikle kamu işlerinde yabancı markaların tercih edildiği gibi bir algı hâkim. Bu algıyı kırmak ya da kamu projelerinde yerli üretim asansör ve yürüyen merdiven kullanımını yaygınlaştırmak adına neler yapılmalıdır? Sektörümüze bu konu ile ilgili destek ve önerileriniz nelerdir?
Sizlerin de bildiği gibi asansör sektörü diğer inşaat malzemesi alt sektörlerinden biraz daha farklı bir yapıya sahip. Sektörden edindiğimiz bilgilere göre asansör sektörü yerinde montajı yapılan az sayıda üründen birisi. Üretim şekli de aynı şekilde diğer sektörlerden ayrışıyor. Montaj ve çok çeşitli aksam farklı farklı firmalarda yapılıyor. Yurtdışında bu sektörde büyük montaj firmaları, küçük aksam üreticisi firmalar var. Ülkemizde ise bunun tam aksine çoğunlukla küçük montaj firmaları, büyük aksam üreticisi firmalar mevcut. Dolayısıyla öncelikle yapılması gerekenlerin başında montaj firmalarının güçlenerek markalaşması ve kurumsal hale gelerek müşteriye daha sürdürülebilir olduğunu göstermesi geliyor. Müşteri sonuçta özellikle asansör gibi bir ürünü aldığı firmanın 3-5 sene sonra hala faaliyette olup olmayacağı hakkında tahmin yürütmek istemez. Biz diğer sektörlerde olduğu gibi asansör ve yürüyen merdiven sektöründe de marka olunması gerektiğini değerlendiriyoruz. Sektörün gelişimi için ölçek ekonomisinin yakalanması gerekiyor.

Diğer taraftan yerli tanımını da doğru yapmakta fayda görüyorum. Biz, Türkiye İMSAD olarak ülkemizde yatırım yapmış, tesis kurmuş, istihdam yaratmış her firmaya yerli gözüyle bakıyoruz. Ülkemize yatırım yapmış üretici yabancı markaların rekabetin daha sağlıklı hale gelmesi, kalitenin ve satış sonrası hizmet algısının artması konusundaki katkıları da yadsınamaz.