04 Eylül 2022,Kamu & Sektör Ankara'da buluştu, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

Kamu & Sektör Ankara'da buluştu

Kamu ve Asansör Sektör Buluşması Semineri 21 Temmuz'da Ankara'da yapıldı. Seminer, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ankara Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, Türk Standardları Enstitüsü ile Türkiye Asansör Sanayicileri Federasyonu (TASFED) ve Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER) iş birliği ile gerçekleştirildi. Seminer, sektör temsilcilerinin beklenti ve taleplerini birinci ağızdan kamu yetkililerine iletmelerine fırsat verdi. 

Seminere, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Denetim ve Gözetim Şube Müdürü Mehmet Cevher, Ankara Sanayi İl Müdürü Muhammed Polat, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Meteoroloji ve Sanayi Ürünleri Güvenliği Genel Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Sıdıka Çiğdem Kanmaz, Sanayi Genel Müdürlüğü Makine Daire Başkanı Dinçer Gonca, AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Bulgurluoğlu ile AYSAD Genel Sekreteri Harun Şimşek de katıldı. 

Seminerde, asansör montajından sorumlu olanların yükümlülükleriyle ilgili sunum yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Asansör ve Teleferik Sanayi Şube Müdürü İlyas Menderes Büyüklü, Haziran 2016 tarihinde yürürlüğe giren Asansör Yönetmeliğini hatırlattı. Büyüklü, “Zaman içerisinde görüyorum ki, yönetmeliği rafa kaldırmışız gibi bir durum var. Teknik düzenlemeyi unuttuk. Buradaki asgarî şartlar teknik düzenleme şartlarıdır. Bunu unutmamalıyız” dedi. 

Asansör Yönetmeliğinin sektör için “kırmızı çizgi” olduğunun altını çizen Büyüklü,  “Gümrük Birliğinin içerisinde olduğumuz sürece, devletimiz kabul ettiği ve sürekliliğini istediği sürece Asansör Yönetmeliği hayatta olacak. Asansör Yönetmeliği’nin de gereklilikleri ile hayatta olması gerekiyor. Bugün bu ülkede, Asansör Yönetmeliği’nin temel felsefesini benimseyenlerin sayısı 5 kişiyi geçmez” dedi.  

Teknik dosyalarda karşılaşılan hatalara da dikkat çeken Büyüklü, “Bugüne kadar bir tane doğru düzgün teknik dosyaya rastlamadım. Asansör monte eden teknik dosyayı hazırlamakla ve yönetmeliğin öngördüğü süreyle saklamakla yükümlü. En önemlisi de bu yönetmeliğin 19’uncu madddesine göre uygunluk değerlendirme işleminini yapar veya yaptırır” diye konuştu. 
Asansör montajcsının sorumluluklarını vurgulayan Büyüklü, talep üzerine montajcının asansör güvenlik aksamını sağlayan herhangi bir işletmeci hakkındaki bilgiyi gerektiği zaman bakanlığa sunmakla yükümlü olduğunu hatırlattı. Sektörün dokümantasyon konusunda eksikliklerinin olduğunu belirten Büyüklü, “Asansör monte eden tedarik ettiği asansör güvenlik aksamlarını kimden ve ne zaman tedarik ettiği gibi bilgileri döküman etmeli. Bu bilgiyi bakanlık istediği zaman veremiyorsunuz. Bu bir yükümlülük.

Son kontrolcünün elinde yük bulunmak zorunda. Bulundurduğu bir yükü neden muayenede biz kullandırtmayalım? Bunun neresi zor? Onaylanmış kuruluşlar da kendisini hem kopyala yapıştır yapanlara hem de uygunluk değerlendirme işlemini bilmeyen asansörcüye teslim ediyor. Birbirine bir teslimiyet söz konusu. Sonuç olarak sektör, uygunluk değerlendirme kavramını bilmiyor. Biz, bu anlayışla küresel bir firma çıkaramayız.

Asansör montajcısının asansörün risk taşıması durumda, kullanıcıların sağlık ve güvenliğini korumak amacıyla ortaya çıkan riski araştırmakla sorumlu olduğunu vurgulayan Büyüklü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uygun görüldüğünde de asansörle ilgili uygunsuzluk ve yapılan şikâyetlerin kayıtlarını tutmak zorunda. Asansör monte eden tip, parti veya seri numarası gibi tanımlamaya yarayan tüm bilgileri asansörün taşımasını sağlar. Asansör monte edenin piyasaya arz ettiği asansörün üzerinde kendi adını, tescilli ticari unvanını veya tescilli ticari markasını ve kendisiyle iletişime geçilecek adres bilgisini bulundurmak zorunda. Adres, asansör monte eden ile irtibata geçilecek tek noktayı belirtmek zorundadır.

Tescil başvurusu, asansörün piyasaya arz edildiği tarih itibarıyla 60 gün içerisinde söz konusu asansörün piyasaya arz eden asansör monte eden tarafından yapılır. Son günlerde bu tescil sürelerine riayet edilmediği için birçok firmamızın ceza yediğini de görüyoruz. Son zamanlarda çeşitli lokasyonlardan ceza kararlarına karşı mahkemeye açılan iptal davaları önümüze gelmeye başladı. Savunmaları okuduğumda gerçekten üzülüyorum. Burada süreç net.” 

Seminerde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Metroloji ve Sanayi Ürünleri Güvenliği Genel Müdürlüğü Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Muhammed İspiroğlu, asansör piyasa gözetimi ve denetimi yönetmeliğiyle ilgili bir sunum gerçekleştirdi. PGD Yönetmeliği kapsamında denetim süreçlerinin nasıl gerçekleştirildiği, tespit edilen uygunsuzluklara ilişkin idari yaptırım kararlarına temel oluşturan para cezalarının nasıl belirlendiğine yönelik bilgi paylaştı. İspiroğlu, şunları söyledi: “Kriterler risk seviyesine göre bir revizyon geçirdi. Düşük risk, orta risk ve ciddi risk olmak üzere üç ayrı kategoriye ayrılarak bu risk seviyeleri belirlendi. Burada bir asansörde tespit edilen birden çok uygunsuzluk olabilir ama en güçlü riski barındıran uygunsuzluk o asansörün uygunsuzluk seviyesini belirliyor. 

Düşük risk tespiti, direkt İl Müdürlüğü denetçisi tarafından test ve muayeneye yönlendirilmeden de belirlenebilir. Aynı zamanda bu, test ve muayene hizmeti alınarak da belirlenebilir. Eğer İl Müdürlüğü tarafından düşük risk kararı verilirse, bunun uygun hale getirilip getirilmediğinin kontrolünün yine İl Müdürlüğü denetim personeli tarafından gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ancak test ve muayene hizmeti alınması durumunda ise bunun takip kontrolünün yapılarak takip raporunun İl Müdürlüğü’ne sunulması gerekiyor. Burada sorumlunun düzeltme faaliyetini gerçekleştirmemesi durumunda, Sorumlu her zaman asansör monte eden değil, yönetmelik ilk başta asansör monte edeni savunması adına ilk başta asansör monte edene gönderiyor. Bu noktada, kendisinden kaynaklanmadığını ispatlaması durumunda da asansör monte eden bu sorumluluktan kurtuluyor. Daha sonra tespit edilen ilgili sorumluya ilişkin düzeltme faaliyetleri veya idari işlemler uygulanıyor. Burada asansörün kullanıma kapatılması gibi bir durum yok. Bunun sebeplerinden bir tanesi düşük riskli kriterlerin arasında yapıdan kaynaklı hususlar yer aldığı için düşük risk tespitinde asansörün kullanımına bu mevzuat kapsamında izin veriliyor ve hizmetten men edilme gibi bir prosedür düşük risk testinde uygulanmıyor.

Orta risk, sadece TSE tarafından gerçekleştirilen muayene sonucunda belirlenebilir.  Orta riski aslında periyodik kontrol sonucundaki sarı etikete benzetebiliriz. Onda da takip kontrol süreci boyunca asansörün kullandırılmasında sıkıntı yok, yalnız takip kontrolünde uygunsuzluklar giderilmezse de asansörün mühürlenerek hizmetten men edilmesi gibi bir süreç var. Bununla birlikte eğer sorumlu, asansörü düzelttirmezse buradaki gerekli düzeltme işlemlerinin mühür bozma tutacağı sonrasında bina sorumlusu tarafından yapılması gerekiyor. Burada da ortaya çıkan masraflar mahkeme yoluyla bizim tespit ettiğimiz sorumluya, bina sorumlusu tarafından rücu ettirilmesi gerekiyor.

Ciddi risk tespiti direkt İl Müdürlüğü tarafından verilemiyor. Test ve muayene sonucunda ciddi risk şüphesi tespitinde bulunulması durumunda bina sorumlusunca kullandırılmaması gerekiyor. Ciddi riski kırmızı etiket gibi düşünebiliriz, bu risk tespitinden sonra asansör mühürlenerek hizmetten men edildi, daha sonra mührün açılıp düzeltici faaliyetin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu da yine orta riskte olduğu gibi eğer sorumlu yükümlülüğünü yerine getirmezse, bina sorumlusu tarafından uygun hale getirilmesi lazım ki kullanıma açılabilsin.

- Savunma süreci
Asansör PGD Yönetmeliği’nde ilk başta asansör monte edenden bir savunma talep edilmekte ve bu söz konusu savunmanın 13 gün içerisinde denetimi gerçekleştiren İl Müdürlüğü’ne asansör monte eden tarafından gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu savunmanın değerlendirilmesi sonrasında asansör monte eden mi yoksa bakımı üstlenen yeni diğer bir firma mı bundan sorumlu olduğuna yönelik karar süreci başlar. Daha sonra sorumluya yönelik 30 günlük düzeltme süresi verilir. İl Müdürlüğü test ve muayene planını asansör monte edene bakım faaliyetini yürüten yetkili servise ileterek test ve muayeneye davet ediyor. Burada asansör monte edenin veya asansör monte edenin yetkili servisinin test ve muayeneye iştirak etmesi zorunludur. Asansörle ilgili en fazla bilgi sahibi olan asansör monte edendir, bu nedenle biz asansör monte edeni ve yetkili servisinin katılımını zorunlu tutuyoruz ki test ve muayene esnasında orada bulunsun. 

7223 Sayılı Kanun gereği asansörde uygunsuzluk tespiti yapıldığı anda, risk seviyesi ne olursa olsun bir uygunsuzluk varsa direkt idari işlem uygulanıyor. Bu idari işlem, asansörün güvenli bir şekilde piyasaya arz edilmediği veya güvenli bir şekilde piyasada bulundurulmadığı için uygulanacak idari bir işlem. Bu direkt düzeltme faaliyeti öncesinde sorumlu tespit edildikten sonra uygulanan bir işlem. İkinci bir idari işlem de eğer bu uygunsuzluk düzeltilmezse uygulanacak işlem.

-İhbar veya şikayet üzerine PGD süreci
PGD denetimlerinin bireysel ihbar veya şikâyet üzerine gerçekleştiriliyor. Bir asansöre ilişkin bir şikâyet geliyor. Asansör PGD’ye alınıyor ve güvensiz çıkıyor; makina-motor grubundan dolayı da asansör güvensiz çıkabiliyor. Binanın yönetimi, sitedeki tüm asansörlerin PGD’ye tabii tutulmasını talep ediyor. Böyle bir sürecin yürütülmesi amacıyla da 11’inci madde düzenlendi. Bu maddede de PGD’ye tabii tutulacak asansörlerin içerisinden belli bir asansörün seçilmesinde, bu asansörün bilgi etiketi, daha önce elde edilen kanıtlar kullanılarak bu asansörlerin bir kısmı PGD’ye tabii tutulsun şeklinde bir dayanak maddesi yazılmış oldu.
 
- Marka ve model verilerine ASTAK üzerinden erişim
Güvenlik aksamlarına ilişkin PGD süreçleri Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği kapsamında gerçekleştiriliyor. Denetime konu güvenlik aksamları yerli ve ithal ürünlere yönelik yapılıyor. Asansör Yönetmeliği (2014/33/AB) EK 3’te yer alan güvenlik aksamlarından, ASTAK’ta A tipi muayene kuruluşları tarafından gerçekleştirilen periyodik kontrolde yeni bir modül açıldı. Bu modülde karşılaşılan güvenlik aksamlarının marka, model bilgileri girildi. Biz şu an bu marka model bilgilerine ASTAK üzerinden erişebiliyoruz. Elimizde var olan 72 marka, 560 model hız regülatöründen güvenlik tertibatında da yine 98 marka 499 model, tamponda da 88 marka 457 model üzerinden bu veriler şu an elimizde. Denetimler şu an gerçekleştiriliyor, bunlarla ilgili düzeltme süreçleri veya uygunsuzluklar giderilmediği durumda imha işlemleri şu an yürütülüyor. Test ve muayene faaliyeti de Bakanlığımız tarafından TÜRKAK’ın 17025 Akreditasyonuna sahip laboratuvarı MESYEB tarafından yürütülmekte."
 
Seminerde, Türk Standardları Enstitüsü Yüksek Mühendisi Yavuz Çetinkaya da konuştu. Çetinkaya, periyodik kontrol süreçleri ve PGD kapsamında test ve muayenelerin değerlendirilmesi üzerine sunum yaptı, 2020 yılında gerçekleştirilen asansör kontrol sonuçlarına göre asansörlerin yüzde 88’inin uygun olmadığını belirterek şunları söyledi: “Bununla birlikte tescil öncesi ilk periyodik kontrollerde, yani asansör monte eden tarafından ilk defa kullanıma açılacak veya daha önce kullanılmamış olan asansörlerin de yüzde 62’sinin uygun olmadığı görülmüştür. 2021 yılı içindeki sonuçlara bakarsak, asansör kontrol sonuçlarının yüzde 87’sinin uygun olmadığı tespit edilmiştir. 2021 yılında tescil öncesi ilk periyodik kontrollerde henüz kullanıma açılmamış asansörlerin asansör monte eden tarafından monte edildiği durumlarda yüzde 58’inin uygun olmadığı tespit edilmiştir. Buradan yola çıkarak asansör periyodik kontrollerine taraf olan bina sorumlusu, asansör yaptırıcısı, asansör monte eden ve etkili servislerin asansörle ilgili mevzuatlara teknik düzenlemeler ve standartlar doğrultusunda farkındalığının artırılması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.”

Türk Standardları Enstitüsü Muayene Uzmanı Abdulhadi Şengül de seminerde, sahada karşılaştıkları eksiklikleri anlattı, deneyimlerini paylaştı. Asansör test ve muayenelerinde sıklıkla karşılaşılan uygunsuzluklarda acil aydınlatmanın öne çıktığına değinen Şengül, şunları söyledi: “Asansör kabininin içerisinde veya kabinin tavanında kabin merkezinde veya kabin tavanından bir metre yükseklikte ve her alarm çalıştırma tertibatının bulunduğu yerde bir adet acil aydınlatma tertibatına ihtiyacımız var.

Kabin alanının belirlenmesi, kabin içerisine kaç kişi binecek, asansör kaç kiloluktur, bu etiketin önemi nedir sorusunun cevabı burada ortaya çıkıyor. Kullanılabilir kabin alanı, kabindeki insan sayısı AB uygunluk beyanına göre belirleniyor. 10 kişilik bir asansörün içerisine 4 kişilik bilgisi yazıldığında bu asansör 4 kişilik olmuyor. PGD kapsamında TSE uzmanı geldiğinde AB uygunluk beyanını alır, orada 10 kişilik asansör gördüyse yük testini ona göre yapar.. Burada sizin aşırı yükünüzün nasıl çalıştığı, freninizin nasıl devreye girdiği buna göre değerlendirilir. Sizin 10 kişilik asansöre 8 kişilik fren blogu takmanız nasıl uygun değilse, aşırı yük tertibatının da 10 kişilik asansör için 880 kilo ayarlanması gerekirken 600 kilo ayarlanması da aynı şekilde uygun değildir.

81-20 standardıyla birlikte ülkemizde uygulanmaya başlayan ancak 2006 yılından beri aslında standartta da yazılı gelen 81-28 standardına yönelik haberleşme alarm tertibatı,  2017 yılında 81-20 standardının zorunlu uygulamaya girdiği tarihten sonra biz muayene yaptığımız asansörlerde bu tip bir haberleşme yöntemi aradık. 81-28 haberleşme sistemi de bugün itibarıyla tüm asansörlerde olması gerektiğini söylüyoruz. Bu haberleşme sistemi öyle bir yerde olacak ki hem kuyu içerisinde hem kabin üstünde hem makine dairesinde hem de kabin içerisinde acil durumda insanların içeride kalması gibi durumlarda kurtarmasını sağlayacak asansörcüyle veya kurtarıcı ile sürekli iki yönlü haberleşmeyi sağlayacak şekilde olmalıdır. Alarm butonuna bastığınız zaman kullanıcının herhangi bir şey yapmaya gerek kalmaksızın kurtarılması için iletişime geçileceği bir yer anlamına geliyor.

Asansör durak ve kabin kapılarımızı paslanmaz çelikten seçebileceğiniz gibi cam kapılardan da seçebiliyorsunuz. Paslanmaz kapılarda olduğu gibi camlı kapılarda da bu dayanımın sağlanmasını bekliyoruz. Özellikle 2018 yılına kadar camlı kapılardan yangın dayanım sertifikalarının olmadığı, bu tip durumlarda sorunlarla karşılaşılacağı aşikar. Üreticiler de malzeme seçerken bu gibi durumlara dikkat edilmeli. 81-20 standardıyla beraber gelen kabin kapısı, zemini, duvarları ve tavanındaki dekoratif malzemenin yangına dayanım hususu. Kabin gövdesinin yapı desteklemesinin alev almaz malzemelerden yapılması zorunludur. Bununla alakalı sahada uzmanlar yangına dayanımlı olduğunun ispatlanmasını istiyor olabilir. Bu ispat sürecinde kabin üreticisinden almış olduğunuz bir sertifika ile kabin üzerine iliştirilen etiketle sağlayabilirsiniz.

Binanın makine dairesinin yüksekliği hususları asansör firması kalıbı çakmadığı için bilmeyebilir. Bu bina yapılacaksa eğer yapılmadan önce projelendirildiği için, asansör firması da asansörü yapmadan önce projelendirdiği için mimari projeyi veya asansör avam projesini veya asansör uygunluğunun incelenmesi suretiyle makina dairesinin yüksekliğinin standartta belirtilen değerlere uygun olup olmadığına baktıktan sonra asansörü yapması, daha sonra karşılaşacağı bir uygunsuzluk denetimine veya bir risk analizine gerek kalmamasını sağlayacaktır. Bu yükseklikler çalışma alanlarındaki serbest boşluklar, panoların önündeki serbest boşluklar, geçiş alanlarındaki boşluklar da standartta ifade edilen değerlerle uygun olmak zorundadır.

Asansör kuyusunun duvarlarının tuğla veya beton duvarla örülmediği, asansör kuyusunun sonradan yapıldığı durumlarda kuyu duvarlarıyla ilgili yaşanan uygunsuzluklara şahit oluyoruz. Bunların tamamına elimizdeki cihazlarla ölçüp uygunsuzluk yazmışlığımız var. Kuyu duvarlarının bin tonluk bir kuvvete dayanmasını istiyoruz."

Seminerde Türk Standardları Enstitüsü Hizmet Yeri Belgelendirme Uzmanı Tarık Öztürk, TS 12255 standardı hakkında bilgiler paylaştı. Standardın, bakım onarım hizmeti veren asansör bakım yetkili servislerinin yapısal özellikleri, işletmeciliği, teknik donanımı, çalışanlar  ve belgelendirmeye yönelik kuralları kapsadığını hatırlatan Öztürk, servis alanı hakkında bilgi verdi. Asgarî servis alanının, servisin hizmet verdiği asansör monte eden ve asansör marka sayısı dikkate alınarak belirlendiğini söyleyen Öztürk, “Bir markaya hizmet veren firmalardan, 25 metrekare teknik alan, 25 metrekare de idari alan istiyoruz. Marka sayısı arttıkça metrekareler artıyor” dedi. 

Asansörün bakım-onarımının TS EN 13015+A1’e göre yapılması gerektiğini belirten Öztürk, asansör monte eden ile yetkili servis arasında imzalanan yetki sözleşmesinin iki yıllık süreyle noter huzurunda düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Servis teknik sorumlusunun, makina, elektrik, elektrik-elektronik veya mekatronik alanlarında eğitim veren mühendislik/teknoloji fakültelerinin birinden mezun olması gerektiğini söyleyen Öztürk, bu mühendisin tam zamanlı çalıştırılması gerektiğini vurguladı. Servisin diğer teknik bakım elemanları, iki yıllık meslek yüksekokullarının makine, elektrik, elektronik, mekatronik, otomasyon, elektromekanik taşıyıcılar veya raylı sistemler bölümlerinden mezun olması gerektiğini belirtti. 

Firmanın bakım sayısına göre değişen personel sayısı olduğuna işaret eden Öztürk, serviste bulunması gereken asgarî personel sayısının, servisin sözleşme yaptığı asansör durak sayısı dikkate alınarak belirleneceğine değindi. 

Öztürk, firmaların hizmet verdiği asansörlere göre belgelendirildiğini belirterek, belgelendirme işlemi esnasında düzenlenecek Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesine servisin, (elektrikli ve veya hidrolik tahrikli asansörlerden hangilerine) hizmet vereceği ile yetki veren, asansör monte eden firmanın/firmaların tescilli unvanı/unvanları ile hizmet verilen markaların açıkça yazılmalısı gerektiğini de hatırlattı. 

TASFED Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Özçakır, yaptığı sunumda Asansör Yönetmeliği ile Asansör Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği’ndeki maddeler üzerinden bazı hatırlatmalarda bulundu. 

Asansörün bir tasarım olduğunu ve her asansörün aynı olmadığına vurgu yapan Özçakır, asansör bakımının belli özellikleri olması gerektiğini ve her asansörün ayrı bir bakım defteri ile kayıt altına alınması, bakım prosedürünün işletilmesi gerektiğini söyledi. 

Sahadaki incelemelere değinen Özçakır, kopyala yapıştır belgelerle iş yapıldığını ve sektörün kalitesini düşürdüğünü kaydetti. 

Asansörün garanti süresine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özçakır, garanti süresinin ilk tescil muayenesinden önce başladığını hatırlattı. Duyusal incelemelerde görülen eksiklikler için de “Duyusal inceleme çok göreceli bir konu ve bunun bir yazılı metin olmasını bekliyoruz” diye konuştu. Özçakır, “Maalesef sektörde en çok standartlar konuşuluyor. Bizler esas Asansör Yönetmeliği Ek 1’deki gereklilikleri yerine getirmeliyiz. Yeniliklere kendimizi kapatmış ve körelmiş oluyoruz. Onun için sektör olarak EK 1’i çok iyi bilip, bunlar üzerinde konuşmamız daha sağlıklı olacaktır” dedi. 

Piyasa gözetimi ve denetiminde şekli uygunsuzluk başlığı altında her asansöre ceza yazılma olasılığının yüksek olduğuna işaret eden Özçakır, şunları söyledi: “Çünkü asansöre bindiğinizde ya etiketi sökülmüştür ya ampülü yanmıyordur ya bir yeri çizilmiştir. Dolayısıyla bir eksik bulunması aşikardır. Sorumlusu ise bakımı veya montajı yapan arkadaşımız. Ancak bu arkadaşımız ayda bir kere binaya uğruyor, sizin kontrole geldiğinizden üç hafta önce geldiğini düşünürsek, bu süre içerisinde bir şeyler bozulabilir. Sahadan gelen şikayetler bu yönde.”

Asansörün ilk tescilinde projenin istenmesi gerektiğini belirten Özçakır, “Proje çizilmiş, tasarım yapılmış ve tasarım sahada doğru uygulanmış mı diye kontrol etmemiz lazım. Maalesef genelde küçük firmalarımızda ustamız yapıyor, mühendis arkadaşımız bir proje çiziyor ama sağdaki ile dosyadaki birbiriyle örtüşmüyor” ifadelerini kullandı.

ANASDER Yönetim Kurulu Üyesi Ali Osman Karademir, 2021 yılına ait PGD verilerine değindi. Uygunsuzluk oranlarındaki yüksekliği gündeme alan Karademir, ceza miktarlarının yüksekliğinin altını çizdi. Karademir, “Asansör monte eden ve yetkili servisler neden tek başına sorumlu tutuluyorlar. Sorumluluğu paylaşmamız gerekmiyor mu? Asansör monte edenler ellerinden geleni yapsalar da kullanılan ürünlerde mutlaka eksiklikler çıkacaktır. Çünkü kullanılan bir ürüne PGD yapılıyor, fakat PGD çözüm sunmak yerine geçici çözüm sunarak, firmaları cezalarla sorumlu bırakıyor” diye konuştu. 

Kesilen cezaların çözüm üretmediğinin altını çizen Karademir, şunları söyledi: “Çözümler tekil değil, çoklu bakış açısıyla çözülmelidir. Asansör monte eden ve yetkili servisler olarak biz eksiğimizi kabul ediyoruz. Bizleri yetkilendiren onaylanmış kuruluşların bizden daha iyi iş yaptığını düşünmüyoruz. Her zaman asansör monte eden ve yetkili servislerin sorumlu tutulmasını kabul etmiyoruz.”

Kesilen cezaların tahsil kabiliyetinin olmadığını belirten Karademir, “Bu cezaların yüzde 70’inin tahsil edilemiyor. 12 milyonluk ceza kesildiyse bunun 3-4 milyonluk kısmı tahsil edilebiliyor. Diğer firmaların adresine bile ulaşılamıyor. Bu cezaları bizim gibi markalaşmaya çalışan firmalar ödüyor. Bu bize bir haksızlık değil mi? Bunun düşünülmesini istiyorum” dedi. 

Bakım taban fiyat uygulamasının gerekliliğinden söz eden Karademir, “Bizlerin daha kaliteli bir hizmet verme yarışında bize fırsat sağlayacak. Bu çok defa dile getirilmesine rağmen bir adım atılmadı” dedi. Karademir, kaliteli hizmet vermeyen firmaların taban fiyat uygulaması ile otomatik eleneceğini belirtti. 

Karademir, cezaların tahsil edilebilirlik oranının arttırılması için teminat mektubu istenmesi gerektiğini de söyledi. Karademir, “Asansör monte edenlerden teminat mektubunun alınması sağlanmalıdır. Böylece piyasadaki merdiven altı asansör firması azalacaktır hem de kesilen idari para cezalarının tahsilatı kolaylaşacaktır” dedi. 

TASFED ve ANASDER Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Karabay, haksız rekabet sorununa değindi. Sadece Ankara’da TSE’ye kayıtlı 240 HYB’li firma olduğunu ancak buna rağmen binin üzerinde asansör firmasının faaliyet gösterdiğini anlattı. Karabay, şunları söyledi: “Vergi mükellefi olmayan taşeron ustalarımızı da dahil ettiğimizde bu rakam korkunç seviyelere yükseliyor. TASFED olarak yaptığımız inceleme sonucu, Türkiye genelinde 3 bin civarında HYB’li firma olmasına rağmen, 20 bin civarında da asansör firması olduğunu tahmin ediyoruz. 

Bu rakamlara bakarsak, Türkiye’de hizmet veren firmalar içinde kaliteli hizmet anlayışının giderek yok olduğunu ve haksız rekabet sorunun her geçen gün daha da tırmandığını görüyoruz. Maalesef bu durum, yerli asansör sanayisine duyulan güveni temelinden sarsmakla kalmıyor, ilmek ilmek işleyerek bugünlere getirdiğimiz işlerimizi ya küresel firmalara ya da merdiven altı firmalara emanet ediyoruz. Firma sayısındaki yüksekliğin ortaya çıkardığı haksız rekabet şartları, bugün hem devleti hem de firmalarımızı  ciddi zararlarla karşı karşıya bırakıyor.” 

Yaşanan sorunların önlenebilmesi için taban fiyat uygulamasının çıkarılması gerektiğini savunan Karabay, “Taban fiyat uygulaması, öncelikle kalitesiz asansör bakımının, güvensiz asansörün ve nihayetinde haksız rekabetin önüne geçmesini sağlayacaktır” diye konuştu.  Bakım maliyetlerinin büyük şehirlerde daha yüksek olduğuna dikkat çeken Karabay, bir asansör bakım maliyeti ortalama 400 TL’yi bulduğunu, ancak 50 TL gibi düşük fiyatlarla bakım yapıldığını hatırlattı. 

Asansör periyodik kontrolüne eşlik eden asansör firmalarının A tipi muayene kuruluşlarında olduğu gibi ücrete tabii tutulması gerektiğini söyleyen Karabay, şunları söyledi: “Bu kontroller sırasında kullanılan test ve muayene gereçleri, özellikle kalibre edilmiş ağırlıklar asansör firmalarından talep edilmektedir. Periyodik kontrolü yapan test ve muayene kuruluşu kendi avadanlıklarını getirmelidir.”  

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ankara Sanayi İl Müdürü Muhammet Polat, seminerle birlikte  Ankara sanayisinin gelişimi ve uluslararası rekabet gücünün artırılmasını hedeflediklerini söyledi. Polat, “Bu seminerdeki diğer bir amacımız da sektör temsilcilerimizle bir araya gelerek işbirliğimizi ve gücümüzü büyüterek etkili hale getirmektir” dedi.  

TASFED Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Atik, asansör sanayisinin savunma ve uzay sanayisi kadar önemli olduğunu ve yaşanan talebin her gün arttığını söyledi. Avrupa standartlarının Türkiye’de uygulanabilirliği noktasında sektörün daha çok çabalaması gerektiğini vurgulayan Atik, “Mesleğimizin kıymetini bilmiyoruz. İşimizi yüceltmek için birlik ve beraberlik içinde olmalıyız” dedi. İhracatın artmasıyla birlikte ithalat oranlarında hızlı bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Atik, sektör paydaşlarından bölgelerindeki derneklere üye olmalarını ve TASFED çatısı altında yapılan çalışmalara ortak akılla destek vermelerini talep etti.

ANASDER Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başkaraağaç, ANASDER’in kamu veya özel kuruluşlar arasında köprü kurmak ve sektörün geliştirilmesini sağlamak amacıyla 1988 yılında kurulduğunu hatırlattı. ANASDER’in hemen her platformda sektörü temsil ettiğini belirten Başkaraağaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üyelerimizden alınan destekle gelen talepler doğrultusunda sorunlara çözüm odaklı yaklaşarak sektörümüzü daha ileri taşımayı amaç edinmiştir. Firma bazında veya ferdi olarak sorunlarımızı çözüme ulaştırmak oldukça zor. Meslektaşlarımızdan ricamız derneğimize üye olarak bizleri onurlandırmanız ve destek vermeniz. Bu sayede sorunlarımızın çözümü daha kolay olacaktır. Birlik beraber olunursa çözülmeyecek sorun kalmayacaktır. Sektörümüzün her yönüyle gelişmesi ve daha iyiye götürülmesi için birbirimizle fiyat rekabeti değil, yaptığımız ürün veya hizmette rekabet etmemiz gerekir.”

Programın açılış konuşmasını yapan TASFED Müdürü Gülay Pala, asansör sektörünün 2018 yılında stratejik sektör ilan edildiğini hatırlatarak, sektör temsilcilerinin çırakılan yasal mevzuatlara uygunluk aşamasında çeşitli aksaklıklarla karşılaştığına dikkat çekti. TASFED çatısı altında birleşen 18 üye dernekle birlikte sektörel sorunların çözüme ulaştırılması için aktif çalışamalar yürüttüklerine vurgu yapan Pala, sektör temsilcilerine çağrı yaptı. Güvenli asansörlerin temini açısından sektör temsilcilerine çağrıda bulunan Pala, şunları söyledi: “Sivil toplum kuruluşları ancak üyelerinin desteği ile varlığını sürdürmektedir. Sektörün çatı kuruluşu TASFED olarak derneklerimizde üye olan firmalarımızın, yapılan çalışmalara katkı koymalarını, üye olmayan sektör paydaşlarının da dernek çatısı altında bir araya gelmelerini arzu ediyoruz. Bizler ancak birlikte güçlüyüz. Sorunlarımız paylaştıkça, beraber çalıştıkça çözüme kavuşacaktır. Tüm sektör temsilcilerimizin bu konuya hassasiyet göstermelerini, birlik ve beraberliğimizi desteklemelerini bekliyoruz.”