01 Ocak 2025,Küresel Rekabetin Stratejik Cephesi Türkiye, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

Küresel Rekabetin Stratejik Cephesi Türkiye

Stratejik konumu, kaliteli üretim altyapısı ve krizlere karşı geliştirdiği esneklik sayesinde dünya pazarlarında önemli bir aktör olan Türkiye, ihracat performansıyla küresel ticaret arenasında adından söz ettiren nadir ülkelerden biri. İhracattaki başarısı ise yalnızca mevcut avantajlarına dayanmıyor, aynı zamanda geleceğe yönelik belirlediği stratejik hedeflere de dayanıyor. Bu hedefler, Türkiye’nin küresel rekabet görünümünü de etkiliyor. Çünkü Dünya Rekabetçilik Endeksi’ne göre Türkiye, 2015-2019 yılları arasında 62 ülke arasında ortalama 44’üncü sıradayken 2020-2024 yılları arasında 64 ülke arasında ortalama 50’nci sıraya geriledi.

PwC, Türkiye’nin rakip ülkeler içinde ülkenin rekabetçiliğine ilişkin göreceli konumunu incelediği “Türkiye’nin Küresel Rekabetçilik Seyri: İhracat ve Doğrudan Yabancı Yatırımlara Bakış” isimli raporda, Türkiye’ye rakip ülkelerin de genel endeks sıralamasında düşüş yaşadığını ortaya koydu. 11 ülkeden oluşan rakip ülkeler arasında 2015-2019 yılında beşinci sırada olan Türkiye, 2020-2024 yıllarında altıncı sıraya geriledi.

İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANI YÜZDE 75 DÜZEYİNDE KORUNDU

Küresel ticaretin 2 trilyon dolar daralma yaşadığı 2023 yılında ihracatı 255,8 milyar dolara ulaşan Türkiye, aynı dönemde küresel ticaretteki payını da yüzde 1’in üzerine çıkarmayı başardı. Son 20 yılda ihracatı yedi kat büyüme kaydeden Türkiye’de ihracatın ithalatı karşılama oranı da 2014-2023 yılları arasında ortalama yüzde75 düzeyinde korundu. 2021 yılında salgın sürecinden kaynaklanan baz etkisi, Türk lirasında kaydedilen belirgin değer kaybı ve tedarik zincirindeki stratejik değişikliklerin etkisiyle ihracat, kayda değer bir miktarsal artış kaydederken 2022 ve 2023 yıllarında miktarsal olarak artış hızının düştüğü görülüyor.

2014-2023 yılları arasında Avrupa, yüzde 55’lik payıyla Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı bölge olmaya devam etti. Bu dönemde ilk beş ihraç pazarında ABD, Almanya, Birleşik Krallık ve İtalya yerlerini korudu. Fransa ve İspanya, beşinci ve altıncı sıralarda benzer ihracat değerleriyle yer aldı. 2019-2023 yılları arasında İsrail ve Romanya ilk 10 ihraç pazarı arasına girerken BAE ve İran ilk 10 ihraç pazarı arasındaki yerini kaybetti. Türkiye’nin ihracat destinasyonlarının ağırlıklı olarak gelişmiş ülkeler olması, ihracat kapasitesinin gücünü gösterirken diğer yandan rekabet baskısını da artırıyor. 2014-2023 yılları arasında en fazla ihraç edilen ilk 10 ürün grubu arasında örme giyim eşyaları dört, örülmemiş giyim eşyaları ise dokuzuncu sırada yer aldı.

DÖVİZ KURUNUN REKABETÇİLİĞE ETKİSİ

Gelişmekte olan ülkelerde kurdaki değer kaybının ihracat üzerindeki etkisi sıkça tartışılıyor. Ancak döviz kuru değişimlerinin etkileri, şirket büyüklüğü, sektör ve ihracat pazarlarına bağlı olarak değişebiliyor. Brezilya, Çin ve Türkiye’nin deneyimleri, döviz kurundaki değer kaybının ihracat performansını geliştirmede tek başına yeterli olmadığını gösteriyor.

Brezilya’da 2022’ye kadar yaşanan Real’deki değer kaybı, tarımsal ihracatı kısmen artırsada genel ihracat performansında beklenen artışı sağlayamadı. Benzer şekilde Çin’de Yuan’ın değeri, ABD ile ticaret savaşlarının etkisiyle düşse de bu durum ihracat rekabetçiliğinde beklenen artışı beraberinde getirmedi. Türkiye özelinde ise TCMB’nin 2022 yılı raporunda, liradaki değer kaybının kısa vadede ihracat hacmini artırabilmesine rağmen uzun vadede enflasyon baskısı ve ithalat maliyetlerinin yükselmesi gibi olumsuz etkilerin ihracat performansını olumsuz etkileyebileceği vurgulandı. Türkiye, 2019-2023 arasında Türk lirasındaki yüzde 82’lik değer kaybıyla rakip ülkeler arasında birinci sırada yer aldı. Ancak bu durum, ülkenin ihracat miktarlarına ve rekabetçilik düzeylerine yansımadı. İhracat performansını etkileyen faktörler arasında üretim maliyetleri, küresel talep, ticaret politikaları ve ekonomik istikrar gibi unsurlar önemli bir yer tutuyor.

TÜRKİYE YÜKSEK POTANSİYELLİ BİR YATIRIM DESTİNASYONU

Son 10 yılda, yıllık ortalama küresel doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) düzeyi, bir önceki 10 yıla göre yüzde 16’lık bir gerileme gösterdi ve 2014-2023 yılları arasında yıllık ortalama 1,5 trilyon dolar civarında gerçekleşti.

Dünya Yatırım Raporu’na göre son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin küresel DYY’den aldığı payı artırdığı, ancak 2023 yılında sınırlı bir düşüş ortaya koyduğu izlendi. 2023 yılında DYY, küresel düzeyde bir önceki yıla göre yüzde 2’lik sınırlı düşüşle 1,3 trilyon doları düzeyine geriledi.

Türkiye’ye, 2014-2023 yıllarını kapsayan 10 yıllık periyotta ortalama 12,4 milyar dolar tutarında DYY yapıldı. Türkiye’nin küresel DYY’den aldığı pay, 2014’te yüzde 0,9 olarak kaydedilirken 2023’te yüzde 0,8 seviyesinde gerçekleşti ve bu, küresel ticaret payındaki istikrarlı artışla kıyaslandığında DYY’nin son 10 yılda daha durağan bir görünüm izlediğini gösteriyor.

Türkiye’ye yapılan DYY’de Avrupa, yüzde 67’lik pay ile kaynak ülkeler arasındaki liderliğini korurken Asya ise yüzde 20’nin üzerinde bir payla ikinci sırada yer alıyor. Amerika kıtasının payı ise son beş yılda 2 puanlık bir artışla yüzde 10’a yaklaştı. Afrika ile Okyanusya ve Kutup Bölgesi, en düşük paya sahip iki bölge konumunda bulunmaya devam ediyor. Türkiye’nin en büyük ihracat partnerleri arasında yer alan Birleşik Krallık, ABD, İspanya, Almanya gibi ülkelerin, son 10 yılda DYY kaynakları arasında da öne çıktığı görülüyor.

HİZMETLER SEKTÖRÜ YATIRIM ÇEKİYOR

Türkiye’nin ekonomik aktivetesi üzerinde mal ihracatı kadar etkisi bulunan hizmet sektörü, önemli bir payı üstleniyor. 2018-2022 arasında Türkiye’nin hizmet ihracatının nominal olarak yüzde 42 artışla 90 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde en çok ihracat yapılan sektörler “seyahat”, “taşımacılık” Ve “telekomünikasyon, Bilgisayar ve bilgi hizmetleri ” oldu. Bölgesel olarak Avrupa, yüzde 54 pay ile lider bölge olurken hizmet ihracatında öne çıkan ülkeler Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Rusya Federasyonu ve Fransa şeklinde sıralandı. Mal ve hizmet İhracatındaki partner örtüşmesi, Türkiye’nin uluslararası ticarette genel rekabet gücünün güçlü ekonomik ilişkilere dayandığına işaret ediyor.

Güçlü ihracat rekabetçiliği, ülkeleri küresel pazarlarda avantajlı konumda tutarak doğrudan yabancı yatırım çekiciliğini de artırıyor. Bu noktada hizmetler sektörü de önemli rol oynuyor. 2014-2018 yılları arasında gayrimenkul sektörü dâhil alınan toplam DYY, 70 milyar dolar civarındayken bu rakam, 2019-2023 yılları arasında 54 milyar dolar düzeyine gerilediği görülüyor. DYY’lerin sektörel dağılımına bakıldığında hizmetler sektörünün yüzde 68’lik pay ile öne çıktığı ve son beş yılda toplam DYY içindeki payını 11 puan artırdığı görülüyor.