MELİH ZORLU: “ARTIK HER ŞEY SİYASET ÜSTÜ. BU SORUN TÜM DÜNYAMIZIN SORUNU”
"Görevimiz; geleceğimiz olan çocuklarımızın ve gençlerimizin iyi eğitim alması, çalışanlarımızın ekonomi çarkı içindeki yerlerinin daha iyiye götürülmesi, çalışmayan sağlıklı insanlarımıza iş veya meşgale bulunması, çalışmayan kronik rahatsızlığı olan insanlarımıza sağlıklı bir yaşam sağlanmasıdır."
Görevimiz; geleceğimiz olan çocuklarımızın ve gençlerimizin iyi eğitim alması, çalışanlarımızın ekonomi çarkı içindeki yerlerinin daha iyiye götürülmesi, çalışmayan sağlıklı insanlarımıza iş veya meşgale bulunması, çalışmayan kronik rahatsızlığı olan insanlarımıza sağlıklı bir yaşam sağlanmasıdır.
Tabi ki bu Covid-19 salgın döneminde bütün vatandaşlarımızın sağlığının korunması için tedbirlerin alınması görevlilerin vazifesidir. Bu görevlerin yerine getirilmesinde çok titiz ve hassas davranılması gerekiyor. Bunun için her an bilim ve akılla yol alınması gerekiyor. Artık her şey siyaset üstü. Bu sorun tüm dünyamızın sorunu. İster kendiliğinden oluşsun ister kötü niyetli kişiler tarafından laboratuvarlarda üretilmiş olsun çocuklarımızı korurken onların her türlü sağlığını düşünmek zorundayız. Bağışıklığını, ruh sağlığını, eğitimini, evde onları hiçbir hastalığı yok iken karantinaya almak, onları alışmış olduğu bir yaşantıdan alı koyup evde bir fanus içinde korumaya almaya çalışmak, bağışıklık sistemini güçlendiren uzun dönemde dışarıdan alması gereken iyi bakteri alamaması, ebeveynleri ile uzun süre temasta kalıp çeşitli tacizlere maruz kalması, arkadaşsızlıktan deşarj olamaması, belki bunlar ileride telafisi olmayan rahatsızlıklara ve hastalıklara neden olabilir.
Yakın temas gerektiren işyerlerinin (lokanta, kafeterya, kuaförlerin…) aniden ekonominin dışına çıkarılmasının sonuçlarını önümüzdeki dönemlerde göreceğiz ve altından çok zor kalkamayacağımız bir yerlere gelmesine neden olmadan kontrollü sosyal yaşamın hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Ekonomi ufalıyor, herkes tedirgin. Bu tedirginliğin kısa sürede kalkması gerekiyor. Bizim milletimize biraz moral, tabiri caiz ise gaz verilmesi gerekiyor. Tedbirleri alacak, kontrollü sosyal yaşama halkımız çok alışık. Buna çok iyi adapte olabilecek bir yapıya sahibiz. Yeter ki insanlarımıza ekonomik destek gelsin. Bu aşamada genelde kâr etmeyi ilke edinmiş bankalarımız, milli duygularla hareket ettikleri takdirde uzun dönemde kendilerinin daha fazla kazanabileceklerini düşünüp, toplumsal görevlerini yerine getirmelidir. Biz de Zorlu Asansör olarak bu dönemde ne tedbirler aldık, Covid-19 salgının yarattığı tedirginlikleri, işlerdeki azalmaları gördüğümüz anda hem çalışanlarımızı sağlık yönünden korumak hem de hastalığın işyerimiz üzerinden yayılmamasını sağlamak için hükümetin bir tedbir almasını beklemeden acil işleri aksatmayacak şekilde az bir kadro ile bir hafta üretime ara verdik. Bu durumu müşterilerimize hissettirmedik. O sırada hükümet işçi çıkarılmadan kısa süreli çalışma olayını gündeme getirdi. Biz de bunu değerlendirerek %50 çalışma sistemini seçerek kadronun yarısını sabahtan yarım gün, yarısını öğleden sonra yarım gün olarak maskeli, sosyal mesafeyi koruyarak üretimimize devam ettik. Ailesinde belirti olan insanları test yaptırarak emin olup işyerine getirttik. Çünkü salgın kadar da ekonominin ayakta kalmasının çok önemli olduğunun bilincindeydik. Sağlıklı insanlar korunmasın, sürü bağışıklığı kazanılsın konusuna her zaman mesafeli baktık. Hasta pozitif olup da ölen insanların oranının %3’ler oranında olması ve %20 insanın asemptomatik olarak hastalığı geçirmesi bilgilerini edindiğimizde bile tedbirleri elden bırakmadık. Problemin Covid-19 virüsünün çok bulaş olduğu ve vefat oranının çok düşük olmasına rağmen tedbirsiz olunduğu takdirde pozitif olan insanlarımızın bir anda hastaneleri doldurup, yoğun bakımların ve sağlık sisteminin iflas edip, doktorların hasta tercihi yapmasının ne kadar kötü bir şey olabileceği bilici ile hareket ettik.
Fakat bu karantina tarzı çözümleri uzun dönemde insanların ruh sağlıklarını bozmakta ve sağlıklı insanların bağışıklık sistemini azaltmakta, çökertmekte ve ekonomiyi tedirginlik ve belirsizlikten dolayı bozmaktadır. Çok zengin ülkeler bile bunun altından kalkamadılar. Hatta bazı ülkeler ekonomiyi daha öne alıp sürü bağışıklığına gitmek istedi. Sağlık sisteminin çökeceği endişesi ile geri adım atıldı. Bu bilimsel tetkiklerin neticesinde, salgın tehlikesinin belli sınırın altında düşmesinden sonra en akılcı çözümün kontrollü sosyal yaşam olduğu anlaşılmıştır. Bu arada ülkeler hangi konularda açıkları olduğunu tespit etmişler, eksiklerinin yanında artılarını da görmüşlerdir. Ülkemizde tarım ve hayvancılığın daha çok desteklenmesi, sanayimizin küçümsenmeyecek bir yerde olduğu, milli düşüncelerle sanayinin daha ileriye götürülebileceği görülmüştür. Asansör sektörümüz yurt dışına ihracatta paket asansör konusunda çok büyük atakta idi. Salgın döneminde yaralarımızı sağlam desteklerle sarabilirsek, bütün dünya ülkeleri yaralarını sararken ülkemiz bu konuda biraz daha hassas ve hızlı olursa bu konuda da bu salgından daha güçlü ve kârlı çıkmış olabiliriz. İlk bakışta panikle çok acil tedbirler almak zorunda kalmış olabiliriz. Ama artık gözlemlere bakıp başka ülkeler ne yapıyor ile değil. Çünkü bizim ülkemiz ve insanlarımız farklı. Türkiye şartlarına göre bilim ışığında hızlı bir şekilde ekonomi çökmeden, sağlık durumunu tehlikeye sokmadan kontrollü sosyal yaşantıya geçmemiz gerekiyor. Ülkemiz, insanlarımız her zaman dayanışmayı seven ve ona çabuk ayak uyduran bir yapıya sahip. Biraz moral tedirginliğinde ortadan kalkması çözümün başlangıcı olacaktır. Hükümet, partiler, bakanlar, işverenler, işçiler tek vücut hareket ettiğimiz takdirde inancı yüksek olan ülkemizin bu salgından kazançlı çıkması içten bile değildir. Bundan geriye dönüş olmaması, 2. bir dalgaya sebep olup tekrar karantinaya girilmemesi için bu dönemi ne pahasına olursa olsun geçmemiz gerekiyor. İnsanlarımızın kanunları ve kuralları zor da olsa kabullenme gibi bir huyu var. Ekonominin büyük yaralar almasının, Covid-19 salgısından daha büyük tahribatlar getireceği bilimsel verilerden görülmekte. Bu yeni yaşama uyacağız, uymayanları uyaracağız çünkü yaşayacak başka vatanımız yok.