PANDEMİ SÜRECİNİN KUŞKUSUZ EN ÖNEMLİ ÇÖZÜMÜ: MESAFE
Procube Dijital Medya Sorumlusu Coşkun Pehlivan, pandemi sürecinin en önemli çözümünün mesafe olduğunu belirterek, "Salgınla birlikte tüm pazarlarda olduğu gibi asansör pazarında da bir kriz olacağı hatta olduğu aşikâr." dedi.
Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe teknolojik ürünlerle faaliyet gösteren bir firma olarak, pandemi krizi sürecini ne tür önlemlerle atlatmaya gayret ediyorsunuz?
Pandemi sürecinin kuşkusuz en önemli çözümü mesafe. Süreç dünyada devam ederken bile ülkemize gelirse neler olabileceği konusunda tartıştık ve bir plan oluşturduk. Pandemi kapımızı çaldığında da planımızı uygulamaya koyduk. Müşteri desteğimizi aksatmayacak şekilde ofis çalışma gün ve saatlerimizi düzenledik. Şirket içi, yurtiçi ve yurtdışı görüşmelerimize dijital ortamdan devam ettik. Üretim süreçlerimiz için gerekli hijyenik tedbirler aldık.
Salgınla birlikte tüm pazarlarda olduğu gibi asansör pazarında da bir kriz olacağı hatta olduğu aşikâr. Normalleşme ile beraber bu kriz yavaş yavaş sona erse de yakın gelecekte farklı bir salgın veya pandemik durumla karşılaşılmayacağının bir garantisi maalesef yok. Bu süreçte öğrenmiş olmalıyız ki, bu gibi olağanüstü durumlarda çalışma sistemimizi hızlıca o günkü duruma adapte etmemiz gerekiyor. Hızlı adaptasyonun çözümü olarak dijitalleşmeyi gösterebiliriz. Procube olarak asansör sektörüne girdiğimiz günden beri savunduğumuz en önemli husus da zaten bu: “Dijitalleşme”. Umarız süreç normale döndüğünde firmalar dijitalleşme adımları atarak bu süreci bir fırsata çevirebilir.
Pandemi ile birlikte değişen tüketici davranışları sizce yakın gelecekte sektörü nasıl etkileyecek?
Benzer sektörlerdeki tüketici davranışlarından farklı olarak asansör sektöründe daha geleneksel bir tüketici tutumu olduğunu düşünüyorum. Normal şartlar altında sürecin tüketicileri daha akıllı, daha teknolojik ürünlere, daha ulaşılabilir markalara yönlendirmesi beklenir. Umarım asansör sektöründeki tüketicilerin de talepleri bu yönde olur.
Özellikle Covid-19 ile birlikte, asansörlerde hijyenin daha da önem kazanmasıyla üreticiler, akıllı teknolojilere yönelmiş durumda. AR-GE ve inovasyona odaklanan firmalar bundan sonraki dönemi teknolojinin tanımladığının farkında. Sizin bu yöndeki çalışmalarınız nelerdir?
Tüm ürünlerimizi nesnelerin internetine uygun, uzaktan kontrol edilebilir şekilde tasarlıyor ve üretiyoruz. Bu sayede müşterilerimiz dilerlerse internet ortamında, evlerinden bile çıkmadan asansör bakım/montaj süreçlerini, fatura ve cari işlem süreçlerini yönetebiliyor.
Pandemi başlangıcı ve “YENİ NORMAL’ dönemindeki yol haritanız nedir?
Pandemi sürecinde nasıl bir yol haritası olması gerekiyorsa bu süreç sonrası için de bir normalleşme yol haritası olmalı. Öncelikle normalleşme sürecini her şey hemen normale dönecek şeklinde algılamamak gerek. Tedbirler azaltılmadan sürdürülmeli ve sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde çalışma sitemine entegre edilmeli. Toplantı ve organizasyon gibi süreçler mümkün olduğunca dijital ortamdan gerçekleştirilmeli.
Koronavirüs, üretim veya çalışma vardiyanızda nasıl bir değişim oluşturdu?
Üretim departmanı hariç diğer departmanlarımız ortak bir online sisteme bağlı olduğu için evden çalışma düzenine hızlıca geçerek süreç tamamen izole şekilde geçirildi. Bu süre boyunca müşteri ilişkilerimizde, teknik desteklerimizde ve üretim faaliyetlerimizde bir duraksama yaşanmadı. Normalleşme süreci ile beraber gerekli tedbirleri alarak yeniden varsayılan çalışma düzenine kademeli olarak geçiş yapıyoruz.
Korona virüsü salgını sonrası 2020 hedeflerinizi revize ettiniz mi? Talepte yavaşlama ne oranda oldu?
2020 başındaki hedeflerimiz ile bugünkü hedeflerimiz arasında maalesef bir fark oluştu. Gerek dünyadaki gerek ülkemizdeki gelişmeler sonucunda hemen her sektör bir daralma ile karşı karşıya. Bu da doğal olarak talepleri azaltmış durumda. 2019 yılı ile kıyasladığımızda 2020 ikinci çeyreği için ortama %30’luk bir talep artışı beklerken pandemi sebebi ile bu oran beklentisi ortalama %15 civarına düşmüş durumda.
Sektör zorlu bir dönemden geçti. Ve geçmeye de devam ediyor. Sizce ne zaman düzlüğe çıkılır?
Bence düzlüğe çıkmak, zaman kavramından çok bakış açımız ve eğilimlerimizden geçiyor. Çünkü pandemi sürecinden sonra başka olağanüstü bir sürece girmeyeceğimizin garantisi yok. İşlerimizi, çevresel faktörlerinden en az etkilenecek şekle dönüştürdüğümüz gün düzlüğe çıkmışız demektir. Aksi takdirde 2021’de düzlüğe çıkarız ama sonraki yıl tekrar düzlüğe çıkmak zorunda bırakılabiliriz.
Peki, korona virüsü Çin ve dünya asansör sektörünü sizce nasıl etkileyecek?
Çin, sosyokültürel kuralcı yapısı gereği pandemi sürecini dünya geneline göre daha sistematik şekilde atlatıp normalleşme sürecine biraz daha hızlı girdi. Buna rağmen bu süreçte yaşadıkları deneyimlerle yatırımlarını gözden geçireceğini ve Çin asansör sektörünün de bundan etkileneceğini düşünüyorum.
Küresel olarak bakıldığında aslında bu süreçte, tüm sektörlerde alışılagelmiş bir düzen bulunduğu ve her şeyin tekdüze gittiği bir sistem oluştuğunu fark ettik. Olağanüstü bir durumda sistemlerimiz kilitlenme noktasına geliyor. Çoğu sektörün/firmanın bir B planı yok. Olanlar zaten süreçten en az etkilenerek faaliyetlerini sürdürmekte.
Önümüzdeki 5-10 yılda sektör sizce nasıl şekillenir? Yeni oyuncular girer mi?
Sektörün önümüzdeki 10 yıl içinde hiç olmadığı kadar değişeceğini düşünüyorum. İnsana bağlı sistemler yavaş yavaş teknolojiye bağlı hale gelecek ve ölçülebilirliğin önemi günden güne artacak gibi görünüyor.
Bakım firmaları için “kestirimci bakım”, montaj firmaları için ”süreç yönetimi”, üretici firmalar için de “teknolojik üretim” sektördeki firmalar açısından fark yaratacak kriterler olacak. Bu kriterleri yerine getiremeyen firmalar sektörde yarışamayacağı için yeni oyuncuların da sektöre dahil olması muhtemel.
Gelecekte nasıl bir firma ve sektör hayal ediyorsunuz?
2018 yılında asansör sektörüne girerken hayalimiz, asansör ve yürüyen merdivenlerin uzaktan izlenebilmesi ve tüm süreçlerin akıllı ve teknolojik şekilde yönetilebilmesi hatta daha da önemlisi bu sistemin büyük/küçük ölçekli tüm asansör firmalarınca ulaşılabilir olmasını sağlamaktı. Geldiğimiz nokta, doğru hedeflerle yola çıktığımızı ve diğer sektör firmalarının yatırımlarının da bu yöne kaymak zorunda olduğunu bize gösteriyor.
Koronavirüs (COVID-19) salgını sosyal hayat kadar markaların kurumsal itibarını da etkiledi. Pandemi döneminde müşterileri ve sektör ile iletişimini koparmayan markaların daha da güçleneceği kurumsal iletişim uzmanlarınca sık sık vurgulanıyor. Siz bu iletişimi sağlamak adına hangi argümanları kullanıyorsunuz?
Markalaşmanın atar damarı iletişim. Üretim aksayabilir, satışlar yavaşlayabilir, yatırımlar azalabilir fakat iletişimin durması demek markanın kalbinin durdurması demek. İletişimin sürekli devam etmesi yalnızca yüz yüze iletişimden ve ziyaretlerden ibaret olmamalı. Bu yüzden Whatsapp destek hattımızı kurarak müşteri iletişimini asla kesmedik. Müşterilerimizi ziyaret edemesek de sosyal medya hesaplarımız sürekli olarak aktif ve müşterilerimizin hizmetinde.