
ŞARTNAMELER VE PROJELER, YERLİ ÜRETİCİYİ DESTEKLEYECEK ŞEKİLDE, EN AZINDAN KAPSAM DIŞI BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE OLMALIDIR
MP YENER ÖVÜÇ ASANSÖR Genel Müdür Yardımcısı M. Alper Baysal: "Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum’un tespiti ve değerlendirmesi çok önemli. Yıllardır konuştuğumuz, özellikle kamu projelerinin yerli malı ile yürütülmesi, sektöre gerçek anlamda faydanın sağlanacağı kısımdır. Hem istihdam, hem süreklilik hem de katma değerin yurt içinde kalması açısından çok önemlidir bu durum. Burada kurumların sorumluluğu büyük. Şartnameler ve projeler, yerli üreticiyi destekleyecek şekilde, en azından kapsam dışı bırakmayacak şekilde olmalıdır.
1989 yılında ÖVÜNÇ MÜHENDİSLİK LTD. ŞTİ. ismi ile faaliyete başlayan firma, asansör sektörünün ihtiyacına yönelik kumanda panolarını sektöre sunmaya başladı. 1997 yılında YENER ASANSOR LTD. ŞTİ. olarak yeni bir firma ile asansör kapı, kabin ve süspansiyon üretimine ve A’dan Z’ye her türlü asansör ekipmanını asansör piyasasına pazarlamaya başladı. 1999 yılında İspanyol MACPUARSA firmasının ortaklık talebi ile tüm faaliyetler kurulan MACPUARSA İSTANBUL ASANSÖR MAKİNELERİ firması altında toplandı ve ihracat faaliyetlerine ağırlık verildi. 2002 yılında ortaklığın bitmesiyle firma, MP YENER ÖVÜNÇ ASANSÖR SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. ünvanını alarak tüm faaliyetlerini tamamen Türk sermayeli tek çatı altında birleştirdi.
Bugün için faaliyetlerine; başta kabin, pano ve kapı imalatı olmak üzere, özellikle paket asansör sevkiyatları ile 7000 metrekare kapalı alanı olan yeni fabrikasında devam eden MP Yener Övünç Asansör’ün Genel Müdür Yardımcısı Alper Baysal, “Sektörde 30 yılı devirmiş olmanın mutluluğunu ve birikimini, iş ortaklarımız ile paylaşıyoruz.” dedi.
“Fabrikamız, mevcut makine parkuru ile hem asansör sektörü hem diğer sektör ihtiyaçları için ciddi bir mekanik üretim kapasitesine sahiptir. Yüksek üretim kapasitemiz, makine parkurumuz ve tecrübeli çalışma arkadaşlarımız, ürün kalitemizi arttırarak korumamıza imkan sağlamaktadır. Ürünlerimizin belli bir kalite anlayışı ile standartlara uygun olarak üretilmesi önceliğimizdir.” diyen Alper Baysal, özellikle paket asansör çalışmalarını geliştirmek, buna bağlı olarak da üretim gamını genişletmek amacında olduklarını söyledi. Bu konuda, sisteme önem veren ihracat kanalları için, mühendislik çalışmalarının ve organizasyon becerisinin öne çıktığını kaydeden Alper Baysal, “Biz de tüm dünyaya hizmet verebilecek şekilde kendimizi geliştirmek, kalite anlayışımızı daha üst noktalara taşıyarak ‘sistemi’ öne çıkarmak istiyoruz.” dedi.
Firma olarak amaçlarını da “Bir imalatçı ve paket asansör tedarikçisi olarak, tedarikçi partnerlerimiz ile beraber, mevcut şartlarda sektör ihtiyacının büyük bir kısmına hitap edecek şekilde paket asansör hizmeti veriyoruz. İş ortaklarımızı, hem yurtiçi hem yurtdışı projelerde, sadece kuyu özelliklerini alarak projelendirmeden teslime kadar tüm süreçlerde destekliyoruz. İş yüklerini alıyoruz. Biliyorsunuz artık her sektör hizmet içeriyor. Amacımız bu hizmeti hem kapsam hem kalite anlamında arttırarak, daha geniş kesimlere ulaşabilmek.” şeklinde açıklayan Baysal “Yerli Üretim” konulu dosyamız için hazırlanan sorularımızı da yanıtladı.
Alper Bey, Türk inşaat sektörü dolayısıyla da Türk asansör sektörü iç pazardaki kentsel dönüşüm ve modernizasyon çalışmaları ile biraz da olsa nefes aldı. Hâlihazırda devam eden ve önümüzdeki dönemde başlayacak olan kentsel dönüşüm projelerinin asansör sektörüne ve firmanıza etkileri hakkında neler söyleyeceksiniz?
Kentsel dönüşüm projelerinin sektöre katkısı yok sayılamaz. Ancak bu faaliyet alanının önceliğinin deprem önlemi ve can kaybından korunmak olduğu unutulmamalı. Yani kentsel dönüşüm, asansörden bağımsız bir zorunluluktur. Ekonomik nedenler, bu öncelikleri gölgelememeli. Biz üretici firma olarak, ülkemizin bu önceliklerine hizmet etmekten mutlu oluyoruz. Yine de sürekliliğimizi dönemsel projelerden bağımsız, sürdürülebilir çalışmalar ile kuvvetlendirmek istiyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yerli üretim hamleleri sürerken inşaat malzemelerinde de yüzde 100 yerlilik için çalışma başlatılacağını, asansörden yürüyen merdivene kadar her şeyin Türkiye’den karşılanabilmesine çalışıldığını açıkladı. Türk asansör ve yürüyen merdiven sektörünün kabiliyetini yetkili mercilere anlatabilmek adına ne gibi çalışmalar yapılmalı?
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum’un tespiti ve değerlendirmesi çok önemli. Yıllardır konuştuğumuz, özellikle kamu projelerinin yerli malı ile yürütülmesi, sektöre gerçek anlamda faydanın sağlanacağı kısımdır. Hem istihdam, hem süreklilik hem de katma değerin yurt içinde kalması açısından çok önemlidir bu durum. Burada kurumların sorumluluğu büyük. Şartnameler ve projeler, yerli üreticiyi destekleyecek şekilde, en azından kapsam dışı bırakmayacak şekilde olmalıdır. Dünyanın her noktasına asansör ürünü ihracatı yapan sanayimiz, taleplerin büyük kısmına cevap verecek niteliğe sahiptir. Başta dernekler olmak üzere, hepimiz bunun gerekli mercilere anlatılması için elimizden geleni yapmalıyız.
Yalnız bu konuda yerli ürünlerin yeterlilik gereksinimini atlamamalıyız. Biz de imalatçılar olarak üzerimize düşeni yapmalı, özellikle nitelikli projeler için yeterli üretimi sağlayabilmeliyiz. Bu projeler, adet olarak göreceli az olsa da, katma değeri ve cirosu yüksek projeler. Adet olarak da gittikçe artmaktadır. İmalatımızı, bu projelere yönelik geliştirmeliyiz. AR-GE çalışmaları burada önem kazanıyor. AR-GE çalışmalarına verdiğimiz önemin ve ayırdığımız bütçelerin artık gereklilik haline geldiğini görüyoruz. Dünyada 20 m/sn üzeri asansörler üretiliyor, kullanılıyor. Biz de hacim olarak yeterliliği sağlayan üretimimizi, teknoloji öncelikli olan bu kısma çevirebilmeliyiz. Bu anlamda, ihtiyaca cevap veremediğimiz yerde, sorumluluğu tamamen kurumlara atmak da doğru olmayacaktır.
Türkiye İMSAD’dan yapılan açıklamada; “Ürünlerimizin kalitesi ve ihracat performansımız Türkiye inşaat malzemesi sanayisinin gücünü yansıtıyor. Dış Ticaret Endeks raporlarımız da gösteriyor ki ‘Made in Turkey’ algısı henüz iç pazarda hak ettiği değeri göremiyor. İç pazarda da yerli malzemeye duyulan güvenin artması gerekiyor.” dendi. Asansör sektöründe de sıkça gündeme taşınan bu sorunun aşılması adına neler yapılabilir?
Yerli üretimimizin son derece güvenilir olduğunu sanırım herkes biliyor. Dediğiniz gibi ihracat rakamları ortada. Çin ile rekabet eder hale geldik. İç pazarda bu algının oluşmamasının sebepleri araştırılmalı. Burada standartlar, tanımlı kurallar çok önemli. Elma ile armut kıyaslaması, uzun vadede kimse için faydalı bir yaklaşım değil. Bu kıyaslama başta haksız fiyat rekabetine, oradan işin kalitesinin düşmesine, sonrasında da göreceli başarısız projelere ve imaj zedelenmesine neden oluyor. Bence bu durumu engellemek, önce standartların ve kuralların uygulanmasından geçiyor.
Bir bu kadar da başta bahsettiğimiz kamu kurumlarının yaklaşımı önem taşıyor. Sayın Bakanın çalışması sonuç verirse, inşaat sektörü şartnameleri en azından yerli malını dışarıda bırakmayacak şekilde hazırlanırsa, bu algı daha hızlı yıkılacaktır. Artık özellikle metrolar, hastanenler, konut projeleri gibi kendini gösteren işlerde yerli malı kullanımı artacak, işlerin ilerlemesi zamanla kendiliğinden pozitif algı yaratacaktır.
Küresel pazarda yaşanan daralmaya rağmen Türkiye, yurtdışı müteahhitlikte 44 firma ile bir kez daha dünya ikincisi oldu. Türk müteahhitleri ile asansör sektörünün işbirliği yapması adına ne gibi çalışmalar, kimler tarafından yürütülmeli?
Türkiye, müteahhitlik başarısı muazzam bir ülke. Dünya çapında firmalarımız bu konuda kendilerini çoktan ispat ettiler. Asansör imalatı açısından da bu seviyede başarının önü açık. Adetler aslında belki de bu başarının sınırlarını çoktan yakaladığımızı gösteriyor. Ancak daha önce konuştuğumuz üzere göreceli olarak bir organizasyon sorunumuz ve teknoloji eksikliğimiz var. Bu seviyede başarılı müteahhitlik projelerine, bu eksikler nedeni ile hitap edemeyebiliyoruz. Öncelikle artık bu eksikliklerin eskiye nazaran oldukça azaldığını anlatılmalıyız müteahhitlerimize. Bakanlıkların, Sanayi Odalarının, derneklerin bu paylaşım için hep beraber çalışması gerekiyor. Federasyon oluşumu ve organize dernekleri olan sektörümüz için bu çalışmaların çok zor süreçler olacağını düşünmüyorum. Hali hazırda devam eden çalışmalar da var. İstanbul Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Sayın Ümit Ünal’ın saha ziyaretleri buna iyi bir örnek. Üretim kapasitelerini ve yeterliliği gören, hakim olan yetkililer bu sorunun çözülmesinde etkili olacaktır. Sonrası işin kendisi, yapılan işler başarılı oldukça gerisi kendiliğinden gelecektir.
Hızla büyüyen ve büyümeye devam eden Türkiye, yabancı firmalar için verimli bir pazar ve güçlü bir müşteri haline geldi. Birçok sektörde olduğu gibi asansör ve yürüyen merdiven sektöründe de global ölçekteki firmalar sektör için önemli bir sorun. Asansör aksam parçası imalatı, yerli bileşenlerden oluşan asansörün montajı ve bakım yapma kabiliyetine erişen sektör, ürünlerini dünyanın dört bir yanına ihraç etmeye başladı. Sektörümüzde özellikle kamu işlerinde ve kapsamlı projelerde yabancı markaların tercih edildiği gibi bir algı hâkim. Bu algıyı kırmak ya da projelerde yerli üretim asansör ve yürüyen merdiven kullanımını yaygınlaştırmak adına neler yapılmalıdır?
Yukarda konuştuk, maalesef bu algı var. Kurumların payını konuştuk. Tekrar vurgulamaya değer kısmın, sektörün gelişimi olduğunu düşünüyorum. Herkesin desteği önemli tabi, ama öncelikle biz yeterli hale geleceğiz. Gerisi gelir, kimsenin yerli malına köstek olmak gibi bir çabası olacağını düşünmüyorum. Daha önce bahsettiğimiz AR-GE çalışmaları, bunun için sağlanan teşvikler, sektörün beraberliği bu konuda çok önemli. Teknoloji öncelikli üretimi hedef haline getirmeli, gelişen pazara hitap edebilmeliyiz.
Hizmet ve ürünlerinizin “Kamu işlerinde ve kapsamlı projelerde yabancı markaların tercih edilmesi” ile ilgili karşılaştığı sorunlar var mı? Paylaşır mısınız?
Biz de, iş ortaklarımız da dönem dönem bazı şartnamelerde herkes gibi bu durumla karşılaşıyoruz. Bu durum bize özel değil, burada konuşulmasının da sebebi genel bir durum olması. Yani etkisi tüm sektörlerde ve paydaşlarda hissedilen bir durum. Ancak bahsettiğimiz ortak amaç ile hep beraber gerekli adımları atarsak, temelde herkesin rahatsız olduğu ve çözüme ulaşabileceğimiz bir konu. Yeter ki hep beraber bu amacı gözeterek çalışalım.
Yerli ürün konusunda atılacak her adımın, milli ekonomi, inşaat sektörü ve asansör sanayisinin gelişimine önemli katkı sağlayacağı biliniyor. Bu konuda kamu otoritesi, meslek örgütleri, üretici ve uygulayıcı firmalara ne gibi sorumluluklar düşüyor?
Her ithal malın bir çıkışa sebep olduğu, bir maliyeti olduğu biliriz. Aynı şekilde her ihracatın da bir girdisi vardır. Bunu ticarette hepimiz tecrübe ediyoruz. Bu girdi-çıktı arasındaki fark, kaynakların, bütçelerin farkını oluşturuyor. Bu farkın negatif yönde olmamasını sağlamak, ülkemiz adına hepimizin vazifesidir. Yani bir taraftan ihracatımızı arttırırken, diğer taraftan yerli malı kullanımını arttırmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için gerekli süreçleri hep beraber takip edip uygulamalıyız. Gerekli yerlerde ithal ürün hepimiz kullanıyoruz, biz de ihracat yapıyor yani başka ülkelerin ithalat yapmasına sebep oluyoruz. Ancak hem paranın korunmasını hem de istihdamı düşünürsek, ithalatı minimize etmek özelde şirketlerimiz ve sektörümüz için gözükse de, genelde ülkemiz ve hepimiz için gerekli bir adımdır. Dolayısıyla paydaş ayırmadan herkesin bu işte sorumluluğu olduğunu bilmeliyiz.
"Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın hemen sonrasında yerli üretimin ve yerli tüketimin önemine dikkat çekmesi, daha sonra 'Yerli Malı Haftası' uygulamasına geçilmesi, bu sebeple etkinlikler düzenlenmesi, aslında kuruluşundan bu yana farkındalığı olan bir ülke olduğumuzu gösteriyor. Bunu uygulamalarımıza yansıtmalıyız."
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Virüsün verdiği rahatsızlık malum. Hepimizin gündemi, her yerde konuşulan konu. Detayları tekrarlamaya gerek yok ama önlemleri ihmal etmeyelim lütfen. Sağlığımız önemli, sağlık olmazsa hiçbir iş yürümez. Herkese sağlıklı, başarılı günler dilerim. Saygılarımla.