04 Mart 2023,Yeşil üretim & bina, Asansor Vizyon Dergisi, Asansör Adına tüm Aradıklarınız Bu Sitede

Yeşil üretim & bina

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, Çin’in 2060 Karbon Nötr olma hedefi, Amerika’nın Yeşil Ekonomiye geçişi ile ticaret yeniden şekillenmeye başladı ve bu değişim ile küresel ticaret yapabilmenin yeni şartı da yeşil üretim yapmak haline geldi. Yeşil üretim; enerjiden üretimde kullanılan girdilere ve ömrü tamamlanan ürünlerin oluşturduğu kirliliğe kadar ürettiğimiz ürünün çevreye etkilerinin minimum olacak şekilde üretilmesidir. Bu üretim süreci yürürlüğe konulan yeni yönetmelikler, standartlar ile düzenleniyor. Küresel ticaretin oyuncusu olmak isteyen üreticiler de bu yeni yönetmeliklere uyumlu ürünler üretmelidir. Değişen ülke hedefleri, değişen ticaret, değişen düzenlemeler…bu kadar çok değişimden bahsettiğimiz bu günlerde galiba hepimizin kendimize sorması gereken değişime hazır olup olmadığımızdır. Unutmamalıyız ki bu değişimin sonucu küresel ticaretin bir oyuncusu olma fırsatının yanı sıra; verimli, uzun ömürlü ve kirliliği minimize edilen ürünler üretebilmektir.

Yeşil ekonomiye geçiş, son dönemde gündemi sıklıkla meşgul eden bir konu. En küçüğünden en büyüğüne, özellikle ihracat yapan tüm şirketler yeni sürecin kodlarını anlamaya ve yeşil dönüşüme adapte olmaya çalışıyor.

Yeşil ekonomiye geçişe sanayi perspektifinden baktığımızda ham maddeden ambalaj seçimine, üretim proseslerinden enerji kullanımı ve lojistiğe kadar düşük karbonlu ekonomiyi öne çıkaran kararlar almak zorunda kalacağız.

Üretim ve ticarette öne çıkan başlıklar enerji ve kaynak verimliliğini arttırmak olacak. Bu adımlar uzun vadede maliyeti azaltıcı etkiler yaratabileceği gibi, teknoloji ve dijitalleşme kullanımının arttığı yeni iş modellerinin oluşmasını da sağlayacak.

Böylesine bir dönüşümün sanayicimiz için önemli bir yatırım maliyeti doğurduğu aşikar. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinde sanayide inovasyon, çevre dostu teknolojiler, temiz ulaşım, enerji sektörünün karbonsuzlaşması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ile binalarda enerji verimliliği gibi konularda yapılacak yatırımlar öncelik kazanacak.

Bu dönüşümde yer almamanın oluşturacağı ekonomik maliyetin, katılmanın maliyetinden daha büyük olabileceği öngörülüyor. Bu noktada gerek enerji gerekse kaynak yoğun sektörlerde önemli dönüşümlerin gerçekleşmesi kaçınılmaz olacak.

Küresel seviyede yaşanan bu gelişmeler AB ile ilişki içinde olan ülkeleri de kaçınılmaz biçimde etkileyecek. Bu kapsamda Türkiye ekonomisi için de önemli bir pazar olan AB'deki değişimler yakından izlenmeli, olası risk ve fırsatlar süreçteki tüm paydaşlar tarafından değerlendirilmeli.
AB'nin 2050 yılı karbon-nötr bir kıta olma yönündeki hedefi doğrultusunda, iklim değişikliği önümüzdeki yıllarda AB'nin sanayi ve ticaret politikaları da dahil tüm politikalarına nüfuz edecek. Bu noktada Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olabilecek yepyeni fırsatlar da doğuracak.

İklim değişikliği ile mücadelenin üretime ve ticarete getirdiği bu yeni dönemde enerji ve kaynak verimliliğini arttırmak için atılacak adımlar uzun vadede maliyeti azaltıcı etkiler yaratabileceği gibi, teknoloji ve dijitalleşme kullanımının arttığı yeni iş modellerinin oluşmasını da sağlayacak. Böylelikle sanayicilerin riskleri fırsata çevirmek için oluşturacağı yeni sürdürülebilirlik stratejileri önemli hale gelecek.

İklim değişikliğinin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutunun birlikte değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye'nin en önemli ticaret partnerlerinden birinin Avrupa olduğu düşünüldüğünde, yeşil dönüşüm sürecine ne derece hızla uyum sağlanabildiği iklim kriziyle mücadeledeki başarımızı da şekillendirecek.

Günümüzde küresel iklim değişikliğine bağlı olarak gelişen felaketlerin insan kaynaklı etkileri tartışılırken endüstriyel sektör genellikle sorunun büyük bir parçası olarak görülüyor. Veriler, Sanayi Devrimi’nin başlamasıyla sera gazı emisyonunda büyük bir artış olduğu, sanayileşme öncesine göre yakılan fosil yakıtlar ve doğa tahribatı nedeniyle atmosferdeki karbondioksit birikiminin yüzde 47, metan birikiminin ise yüzde 156 arttığını gösteriyor. Yaşanabilir bir dünya için enerji tüketiminin minimuma indirilmesinin ve karbon salınımının azaltılmasının zorunlu olduğu günümüzde yüksek verim ve enerji tasarrufu merkezli ‘yeşil üretim’ yaklaşımı ile Türkiye sanayisinin verimliliğini artırırken, çevresel etkilerinin de düşürülmesi hedefleniyor.

Bugün iklim krizine karşı daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek, sistemi insancıl bir şekilde dönüştürmek için önümüzde üzerinde uzlaşı sağlanmış yol haritaları bulunuyor. Bu yol haritalarından biri olan Yeşil Mutabakat’ın karbon ayak izi konusuna verdiği önem bu dönüşümü kesinlikle daha da hızlandıracak. 

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sanayinin ihtiyaç duyduğu enerji gereksinimi çok büyük bir maliyet kalemi oluşturuyor. Ülkemizde toplam enerji sarfiyatının yaklaşık yüzde 40’ı endüstriyel sektörde elektrik enerjisi olarak kullanılıyor; bu çok ciddi bir rakam. 

Hayatta kalmamız için gerekli olan bazı doğal kaynaklar hızla tükeniyor. Bu durum nedeniyle bugün yeşile odaklanan çok daha fazla insan bulunuyor. Yeşil binalar; iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi amaçlayan sürdürülebilir kentsel gelişimin de önemli bir parçası.

Yeşil bina
Yeşil bina; çevre üzerinde olumsuz etkisi az olan ve bakım maliyeti düşük, daha sağlıklı binalar üreten, kaynakları verimli kullanan bir inşaat yöntemidir. Sürdürülebilir bina, yüksek performanslı bina ve yeşil inşaat gibi isimlerle de bilinen yeşil bina terimi; temelde aynı şeyi tanımlamak için birbirinin yerine kullanılır. İdeal yeşil bina, proje sahasının etrafındaki doğal çevrenin çoğunu korumanıza izin verecek bir bina projesi olmalıdır. Bu anlamda inşaat ve işletme; ilgili herkes için sağlıklı bir çevreyi teşvik ederek, binanın içindeki ya da çevresindeki arazi, su, kaynaklar ve enerjiyi bozmamalıdır.

Yeşil bina özellikleri
Yeşil inşa etmenin çevreyi korumak için daha yüksek maliyetler üstlenmek anlamına geldiğine dair yaygın bir yanılgı hakimdir. Aslında yeşil tasarım mükemmel bir finansal karardır: Bir binanın yaşam boyu sahip olma maliyetini düşürürken çevresel ayak izini de azaltır. Yeşil binaların diğer bazı özelliklerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Bina yüzey ve duvarlarında bulunan hava sızdırmazlığı ve buhar bariyeri; nemi uzak tutarak, binayı daha serin hale getirir. Bu sayede klima gibi elektrikli sistemlerin binayı soğutmak için daha az çalışmasını sağlar ve elektrik maliyetlerini düşürür.

Güneş ısı kazanç katsayısı; camdan giren ve bir bina içinde ısı olarak salınan güneş radyasyonu miktarıdır. Bu miktar ne kadar az olursa, o kadar az güneş ısısı iletir, bina o kadar soğuk olur. Bu da aynı şekilde yine elektrik maliyetlerini düşürür.

Entalpi çarkı adı verilen bir cihaz, içeriden soğutulmuş havayı geri kazanır ve bu harcanan havanın serinliğini dışarıdan gelen taze havayı soğutmak için kullanır. İşlem ayrıca havanın nemini dışarıdan alır. Bu da, iç mekan hava kalitesini iyileştirmenin ve iklimlendirme sistemleri tarafından tüketilen enerjiyi azaltmanın uygun maliyetli bir yoludur.

Gün ışığı kontrollü aydınlatma sistemlerinde gün ışığını algılayabilen sensörler bulunur. Gün boyunca, güneşten yeterince ışık geldiği için sensör ışıkları kapatır ve güneş battığında, sistem ışıkları tekrar açar. Bu sayede gündüz yapay aydınlatma kullanımı azaltılır. 

Doluluk sensörleri, sadece odadaki insanları algıladığında açılır. Bu teknoloji aynı zamanda, yalnızca üzerlerine binecek insanlar olduğunda devreye giren yürüyen merdivenlerde de bulunabilir.

En yeni musluklar ve sifon mekanizmaları aynı şeyi yapmak için daha az su kullanır. Yeşil yapılar, yağmur suyunu yakalar ve daha sonra büyük kaplarda depolar. Bu sular, daha sonra tesisleri sulamak, tuvaletleri yıkamak veya soğutma kulelerini beslemek için kullanılabilir.

Malzeme geri kazanım tesisi; binaların çöpünü biyolojik olarak parçalayan, geri dönüştüren veya geri dönüştürülemeyen özel ve tehlikeli atıkların ayrıldığı yerdir. Ortaya çıkan atıklar kompostlaştırılarak binanın bitkileri için gübre olarak kullanılabilir.

Yeşil binaların asfaltsız alanının önemli bir kısmı bitki örtüsüne ayrılır. Bu, kentsel alanlarda çok yaygın olan beton yüzeylerin güneşten ısıyı emerek çevreye yaydığı ısı ile oluşan kentsel ada etkisinin azaltılmasına katkıda bulunur. Bitkiler ayrıca yağmur suyunun bir kısmının emilmesine de yardımcı olur.

Yeşil binaların tasarımı, inşaatı ve işletme uygulamalarının; ekosistemler ve su kaynakları üzerinde minimum etkisi olmalıdır. Sürdürülebilir siteler; doğal habitatı korumalı, kirliliği ve doğal kaynakların kullanımını azaltmalı ve doğa ile etkileşimi kolaylaştırmalıdır.
Yeşil inşaat geniş bir konudur ve birçok özelliği mevcuttur. Burada proje koşullarına da bağlı olarak çok daha iyi sonuçlar elde edilmesi sağlanır.

Yeşil binanın faydaları
Daha yeşil yapılar yaratmada mevcut uygulamaları tamamlamak için sürekli olarak geliştirilen yeni teknolojilerle; yeşil binaların faydaları çevresel, ekonomik ve sosyal faydalar gibi 3 başlık altında değerlendirilebilir. Yeşil uygulamaları benimseyerek çevresel ve ekonomik performanstan maksimum düzeyde yararlanabiliriz.

Yeşil inşaat yöntemleri, çevre dostu tasarım ve inşaat ile entegre edildiğinde en önemli faydaları sağlar. Yeşil binanın faydaları şu şekilde sıralanabilir:

Çevresel Faydalar
- Su ve enerji israfını azaltır.
- Doğal kaynakları koruyarak, su ve hava gibi kaynakların kalitesini arttırır.
- Biyoçeşitliliği ve ekosistemi korur.
- Güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanır.
- Kirliliği ve atıkları azaltmak ve ayrıca malzemelerin yeniden kullanımını ve geri dönüşümünü sağlamak için önlemler alır.
- Kullanılan malzemeler toksik değildir, etik ve sürdürülebilirdir.
- Tasarımında ve inşasında çevre göz önünde bulundurulur ve değişen çevreye uyumu sağlanır.

Ekonomik Faydalar
- Maliyetleri düşürür ve değeri arttırır.
- Kullanıcı verimliliğini arttırır.
- Yeşil bina, sadece çevre için değil, aynı zamanda daha sağlıklı, daha mutlu ve daha üretken yaşamları destekleyen binalar yaratmaya odaklanır.
-Diğer yeşil ürün ve hizmetler için bir pazar yaratır.
- Yeşil bina operasyonları, malzeme ve su geri dönüşümünü teşvik eder ve ayrıca gayrimenkul yatırımı yapanlara getiri sağlar.

Sosyal Faydalar
- Yaşam kalitesini arttırır. Yeşil binaların tasarım, inşaat ve işletmesinde; kullanıcıların yaşam kalitesi göz önünde bulundurulur.
- Sağlığı ve konforu iyileştirir.
- Yerel yapı üzerindeki yükü en aza indirir.