
2024 yılı asansör sektörü değerlendirmesi ve 2025 beklentileri
2024 yılı, asansör sektörü açısından hem fırsatlar hem de zorluklarla dolu bir yıl oldu. Sektör, akıllı şehirler, sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği konularına daha fazla odaklanırken, jeopolitik gerilimler, tedarik zinciri sorunları ve ekonomik dalgalanmalar ticari zorluklar oluşturdu.
Asansör sektörü, 2024 yılında küresel çapta dijitalleşme, enerji verimliliği ve güvenlik konularında önemli adımlar atarken, 2025 yılı için büyük beklentiler barındırıyor.
Küresel asansör sektörü, sürdürülebilirlik ve akıllı sistemler ekseninde ilerlerken, jeopolitik gerilimler ve tedarik zinciri sorunları gibi faktörlerle de mücadele etti. Avrupa’da yeşil bina sertifikalarına uyum çalışmaları hız kazanırken, Asya-Pasifik bölgesinde kentsel dönüşüm projeleri sektörün büyümesini destekledi.
Türkiye asansör sektörü 2024 yılında sınırlı ihracat başarılarına imza attı. Orta Doğu, Avrupa ve Afrika pazarlarında pazar payını koruyan sektör, depreme dayanıklı asansör sistemleri ve yerli üretime yönelik yatırımlarla öne çıktı.
Bölgesel fırsatlar ve riskler
Avrupa: Yeşil bina projeleri ve dijitalleşme fırsatlar sunarken, artan işçilik maliyetleri ve ekonomik durgunluk sektörü zorlayabilir.
Asya-Pasifik: Kentsel dönüşüm ve yüksek katlı bina projeleri sektör için büyük bir potansiyel barındırıyor, ancak Çin’in gayrimenkul piyasasındaki dalgalanmalar risk oluşturuyor.
Orta Doğu ve Afrika: Dev altyapı projeleri ve lüks konut yatırımları dikkat çekerken, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik dalgalanmalar olası riskler arasında yer alıyor.
2025 yılında sektörü neler bekliyor?
Sektör temsilcilerine göre, 2025 yılında dijitalleşme, IoT ve yapay zeka destekli akıllı asansörler daha fazla yaygınlaşacak. Ayrıca karbon nötr hedeflerine uyum sağlamak adına enerji tasarruflu çözümler geliştirilmesi bekleniyor. Türkiye’de özellikle kamu projelerinde depreme dayanıklı asansör sistemlerinin yaygınlaşması öngörülüyor.
2024 yılında yaşanan sınırlı düşüşün ardından ihracatta 2025 yılında büyümesini sürdürmesi beklenen Türk asansör sektörü, Orta Doğu ve Avrupa pazarlarına yönelik yeni stratejiler geliştirmeye hazırlanıyor. Yerli üretimin desteklenmesiyle sektörün 2025 yılında daha güçlü bir konumda olması hedefleniyor.
Uzmanlar, sürdürülebilir ve güvenli asansör çözümlerine yatırım yapan firmaların önümüzdeki dönemde rekabet avantajı sağlayacağını belirtiyor. 2025 yılı, asansör sektöründe büyük bir dönüşümün yaşanacağı ve inovasyonun ön planda olacağı bir yıl olarak öngörülüyor.
Türk asansör sektörünün ihracattaki en önemli sorunları ve başlıca pazarları
Türkiye'nin asansör sektörü, özellikle son yıllarda ihracatta önemli bir ivme kazanmış olsa da, bazı zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Küresel piyasalardaki dalgalanmalar, lojistik sorunlar ve uluslararası rekabet, ihracat yapan firmaların karşılaştığı temel sorunlar arasında yer alıyor.
Asansör ihracatında karşılaşılan başlıca sorunlar
a) Artan maliyetler ve döviz durağanlığı
- Hammadde ve enerji fiyatlarının yükselmesi ile işçilik giderlerinin son bir kaç yıldaki artışı üretim maliyetlerini yükseltiyor.
- Döviz kurundaki durağanlık, özellikle ihracatta fiyat rekabeti şansını azaltıyor.
- Küresel enflasyon nedeniyle maliyet avantajını korumak zorlaşıyor.
b) Sertifikasyon ve regülasyon farklılıkları
- Avrupa ve farklı bölgelerde uygulanan sertifikasyon süreçleri, ihracatçı firmalar için zaman ve maliyet açısından ek yük oluşturuyor.
- Özellikle Avrupa Birliği'nde CE sertifikası gibi standartlara uyum zorunluluğu, küçük ve orta ölçekli firmalar için bir bariyer oluşturabiliyor.
- Orta Doğu ve Afrika pazarlarında da yerel düzenlemelere uyum sağlamak için ek belge ve prosedürler gerekebiliyor.
c) Küresel lojistik ve nakliye problemleri
- Pandemi sonrası artan lojistik maliyetleri, uluslararası ticarette önemli bir sorun olmaya devam ediyor.
- Nakliye sürelerinin uzaması, teslimat planlarını etkileyerek müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyebiliyor.
- Çin, Hindistan ve Avrupa’daki büyük üreticilerin agresif fiyat politikaları, Türk firmalarının rekabet gücünü sınırlayabiliyor.
d) Çin ve Avrupa ile rekabet
- Çin’in düşük maliyetli üretimi ve büyük ölçekli üretim kapasitesi, pazardaki fiyat rekabetini artırıyor.
- Avrupa markalarının kalite ve marka bilinirliği avantajı, yüksek segmentteki rekabette Türk firmalarını zor durumda bırakabiliyor.
- Özellikle Almanya, İspanya ve İtalya gibi ülkeler, Ar-Ge ve inovasyona büyük yatırımlar yaparak pazardaki liderliklerini sürdürüyor.
e) Finansman ve ödeme riskleri
- İhracatta uzun vadeli ödeme vadeleri ve tahsilat süreçlerindeki gecikmeler, nakit akışını zorlaştırıyor.
- Bazı pazarlarda finansman imkanlarının kısıtlı olması, alıcıların ödeme kapasitelerini etkileyebiliyor.
- Afrika ve Orta Doğu gibi bölgelerde ödeme riskleri daha yüksek olabiliyor.
- Rusya gibi Türkiye asansör sektörü için önemli pazarlara uygulanan yaptırımlar sonucu kesilen nakit akışı da sektör ihracatçılarının önemli bir pazardan tam anlamıyla yararlanamamalarına sebep oluyor.
2. Türkiye’nin asansör ihracatında öne çıkan başlıca pazarları
Türk asansör sektörü, özellikle Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında güçlü bir konuma sahip. Son yıllarda Asya ve Latin Amerika gibi bölgelerde de ihracatını artırmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.
a) Avrupa Birliği (AB) Pazarı
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Polonya gibi ülkeler, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarları arasında yer alıyor.AB ülkeleri, kaliteli ve sertifikalı ürünlere talep gösteriyor, bu da Türk üreticiler için büyük bir fırsat sunuyor. Ancak, rekabetin yoğun olması ve sertifikasyon gereklilikleri nedeniyle bu pazarda yer edinmek zor olabiliyor.
b) Orta Doğu Pazarı
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Irak ve İran, Türkiye’nin asansör ihracatında önemli yer tutuyor. Orta Doğu’daki büyük ölçekli inşaat projeleri ve kentsel dönüşüm çalışmaları, Türk firmaları için fırsatlar sunuyor. Ancak, bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve ödeme riskleri, ihracatçılar için dikkat edilmesi gereken faktörler arasında yer alıyor.
c) Afrika Pazarı
Cezayir, Mısır, Fas, Nijerya ve Güney Afrika, Türkiye'nin Afrika'daki en önemli pazarları arasında yer alıyor. Bu ülkelerde altyapı projeleri ve konut yatırımları hızla artarken, uygun fiyatlı ve dayanıklı asansörlere olan talep büyüyor. Ancak, lojistik maliyetlerin yüksek olması ve ödeme risklerinin bulunması, ihracatçı firmalar için dikkat edilmesi gereken unsurlar.
d) Türk Cumhuriyetleri ve Rusya
Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Türkiye ile güçlü ticari bağlara sahip ve büyüyen asansör pazarları arasında yer alıyor. Rusya, büyük bir pazar olmakla birlikte, Ukrayna savaşı sonrası yaptırımlar ve lojistik zorluklar nedeniyle bazı riskler barındırıyor. Bölgedeki inşaat sektörünün büyümesi, Türk asansör ihracatçıları için önemli fırsatlar sunuyor.
e) Latin Amerika ve Asya Pasifik
Son yıllarda Brezilya, Meksika, Hindistan ve Endonezya gibi pazarlara yönelik ihracat girişimleri artıyor. Ancak, bu bölgelerde Çin ve Hindistan gibi dev üreticilerle rekabet etmek zor olduğu için pazara giriş stratejileri dikkatle planlanmalı.
Öneriler:
Alternatif pazarlara açılma: Avrupa ve Orta Doğu’ya ek olarak Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi bölgelerde daha güçlü varlık gösterilmeli.
Sertifikasyon ve kalite standartları: CE, ISO ve bölgesel sertifikalar konusunda yatırımlar artırılarak uluslararası pazarlarda güven sağlanmalı.
Lojistik ve dağıtım ağı güçlendirme: Nakliye maliyetlerini düşürmek için bölgesel lojistik merkezleri ve distribütör ağları kurulmalı.
Devlet desteklerinden faydalanma: İhracatı artırmak için Eximbank kredileri ve teşvik programları aktif şekilde kullanılmalı.
Ar-Ge ve teknolojik yatırımlar: Enerji verimli, akıllı ve entegre sistemlere sahip asansör çözümleri geliştirilerek rekabet avantajı sağlanmalı.
Türkiye’nin asansör sektörü, güçlü üretim altyapısı ve yenilikçi çözümleriyle dünya pazarlarında rekabet etmeye devam ediyor. Ancak, küresel zorluklara karşı stratejik adımlar atılarak ihracat potansiyeli daha da artırılabilir.
İç piyasada can suyu TOKİ projelerinden
Türk asansör sektörü, TOKİ projeleri ve iç piyasanın güçlü talebi sayesinde 2024 yılında yoğun bir iç talep aldı. Küresel ekonomik dalgalanmalar, artan maliyetler ve ihracattaki zorluklara rağmen, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yürütülen büyük ölçekli konut projeleri ve özel sektör yatırımları, sektörün hareketliliğini korumasına katkı sağladı.
TOKİ ve kamu projelerinin etkisi
Son yıllarda konut sektöründeki yavaşlamaya rağmen, TOKİ’nin sosyal konut projeleri ve kentsel dönüşüm çalışmaları, asansör firmaları için önemli bir pazar olmaya devam etti. Yoğunluğu deprem bölgesinde olmak üzere, düşük ve orta gelir grubuna yönelik yapılan toplu konut projelerinde asansör ihtiyacının artması, yerli üreticiler için önemli bir iş hacmi yarattı. Kamu destekli projelerin düzenli ilerlemesi, sektörün iç pazarda canlı kalmasını sağladı.
Türk asansör sektörü, 2024 yılında TOKİ ve iç piyasanın desteğiyle dirençli bir yıl geçirdi. Ancak, gelecek dönemde küresel pazarlarda daha rekabetçi olmak için stratejik adımlar atılması gerektiği görülüyor.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), 2024 yılında önemli bir konut üretim performansı sergiledi. Bu dönemde toplam 205.729 konutun ihalesi gerçekleştirildi ve 70.451 konut hak sahiplerine teslim edildi.
2024 yılında ihale edilen konut sayısı, önceki yıllara kıyasla belirgin bir artış gösterdi. Yıllık ortalama 50 bin olan konut ihale sayısı, 2023 yılında 162.061'e, 2024 yılında ise 205.729'a yükseldi.
TOKİ, 2024 yılında konut üretiminin yanı sıra 9.427 sosyal donatı uygulaması başlatarak, toplamda 48.592 sosyal donatı ve kamu hizmet binası inşa etti. Bunlar arasında okullar, hastaneler, spor salonları ve ticari iş yerleri bulunuyor.
Sonuç olarak, TOKİ 2024 yılında hem konut üretimi hem de sosyal donatı projeleriyle Türkiye genelinde asansör sektörü ile birlikte bir çok sektör içi önemli bir pazar oluşturdu.