ASFED ve AYSAD’DAN, T.C. SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NA “TÜRK MARKASI” İÇİN RAPOR SUNULDU
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın talebi üzerine Asansör Sanayicileri Federasyonu (ASFED) ile Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) tarafından, asansör sektöründe oluşturulması planlanan küresel bir Türk Markası için ayrı ayrı raporlar hazırlanarak bakanlığa sunuldu.
ASFED Başkanı Yusuf Atik: “Asansörde küresel bir Türkiye markası milli bir meseledir.”
AYSAD Başkanı Sefa Targıt: "Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın talebi üzerine Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği 'Asansör Sektöründe Küresel Türk Markası; Değerlendirme ve Öneriler' raporu hazırladı."
Asansör Sanayicileri Federasyonu (ASFED) ve Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın talebi üzerine, asansör sektöründe oluşturulması planlanan küresel bir Türk Markası için ayrı ayrı raporlar hazırlayarak bakanlığa sundu. Asansör sektöründe faaliyet gösteren her iki meslek örgütü de hazırladıkları raporda, asansör sektörü ile ilgili güncel veriler ışığında, yerli ve milli firma kuruluşuna ilişkin görüş ve önerilerini aktardı. Küresel bir Türk Markası oluşturulması konusunda her iki kuruluşun raporundaki ortak çözüm ise firmaların birleşerek güç birliği yapmaları ve birleşme ile ortaya çıkacak oluşuma kamu tarafından teşvik sağlanması yönünde oldu.
ASFED raporuna göre 10 yıl içinde Türkiye’de yerli asansör markası kalmayacak
Asansör Sanayicileri Federasyonu’nun (ASFED), geçtiğimiz yıl Ekim ayında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile yaptığı görüşmeler neticesinde “Asansörde Türkiye Markası” üzerine sektörde yoğun bir çalışma başladı. Konu ile ilgili bağlı derneklerinden görüş talep eden ASFED, oluşturduğu bir çalışma grubu ile de 4 ay süren yoğun bir araştırma yaptı. Araştırma neticesinde ortaya çıkan sektör raporunun sonuçları ise hayli dikkat çekici. Raporun en çarpıcı sonucu ise; küresel markalar altında gün geçtikçe yok olma süreci hızlanan yerli markaların, 10 yıl içerinde yavaş yavaş yok olacağı iddiası.
Yine ASFED raporuna göre; yerli markalar birleşip küresel bir Türkiye markası oluşturmadığı sürece, Cumhuriyet ile yaşıt Türk asansör sektörü küresel yabancı markaların eline geçecek.
Karlılık oranı en yüksek sektörlerden...
ASFED’in hazırladığı rapora göre; asansör ve yürüyen merdiven sektörünün ortalama kârlılık oranı, dünya kârlılık oranı ortalamasının 2 ile 3 kat üzerinde yer alıyor. Dünya asansör ve yürüyen merdiven pazar büyüklüğü için farklı hesaplamalar ve tahminler yer almak ile birlikte Credit Suisse raporuna göre 2016’daki dünya pazar payı 61 miyar Euro seviyesinde. Dikkat çekici olan ise asansör ve yürüyen merdiven sektörünün ortalama kârlılık oranının, internet yazılımları, yarı iletken ekipmanları, eğlence yazılımları, sistem ve uygulama yazılımları, bilgisayar ve bilgisayar parçaları, ilaç üretimi, haberleşme ekipmanları, bilgi sitemleri, biyoteknoloji gibi yüksek kârlılık ve yüksek teknoloji barındıran sektörlerin oranına yakın veya eşit olması.
Sektörde aslan payı dünya devi 5 büyük küresel markanın
Dünyada oldukça büyük bir pazar payına sahip olan asansör ve yürüyen merdiven sektöründen en büyük payı ise dünya devi 5 büyük küresel marka alıyor. Verilere göre; bu beş büyük küresel markanın dünya pazarındaki toplam payı %70 olarak kabul ediliyor. Türkiye’de asansör pazarında da oldukça etkili olan küresel sermaye markalarının en önemli özelliği ise; birçoğunun 100 yıl gibi bir geçmişe sahip olmaları ile birlikte kurdukları etkili dağıtım ağı. Kurdukları sistemle sektöre yeni rakiplerin girmesini engelleyen bu firmalar, rakip olma potansiyeli olan bir çok yerli firmayı da satın alarak yok ediyor. Yerli imalat ve montaj firmalarının birçoğu üretimden, montaj, bakım ve revizyon alanına kadar her alanda küresel markaların baskısı altında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Gelecek 10 yıl içerinde bu sürecin hızlanacağı ve yavaş yavaş yerli asansör markalarının yerini küresel markalara tamamen bırakacağı da sunulan görüşler arasında.
Karın yüzde 72’si bakım ve tamirden
Rapordan edinilen bilgiye göre; dünyada en yüksek kârlılık oranına sahip olan sektörlerden birisi olan asansör, bu kârın yüzde 72’sini bakım ve tamir işlerinden elde ediyor. Beş büyük küresel markanın hasılat rakamları incelendiğinde; toplam cirolarının yüzde 53’lük kısmını yeni asansör ve yürüyen merdiven satışı ile modernizasyon işlerinden sağlarken; geriye kalan yüzde 47’li kısmı bakım tamir faaliyetlerinden sağlıyor. Ancak sektör içindeki kârlılık oranlarına bakıldığında elde edilen kâr kaynağının yüzde 72’lik oranla ile bakım ve tamir olduğu görülüyor. Bu da demek oluyor ki; sektör neredeyse sıfır kâr ile yeni asansör ve yürüyen merdiven satarak, asıl iş olarak bakım ve tamir faaliyetlerinden kâr elde ediyor. Günümüzde pek çok küresel markanın yerli asansör firmalarının yarışamayacağı fiyatlara, bakım-tamir faaliyetlerini satın aldığı gerçeği de, ileri de yerli asansör firmalarını nasıl bir gelecek beklediğinin göstergesi.
Yabancı marka tercihi yerliyi bitiriyor
ASFED raporunda; yerli markaların gelecekte yok olma tehlikesi ile ilgili olarak gösterilen en önemli sebeplerden birisi de, küresel asansör markalarının inşaat sektöründe her geçen gün artan bir oranda tercih edilmesi. Havaalanları, metro istasyonları, alışveriş merkezleri, dört yıldız ve üzeri oteller, özel hastaneler gibi pek çok alanda neredeyse hiç bir yerli üretim asansörün kullanılmadığı görülüyor. Tüm bunların sonucunda; küresel yabancı markaların pazar payı artarken, asansörün aylık bakım/onarım maliyetini karşılamak zorunda kalan bina maliklerinin ödeyecekleri aylık bakım ücretleri, yerli asansörlerin bakım ücretlerinin 3 ile 5 katı üzerine çıktığı görülüyor.
Yusuf Atik : “Asansörde küresel bir Türkiye markası milli bir meseledir”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın girişimleri ve desteği ile asansörde küresel bir Türkiye markası çalışmaların hızlandırılması üzerine konuşan Asansör Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Yusuf Atik, konunun milli bir mesele olduğunu söyledi. Atik; “Asansörde çıkartacağımız yerli bir küresel marka Türkiye ekonomisine oldukça önemli bir katkı sağlayacaktır. Raporumuzda da geçen sektörün pazar payına ve kârlılık oranına baktığınızda, asansör ve yürüyen merdiven sanayisi Türkiye ekonomisinin geleceğidir. Oluşturulacak küresel bir yerli markaya tüm kamu kuruluş ve özel sektörün inşası aşamasında destek verilerek milli bir mesele olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Nasıl ki yerli otomobile, yerli cep telefonuna, yerli savunma sanayine sahip çıkıyorsak yerli asansör ve yürüyen merdiven sanayisine de aynı oranda sahip çıkmalıyız” dedi.
“Tek eksiğimiz ortaklık kültürü”
Yusuf Atik, yerli küresel bir asansör markası için Türk asansör sektörünün her türlü alt yapıya sahip olduğunun da altını çizdi. Atik; “Türk asansör ve yürüyen merdiven sektörü, tüm parçalarını üretebilen bir alt yapıya sahiptir. Türkiye, dört bir yanında kurulu pek çok yerli asansör fabrikası ve yetişmiş pek çok donanımlı mühendise sahiptir. Tek eksiğimiz bir araya gelerek bir ortaklık kültürü kurmak. Güçlerimizi birleştirebilirsek dünya pazarında yerli ve küresel bir asansör markası ile yok olmak yerine, varlığımızı arttırabiliriz”, dedi.
AYSAD, yerli ve milli firma için
6 model önerisi hazırladı
Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) tarafından Bakanlık yetkililerine sunulan “Asansör Sektöründe Küresel Türk Markası; Değerlendirme ve Öneriler” başlıklı raporda Dünyada monte edilen yeni asansörlerin yaklaşık yüzde 5’i büyüklüğünde iç pazara sahip Türk Asansör Sektörü’ne yönelik önemli tespitlere yer verildi. Rapora göre, Türk Asansör endüstrisinin ciddi bir aksam ihracatı ve 30’dan fazla ülkede münferit taahhüt işleri yapan asansör firmaları mevcut.
Dünyada 2018 itibarıyla 15 milyon asansör hizmetteyken, bu asansörlerin yüzde 3’ü Türkiye’de bulunuyor. Günümüzde yüzde 54 civarında olan Dünya şehirleşme oranının 2050 yılında yüzde 70 seviyelerine çıkması bekleniyor ve bu beklenti yeni asansör talebinin de büyüyeceğini işaret ediyor.
3 bin civarında taahhüt firmasının faaliyet gösterdiği sektörde, pazarın yüzde 95’ini, 20 kata kadar kısa ve orta uzunluktaki bina asansörleri oluştururken, geri kalan yüzde 5’lik dilimde ise yüksek bina asansörleri yer alıyor. Üretimin yüzde 70-75’ini yerli asansör firmalarının yaptığı sektörde, yurt dışı sermayeli firmaların üretim payı ise yüzde 25-30 civarında.
Bakanlığa sundukları rapor hakkında açıklama yapan Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sefa Targıt, Türk Asansör Sektörü’nün önemli boyutta ihracatının olduğunu, otuzu aşkın ülkede montajlar yapan firmaların bulunduğunu ve ülke ihtiyacını karşılayan bir yerli asansör imal ve montaj kabiliyetinin varlığına vurgu yaparak, küresel ölçekte yerli ve milli markalar çıkarmak için hem sektörü hem de yurt dışındaki global markaları detaylı incelediklerini, derlenen bilgiler ışığında yerli ve milli firma için 6 model önerisi hazırladıklarını söyledi.
Donanımlı girişimcilere ihtiyacımız var
Her bir modelin, farklı ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda oluşturulduğunun altını çizen Targıt; “Örneğin farklı alanlarda faaliyet gösteren mevcut özel sektör firmaları arasından seçilenlerin, yeni kurulacak bir asansör taahhüt firması altında birleşmesi ve yeni oluşacak taahhüt firmasına kamunun özel teşvikler vermesi söz konusu olabilir. Bir başka model önerimiz ise sektördeki firmaların çok ortaklığı ile küresel hedefli yeni bir asansör firması kurulması şeklinde. Ya da halen faaliyet göstermekte olan ve birçok alanda yüksek yetkinliğe, gelişme potansiyeline ve uluslararası satış ve faaliyet referanslarına sahip birkaç firmanın seçilerek küresel asansör taahhüt firması haline getirilmesine yönelik olarak kamu tarafından, özel bir geliştirme-destek programı uygulanabilir. En doğru model yine geniş katılımlı istişareler ile belirlenecektir. Ancak hangi modele karar verilmiş olursa olsun küresel ölçekte milli asansör markalarını hayata geçirebilmek için mutlaka donanımlı girişimcilere ihtiyacımız var” dedi.
Asansörde hurda teşvikinden, enerji verimliliği belgesine kadar bir dizi önlem şart
Türkiye’de küresel ölçekte faaliyet gösterecek yerli ve milli asansör firmalarının oluşması için Kamuya önemli görevlerin düştüğünü söyleyen Targıt, “En başta mevcut piyasa koşullarında iyileştirilmeler yapılmalı, asansör sanayine yönelik özellikli destekler sağlanmalı ve sektöre yönelik envanter çalışması ile küresel marka potansiyeline sahip firmalar tespit edilmeli” dedi.
Kamunun, öncelikli olarak müşterek sorumluluk getirmesi ve son alıcı konumundaki müteahhitlerin, asansör firması ve bakım firmalarının yanında ilk 10 yıl boyunca sorumlu tutulması gerektiğini vurgulayan Targıt, denetim firmalarının ve yetkilerinin yeniden düzenlenmesinden, ihracat yapan asansör firmalarında belirli yetkinliklerin aranmasına, asansörlerde enerji verimliliği belgesi zorunluluğundan, ithalata yönelik ek tedbirlere kadar bir dizi uygulamanın hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Satın alanın sorumluluğu bulunmuyor, düşük maliyete ve ucuz fiyata dayalı rekabet, asansörün yukarı çıkmasını engelliyor
Sundukları raporda sektörel sorunlara da değindiklerini söyleyen Targıt; “Türk Asansör Sanayi, üretim ve uygulamada en ileri mevzuat olan Avrupa Birliği Asansör Direktifi’ni baz alıyor. Bununla birlikte 2004 yılından bu tarafa da, asansörlerin CE işareti taşıma zorunluluğu da bulunuyor. Ayrıca iş kanununa göre çok tehlikeli işler sınıfında yer almasından ötürü bu sektörde çalışanlarda mesleki yeterlilik sertifikası aranıyor. Üstelik asansörlerin her yıl düzenli olarak denetlenmesi zorunluluğu da söz konusu.
Tüm bunlara rağmen mevcut düzenlemelere göre asansörün asıl alıcısı konumundaki inşaat müteahhitlerin değil de sadece asansör firmalarının asansörden sorumlu olması, satın alma kararlarının kalite ve standart yerine maliyet ve fiyat odaklı olmasına yol açıyor. Pazardaki rekabetin düşük maliyet ve fiyat üzerine kurulmasından ötürü de hem sektör gelişemiyor hem de asansör güvenliğindeki sorunlar büyüyor” dedi.